Dün olanlardan sonra okula gitmek istemesem de zorla okula getirilmiştim. Yunho devamsızlıktan kalacak oluşumu benden fazla takıyordu. Düşündüğüm kadar kötü geçmiyordu günüm. Yani şu ana kadar idare eder. Her şey yolunda karşı masada oturan Seonghwa'ya rağmen.
Dün gece dudaklarımızın birbirine değmesi kimin umrunda ki? "Seonghwa ne zamandır burada? Ne zamandır burada yemek yiyor?" Dediğimde Yunho başını kaldırıp etrafa bakındı. Seonghwa'yı bulduğunda ise
-Seonghwa'nın buraya bakmayışına sevineceğim kadar açıkça- onu süzdü. "Bilmem. Belki o da normal bir öğrenci gibi üniversitenin ucuz yemeklerinden yararlanmak istemiştir." Evet yemekhaneye gelmesi normaldi. Ama şimdiye kadar onu hiç görmemiştim."Bok gibi parası var ve onu daha önce burada gördüğümü hatırlamıyorum." Dediğimde gülümsedi. "Hyung bazen kör oluyorsun. Arada sırada burada yemek yer görmedin mi hiç?" Dediğinde omuz silktim. "Ne biliyim ben dikkat etmemişim demek ki."
"Şimdi dikkat ediyorsun yani. Hyung Seonghwa'dan hoşlandığını tahminen ne zaman itiraf edersin?" Dediğinde gözlerimi devirdim. "Bugün ender bir şekilde sessiz sedasız yemek yiyoruz. Ben de etrafa bakınırken gördüm, sordum. Normalde Woo ile Mingi'yi zapt etmeye çalışıyorum ya."
"Woo ve Mingi'nin olmayışı hoşuna mı gidiyor? Yarım saattir burdayız gelmediler sorar insan neredeler diye." Normalde sorardım tabi ama bugün gerçekten kafamın nerede olduğunu bile bilmiyordum. "Hoca ile konuşuyorlardır ya da dans çalışıyorlardır. Ayıp olmasın yine de sorayım neredeler?" Dediğimde gözlerini devirdi.
"Bir proje için hoca ile konuşuyorlar. Müzik bölümüyle birlikte bir etkinlik yapmak istiyorlar. Wooyoung'un fikri aslında ama herkesin hoşuna gitti." Dediğinde gülmeye başladım. Wooyoung'un böyle şeylerden nefret ettiğini biliyordum. "Wooyoung bu şekilde mi San ile konuşmaya çalışacak acaba?"
"San ile ilgili değil bu. Hem San ile tanıştırsaydın ne olurdu sanki hala dalga geçiyorsun." Dediğinde masada ona doğru eğilip "Ben hepimizi korumaya çalışıyorum. Farkında mısın woo ve san birbirine çok benziyor birlikte olduklarını düşün korkunç bir şey bu." Dediğimde gülmeye başladı.
"Wooyoung'u seviyorsun nefret ediyorum ayaklarına yatmayı bırak. Woo San'dan hoşlanıyor yani artık San'a olan nefretini bitirmelisin." Dediğinde gözlerimi devirdim. "Nefret ettiğim filan yok sadece Woo utanmayı bırakıp San ile çıkmaya başlarsa o kaosun ortasında kalacağız. Sadece kaosu geciktiriyorum." Başını iki yana salladı o da bana doğru eğildi. "Ciddiyim sosyal kelebeğimiz utanıyor hyung. Gerçekten o çocuktan hoşlanıyor. Bence aralarını yapabiliriz."
"Bence birinin ayarlaması olmadan çıkmaları lazım. San da ona boş değil eğer uzun zaman böyle adım atmazlarsa bir şeyler yaparız." Dedim. "Canım hyungum." Diyip gülümsedi ve duruşunu düzeltti. Ben de kambur kalmamak için oturuşumu düzelttim.
Gözlerim istemsiz Seonghwa'nın masasına kaymıştı. Ona bakarken onun tarafından yakalanmıştım. Gözlerimi kaçırmam da onu izlediğim izlenimi vermişti. Ama o da bakmıştı sonuçta bakışmıştık. "Benim çıkmam lazım dersim bitti. çocuklara selam söyle."
"Ne? Dersin öğleden sonra da yok muydu?" Diyen Yunho'ya karşı bahanem yoktu. "Var ama bir eve uğramam lazım." Kaşları çatılmıştı. "İyi misin sen?" Dediğinde gülmeye başladım. Bildiğin kaçmaya çalışıyorum iyi değilim. "İyiyim. Söz yazdığım defteri evde unutmuşum."
Tekrar arka masaya baktığımda Seonghwa'nın hala bana baktığını fark ettim. Gözlerini kaçırmaya zahmet bile etmedi. Sanki etkilenmiş biri gibi bakıyordu. Ya da beni utandırmak isteyen biri gibi bakıyordu. Neden böyle bakıyordu ki?