Elbise işini tamamladığımıza göre geriye bir tek "Beyza" kaldı. Ona da özçekim yapıp fotoğrafımızı yolladık.Fotoğrafın altına da " Seni çok özledik.En yakın zamanda da beraberiz." yazdık.
Mina'yı görünce lise arkadaşlarımı ne kadar çok özlediğimi bir kez daha hatırlamış oldum.Vay be ne günlerdi ama...Benim için lisede en güzel yılım son senemdi.
Eve girdiğimde heyecanlı bir şekilde aldığım kıyafeti tekrar giydim.Kıyafeti de giydiğime göre mağazada yarım kalan hayallerime dalabilirdim. Dışı siyah parlak olan dolabımın bölümünü açarak içindeki aynaya baktım.Kendi etrafımda tekrar tekrar dönerek o günün hayali kuruyordum ve aklıma Buğra ile dans ettiğimizi getirince saçma saçma sırıtıyordum.O sırada babam eve gelmiş, duymamışım bile."Kızım" diye seslendiğinde odadan çıkıp "Buradayım baba." kendi etrafımda bir kez daha dönüp babama baktım.
Babam şaşkın şaşkın "Hayırdır kızım?Özel gün mü bugün ben mi hatırlamıyorum?" dedi imalı bir şekilde. Ah babalar işte hepsi böyle kıskanç."Evet babacığım bugün benim için çok özel bir gün.Sevgilim evlenme teklifi edecek galiba" dedikten sonra babamın gülen yüzü yerinde şaşkınlık ve sinir emaresi belirince "Şaka yaptım tabii ki de baba! Şu suratının haline bak.Tonton babacığım beni kıskanırmışta" diyerek yanaklarını sıktım."Nasıl elbisem baba beğendin mi?" dediğimde "Çok güzel kızım,her halinle güzlesin zaten ama halâ kıyafeti neden aldığını söylemedin." dedi. "Hani babacığım üniversiteden mezun olanlar balo diye bir aktivite yapıyorlar ya bende balo için kendime elbise aldım." dedim."Şimdi anlaşıldı" dedi sırıtırak.
Şimdi elbisemide aldığıma göre sıra geldi kendime uygun saç ve makyajı bulmaya. Diz üstü bilgisayarımı açıpta internetten kendime saç modelleri ve makyaj teknikleri araştırmaya başladım. Kıyafet,saç,makyaj derken en önemli konuyu unutmuştum."Buğrayı aramayı"
-Aşkım nasılsın?
-İyiyim tatlı bela.Ama bu ses tonunu beğenmedim.Başıma iş açacak bir ses tonu sanki.
-Ya sen varya çok fenasın.Hemen nasılda anladın?(sırıtarak)
-Ee bırakta anlayım.Bunca yıllık sevgilimsin.Hadi söyle bakalım.
-Şey aşkımm.Okulumuz mezun olacaklar için balo düzenleyecekmiş haftaya.Sende benimle gelir misin?
-Hangi gün tatlı bela?
-Pazar
-İmkansız o gün gelemem kesinlikle. Biliyorsun bizim üniversite sizden önce bittiği için iş başvurusu yapmıştım.
-Hm öyle mi?
-Evet.Sana sürpriz yapacaktım aslında. Çok iyi bir firma başvuruma geri döndü ve tanışmak için iş yemeğine davet ettiler gelemem yani.Bana kırılma lütfen prenses.
-Yok canım kırılmadım.Geleceğimiz için daha önemli tabii ki.
-Benim anlayışlı sevgilim,seni çok seviyorum.
Telefonu direk yüzüne kapattığımı "seni seviyorum" lafına cevap vermedikten sonra farketmiş oldum.Ama şoktan aklıma gelmemişti.O gün benim en mutlu günüm olacaktı.Onu yanımda görmek isterdim.Ama daha mühim işleri varmış.Bütün hayallerim yıkıldı, ama tabii ki de o baloya ben kesinlikle gideceğim.Artık kendime de başka kavalya bulurum.Sonuçta her giden çift sevgili değil ya.
Ertesi gün ihtiyacım olan şeyleri çantama atıp sınıf arkadaşlarımla buluşma ayarladığımız yere gittim.Neredeyse bütün sınıf oradaydı. Bütün kızlar heyecanla balo gününü bekliyorlardı, erkekler her zamanki gibi soğukkanlı bir şekilde bizim halimize gülüyorlardı.Herkes baloya kiminle gideceğini söylediğinde sıra bana geldi "Ben tek gideceğim" dedim. Arkadaşlarım "Olur mu öyle şey hiç.Bak Berk te yalnızmış beraber gidin işte" dediler. Bir an durdum düşündüm.Buğra duysa bu sefer kesin katil olurdu. Ama ben söylemezsem nerden bilebilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ AŞK
RomanceBana "güven mi kaybetme korkusu mu" diye sorsalar; kaybetme korkusu derdim.Kaybetmekten korkan insan zaten o güveni karşı tarafa çoktan vermiştir... Geçer mi kalp acısı dedikleri...? Yoksa izi mi kalır ?