"Olabilir" dedikten sonra Berk şaşırmış bir şekilde bana baktı.Yediği o dayaktan sonra normaldi tabii şaşırması ama oda kabul etti. Akıllanmamıştı anlaşılan.Ya da diğer ihtimal benden halâ hoşlanmasıydı.Bu yüzden kabul etmiş olsam bile dikkatli olmam lâzımdı.
Geçmek bilmeyen günler beni bekliyordu artık.Buğra'ya biraz kırgın olsam da ona belli etmemeye çalışıyordum.En önemlisi balo konusunu ne yaptığımı sorduğunda "gideceğim ama daha kiminle gideceğime karar vermedim." demiştim. Oda oraya tek gitmek istemediğimi biliyordu,aynı zamanda kiminle beraber gideceğimi öğrenmek istiyordu, ama ben bu kişinin Berk olduğunu söyleyemezdim.O yüzden "kızlarla anlaştık beraber gideceğiz" diyerek yalan söylemiş oldum.
*****
Sabah erken kalkıp heyecanlı bir şekilde kahvaltı hazırladım.Hem de uzun süre sonra ilk defa. Babamda buna çok şaşırmış olmalıydı ki:,
(gülümseyerek)
- Ooo anlaşılan balo için sabırsızlanıyor küçük prenses
-Evet babacığım.Çok güzel bir gün olacak.Şey bir de akşam arkadaşım almaya gelecek beni,beraber gideceğiz.
-Hmm.Kim bu arkadaşın?
"Kim bu arkadaşın dediği sırada telefonum çaldı.Telefonu açmak için odama gittim.Ve "Buğra arıyor","Cevapla-Reddet".Açmalımıyım, açmamalımı? Eğer açarsam yine yalan söyleyecektim ama açmazsam da endişelenip buraya gelecek.Telefonu açıp hiç tavrımı bozmayarak:
-Efendim bitanem?
-Tatlı belam nasıl acaba bugün?
-Çok iyiyim.Biraz da heyecanlı.Sen nasılsın?
-Bende heyecanlıyım birtanem.Malum ilk iş görüşmesi ve oldukça önemli.
-Seni o işe alacaklar bak görürsün.
-Bak sen öyle mi? Nasıl bu kadar eminsin tatlı bela.
-Senden daha iyisinimi bulacaklar deli
-Yani evet sende haklısın.Mütevazi olmayacağım bu konuda.
-Ukala
-Seni seviyorum tatlı bela. Cama çıta seni göreyim.
-Tamam ama sadece beş dakika babam içeride beni bekliyor.
-Tamamdır öptüm.
Sanırsın ki liseli aşıklar. Deliler gibi camdan birbirimize bakıp sırıtıyoruz.Ama her seferinde bir kez daha anlıyorum bu deliyi daha çok sevdiğimi.
İçeriye girdiğimde kahvaltıya devam ettim.Bir yandan da Buğra'ya yalan söylemenin verdiği vicdan azabıyla uğraşıyordum.Balodan sonra söylemek en iyisi.Şimdi söylersem bütün günümü onunla tartışmış ve kavga etmiş olmanın moral bozukluğuyla geçirmek istemiyorum.Keşke kelimesini hiç kullanmayı sevmem ama bugün resmen "keşke."
Kahvaltımı bitirdikten sonra sofrayı kaldırıp çantamı da alıp kuaföre gittim.Nasıl olsa elbiseyi giymek için eve geri dönecektim.Berk'e evin adresini mesaj attım.Bana bir arabayla almaya geleceğini söyledi."Umarım Buğra görmez."
Saçlarımı topuz yaptırıp kıyafetime uygun bir makyaj yaptırdım.Eve gittiğimde kıyafetimi giydim ve aynaya baktım.Gerçekten çok güzel görünüyorum.Sırt dekoltesi elbiseye ayrı bir hava katmış.Ah bu Mina'yı gerçekten çok seviyorum.Boydan bir fotoğrafımı çekip hem kızlara hem de Buğra'ya mesaj attım.Hepsi ayrı ayrı mesajıma cevap attı.
Beyza:
Meleğim benim çok güzel olmuşsun.Senin için unutulmaz bir gece olur inşallah :*
Mina:
Aman Allah'ım şu güzelliğe bak.Senin için çok güzel bir gece olacak inanıyorum.Seni seviyorum :*
Ve Buğra da demek isterdim ama ondan cevap gelmedi.Saat gittikçe yaklaşıyor.Baloya bir buçuk saat kalmıştı.Halâ gelen giden yok. Berk ile en son konuştuğumda" on dakikaya oradayım, trafiğe kaldım" dedi ve şimdide arıyorum ulaşamıyorum.Babam o sırada dışarıdan geldi ve "Kızım çok güzel görünüyorsun, kendine çok dikkat et ama aklım sende kalmasın." dedi. Bende "Gelen arkadaşım trafiğe takılmış baba bende taksiyle gideceğim.Zaten mekan buraya yakın.Aklın bende kalmasın.Seni seviyorum." diyerek soru sormasına izin vermeden evden çıktım.Apartmanın kapısına indiğimde dışarıda gördüğüm manzarayla şok oldum.
Buğra!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ AŞK
RomanceBana "güven mi kaybetme korkusu mu" diye sorsalar; kaybetme korkusu derdim.Kaybetmekten korkan insan zaten o güveni karşı tarafa çoktan vermiştir... Geçer mi kalp acısı dedikleri...? Yoksa izi mi kalır ?