-Okula geldiğin sırada camdan dışarı bakıyordum, seni görünce çok şaşırdım. Görür gelmez yanına geleyim dedim. Aynı okula gidebileceğimiz fikri hiç aklıma gelmedi. Sanki biraz daha büyük gösteriyorsun. Liseli gibi havan yok.
-Taşınalı üç gün olduğu için anca yazılma fırsatım oldu. Bugünde okulda ilk günümde ama sıcak bir atmosferi var sanki. Büyüklük konusuna gelincede çokta farketmez ama sizden bir yaş büyüğüm.19 yaşına yeni girdim sayılır. Tabi eğer 18 yaşındaysan.
-Hayır 18'e girmeme biraz daha zaman var.
-Tahmin ettiğim gibi dedi.
Sonbahar mevsiminde olduğumuz için havada biraz soğuktu. Hava birden kararmaya başladı, patlamaya hazır bomba gibiydi. Sanki siyah guaj boyanın üzerine gri renk dökmüşsünde onlara karıştırmışsın gibi adeta.
Bugra'ya
-Yağmur yağacak galiba biraz daha adımlarımızı hızlandırırsak iyi olur. Yoksa az sonra sırılsıklam olabiliriz, dedim.
-Haklısın galiba dedi.
Yağmur yağmaya başladı. Bizde okula artist artist nasıl olsa yağmur yağmıyor diyerekten kısa kollu lakoslarımızın üstüne ince hırkalarımızı giymiştik. Bu kadar artist olmanın elbet bedeli olacaktı tabii.
Bugra koşsak daha iyi olur yoksa sırılsıklam olacağız dedi.
Biz topuklarımız popomuza vura vura koşuyorduk resmen. Bugra benden aşağı yukarı bir metre önde koşuyordu. Beni arkasında bıraktı. Bende ona yetişeyim derken, yerdeki ağaç parçasını görmemişim... Sen git yere iki metre uzan çığlık çığlığa. O sırada yokuştan iniyorduk. İki merdiven atladım çenemin yere gelmesi ramak kalmıştı. Çenem yere gelse nolcaktıki. Üstüm başım göl oldu oda yetmezmiş gibi ayağım kırıldı!
-Aaaaaaaaa!
-Almila noldu sana. Benim hatam sana koşalım demicektim.Ayağın çok acıyor mu? Hadi kalkabiliyosan hastaneye gidelim.
-Kalkamıyorum canım çok yanıyor, ayağım kırıldı galiba...
-Dur tamam tamam sen sakın panik yapma ben şimdi şurdan taksi çevireyim. Hastaneye gidelim
Bu nerden çıkmıştı şimdi. Hepte yanımda Bugra varken bir şeyler varken başıma geliyordu. Sakar demese bari.
Bugra taksiye çevirdikten sonra yanıma geldi. Ayağa kalkamıyordum kalkamamayı bırak kıpırdatamıyordum bile. Ayağıma dikkat ederek beni kucağına aldı. Bende boynuna sarılmıştım. Buram buram karizmatik bir parfüm kokusu geliyordu. Spor yaptığı her halinden belliydi zatem benim gibi 55 kiloyu bir anda kaldırdı hiç zorlanmadan. Balon gibiydi kasları, masmavi gözleri var. Boyuda zaten ona bakmam için kafamı kaldırcak kadar uzundu benim için.
Taksiye bindik.Beni arka koltuğa yan oturur pozisyonda yerleştirdi. Kendisi ön tarafa oturdu.Şoför'e en yakın hastaneye gidelim hemen, arkadaşım çok kötü dedi.
Hastaneye gittiğimizde bizi kapıda duran portörler karşıladı. Doktor gelene kadar sedyeye yatırdılar. Bugra'dan babamı aramasını rica ettim.Eve geç kalırsam babam merak edebilirdi. Bugra babamı arayıp haber verdi.Hangi hastanede olduğumuzu söyledi.
Doktor geldi. Beni muayene ettikten sonra röntgen çektirmeye yolladılar. Gelen portörle ve Bugra ile röntgen odasına gittik. O sırada babam gelmiş bizi arıyormuş hastanede. Röntgen odasından tekerlekli sandalyeyle çıktım. Zavallı babamda beni arıyormuş harıl harıl. Babam beni görünce büyük bi panikle "kızım noldu sana" dedi. Korkudan tir tir titremiş adamcağız. "Babacığım korkma sadece küçük bir kaza geçirdim" dedim. "Allahtan küçük bir kaza geçirmişsin kızım, iyi misin şimdi."dedi."Biraz daha iyiym." dedim.
Portör beni doktorun odasına aldı. Bugra ve babam ilk kez karşılaşmışları. Babam normalde diğer arkadaşlarımın hepsini tanır ama Bugra'yı görünce biraz afallamış gibiydi. Erkek arkadaşım sandı heralde ama beni mahçup etmemek için bir şey söylememişti. Kim olduğunu öğrenince çok şaşıracaktı.
Doktor röntgen sonucumu bilgisayardan kontrol ettikten sonra "sağ ayak bileğinde çatlak var, alçıya almamız gerekiyor." dedi. Okul pantolunumu kestirmek zorunda kalmıştım. Çünkü alçı dizlerime yakın bir yerde bitiyordu.
Alçı yaklaşık yarım saat sürdü. Bir de bu çıkmıştı başıma hep şu dikkatsizliğim yüzünden. Okula giden bir öğrenci oldukça zor olacaktı. Her ne kadarda servisle gitsemde...
Ben içerideyken babam ile Bugra büyük ihtimalle tanıştı. Dışarı çıkınca alçı yapılmasına şaşırmamış gibi halleri vardı , çünkü o kadar ağrıdan belli oluyordu alçı olacağı.
Babam,Buğra ve ben hastaneden çıktık. Bugra'da bizimle birlikte geldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ AŞK
RomanceBana "güven mi kaybetme korkusu mu" diye sorsalar; kaybetme korkusu derdim.Kaybetmekten korkan insan zaten o güveni karşı tarafa çoktan vermiştir... Geçer mi kalp acısı dedikleri...? Yoksa izi mi kalır ?