Başta okulda Seonghwa ile yakın olmak gözümü korkutmuştu ama düşündüğüm gibi değildi. Arkadaşlarımı desteklediğim için benim de homoseksüel olduğumu söyleyen, çoğunlukla bana hakaret eden insanların eline kanıt vermiştim sonunda. Başta bundan rahatsız olacağımı düşünsem de Seonghwa ile birlikteyken o insanlar artık önemsizdi. İbne fısıltıları ilk defa canımı yakmıyor gibiydi. Seonghwa'ya baktığımda her şey yolundaydı. Alışkanlık kazanmak için üzerinden belli bir süre geçerdi ama ben şimdiden Seonghwa'nın varlığına alışmıştım.
Onunla ders aralarında buluşmak hoşuma da gidiyordu. Genelde o geliyordu tabi. Hala onun takıldığı insanlar ile tanışmak istemiyordum. Wooyoung'un bile Seonghwa'dan uzaklaşma nedeni olan insanları sevebileceğimi de düşünmüyordum. Öte yandan Wooyoung'un övünerek 7 yıllık arkadaşım dediği Yeosang'ı da görmek istemiyordum.
Seonghwa Yeosang ile tanışmamı isteyişinden sonra Wooyoung'u sıkıştırıp Yeosang'ın nasıl biri olduğunu sormuştum. Çok iyi, melek kalpli biri olduğuna ikna olsam da garip bir ortam oluşacak gibiydi. Bana anlatılan şeylere bakılınca onu kendimle kıyaslamaktan korkuyordum çünkü anlatan herkes melek olduğunu söylüyordu. Seonghwa'ya olan yakınlığı konusunda da emin değildim. Onları kıskanmaya başlarsam ne olacaktı? Ama Wooyoung beni rahatlatan şeyler de söyledi. Yeosang'ın arkadaşlarına karşı mesafeli durduğunu karşısındaki kişi yakınsa kendini geri çekmediğini söyledi. Seonghwa onunla yakınsa peki?
"Hyung!" Diye bağıran Mingi'yle yerimden sıçradım. Bir tane kafasına geçirdiğimde dramatik bir şekilde bayılmış gibi yaptı. "Korkuttun beni. Ne oldu?" Dediğimde gözlerini açtı "Beyin kanaması geçiriyorum canım ne olacak?" Dedi. Dizine uzanmış Yunho'nun kıkırdamasıyla o da gülümsedi. "Duymuyorsun diye sesimi yükselttim yine dayak yedim." Dediğinde gözlerimi devirdim. "Yok ya öldürdüm. Yavaş vurmuştum." Dedim.
Mingi "Seonghwa hyung ile San gelmedi. Wooyoung da ortalıkta yok gidip baksana hyung." Dediğinde omuz silktim. "Gelirler şimdi. Wooyoung da bebek değil ya neden bakmaya gideyim." Dedim. Yunho alayla gülümsedi. "Hyung Wooyoung'a çocuğun gibi davranıyorsun. Mingi söylemese bile sen fark edip sorarsın sonra da getirmeye gidersin. Bugün dalgınsın ama." Dedi. "Aptal aşık da olabilir." Diyen Mingi'ye ters ters baktım.
Seonghwa "Umarım aşık olduğu kişi benimdir." Diyerek Mingi ile arama oturdu. Bana gülümseyerek "Öyle bakınca Mingi'yi korkutuyorsun." Diyip aniden öptüğünde tepki veremedim. "Şimdi tatlı bir şeye dönüştün." Dediğinde gözlerimi kısıp "Öncesinde çirkin bir şey miydim?" Diye sorduğumda gülümseyerek bu sefer yanağımdan öptü. "Sert ve karizmatik bir şeydin." Dediğinde gülümsedim. O da gülümseyerek ayaklarını uzattı. "Hyung kahve almaya gitmemiş miydiniz kahve nerede?" Diyen Yunho'ya hak verdim.
"San getireceğini söyledi ve beni yolladı." Dedi. "İşte bakın çocuk ne kadar düşünceli. Siz niye San gibi değilsiniz." Dedim. "Hyung ben sana yardım etmiyor muyum?" Diyen Yunho'ya baktığımda alınmış gibiydi. "Sen üstüne alınma Yunho." Dedim. Mingi "Olan yine bize oldu." Dediğinde güldüm. "Seonghwa hyung artık sen benim en sevdiğim hyungumsun." Dediğinde omuz silktim. "Artık yemek ısmarlamam haberin olsun." Dedim. "Benim hyungum zengin senin tostuna kalmadım." Dediğinde gülmeye başladım. "Seonghwa hyung artık benimkini de ısmarlar mısın?" Dedim.
"Hyung mu?" Dediğinde omuz silktim. "Seninle aynı yaştayız hongjoong." Dedi. Aynı yaşta olsak da ona takılmak hoşuma gitmişti. "Ay olarak benden büyüksün hyung." Dedim. Kulağıma fısıldayarak "Sevgilim demeni tercih ederim." Dedi. Ona sevgilim diyeceğim günü daha çok bekleyecek gibiydi. Öksürerek konuyu geçiştirmek için "San neden hala gelmedi!" diye ortaya konuştum. Yunho Mingi'nin dizinden kalkıp arkaya doğru baktı. "Geliyor sanırım." Diyip gözlerini kıstığında "San'ın yanındaki kim?" Dedi.