3.bölüm

971 120 4
                                    

Seonghwa'yı öldürmedim. Öpüşme olmayan öpüşme bittiği gibi arabadan inip oradan kaçtım. Eve girdiğimde Mingi ve Yunho salonda oturmuş dizi izliyordu. Mingi beni gördüğünde gözlerini kocaman açıp ayaklandı. "Hyung ne oldu sana?"

Minginin ve Yunhonun nefes nefese halimi fark etmeyeceklerini düşünmem salaklıktı. Yunho da "Neden nefes nefesesin hyung?" Dedi. Mingi telaşlı sesiyle "Biri bir şey mi yaptı?" Dediğinde gözlerimi devirdim.

"Kimse bir şey yapmadı. Ben yarış yapıyordum hızlı merdiven çıkma yarışı." Dedim Mingi gülmeye başladığında ise yalanımın dandikliğini yüzüme vurmuş oldu. "Biri değil Seonghwa yapmış anlaşılan." Dedi gülüşünü durdurabildiğinde. Mingiyle Seonghwa hakkında  konuşmak en büyük  hatalarımdan biriydi artık emindim.

"Seonghwa o Seonghwa mı?" Dedi Yunho. Tamam Seonghwa'nın durumunu bütün arkadaşlarıma  anlatmak hataydı. Mingi ise "Evet, zengin bebesi olan." Dedi. Yunho "Hyung koltuğa otursan diyorum çünkü konuşacağız." Dediğinde gülümsedim ve hemen koltuğa kendimi bıraktım.

Yunho "Başlar mısın bugün anlatmaya." Dediğinde gözlerimi devirdim. "Ne anlatayım ki? Dün çıkma teklifi etti ben de başta kabul etmedim ama sonra şarhoş hatırlamaz hatırlarsa da beleş yemek yerim diyerek kabul ettim." Dedim. Gözlerini üstümde gezdirdi. "Sadece beleş yemek için mi? Sen Mingi değilsin o bu bahaneyi kullansa tamam derim. Yoksa Seonghwa'nın etkisine mi girdin?" Dediğinde gözlerimi kaçırdım. Suçlu gibi hissediyordum.

Mingi bağırarak "O gün açtım! Hem bu meseleyi kapayalım. Sonradan çocuğa birini ayarladım sonuçta." Dediğinde Yunho iyice sinir olmuş gibiydi. "Mingi Tamam, beni kıskandırmaya çalıştığın dönemi konuşmuyoruz şu an. Hyung hoşlandığını söyeyebilirsin böyle bahane uydurma."

"Bahane mi alakası bile yok. Senin ve Mingi'nin dandik yemeklerine mi kalsaydım." Dediğimde gülmeye başladı. "Doğru 365 gün o dandik yemekleri yiyen de sen değilsin." Dediğinde haklı olsa da arada değişik şeyler de yiyorduk Wooyoung sağ olsun o kadar da kötü durumda değiliz.

"Peki bu halin ne?  ne oldu randevuda?" Dediğinde omuz silktim. "Randevu değil arkadaşça bir şeydi. Sonunda dudaklarımızın birbirine değmesi bunu bir randevu yapmaz ya da benimle sevgili olmak istediğini ima etmesi. Direkt söylemiş de olabilir. Ama dediğim gibi arkadaşça bir şeydi." Dediğim şeyler Mingi'nin gülmesine neden olurken Yunho ifadesizce bakıyordu. Genellikle ponçik bir şey olsa da biraz tırsmıştım bu halinden.

"Özetle iki aydır gelip sana platonik aşkını anlatan Park zengin ve popüler Seonghwa'nın, sevdiği insanı unutmak için seninle gönül eğlendirdiğini mi söylüyorsun?" Dediğinde gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Mingi "O nasıl cümle lan." Dediğinde ortamdaki soğukluk dağılmamıştı.

"Öyle bir şey yok ortada. Birden öpünce engel olamadım. Ona aşık falan değilim. Onun benimle gönül eğlendirdiği de yok.  Kaldı ki arkadaş olalım dedim baştan randevu değildi. Kendi bile dedi kapısında kuyruk varmış. Park Seonghwa bula bula beni mi bulacak." Gözlerini devirdi.

"Salaksın sen güzelliğinin, yakışıklığının farkında değil misin? Hem tatlı, hem karizmatik,hem yakışıklı, hem güzel olabiliyorsun. Yetenekli ve zekisin. Herkesin olmak istediği kişinin küçük versiyonu gibisin kısalığın da o yüzden bence." Dediğinde Mingi "Ayıp ayıp benim yanımda Hongjoong'a mı yürüyorsun." Dedi. "Mingi lütfen ciddi olur musun? Burada yavrumuzu koruyorum." Dedi. Az önce kısa oluşumu yüzüme vurdu galiba.

"Ne yavrusu be! Boyuna posuna bakmam ısırırım oğlum seni." Dedim. Mingi "Kuduz köpek gibi ısırıyor yuyu boş ver uğraşma bunla." Dediğinde kaşlarımı çattım. "Sensin kuduz olan. Bunun yarını da var yuyun olmayınca görcem seni." Dedim.

"Yuyu sen de endişelenme. Seonghwa'nın nasıl biri olduğunu biliyorum tamam mı? Dediğim gibi önemli bir şey değil. Sorgulaman bittiyse gidip uyuyacağım." Dediğimde Yunho başını salladı sadece.

"Mingi yarın dikkat et kendine." Diyip gözdağı verdiğimdeyse Mingi  mızmızlanarak Yunho'ya sarıldı. Bu manzaraya karşı göz devirerek ayaklanıp salondan odama geçtim. Üstümdekileri değiştirip yatağa uzandım. Normalde yattığım gibi uyurdum ama uyuyamıyorum. Her gözlerimi kapattığımda o ana gidiyordum.

Seonghwa hakkında herkesin tahminleri, varsayımları, çıkarımları vardı ve bunlar yanlıştı belki de. Belki de öyle biri değildi. Onu erkeklerle ya da kadınlarla gören olmamıştı bir dedikoduydu sadece. Arkadaş grubundaki insanlar yüzünden arada kaynamıştı belki. Hem 2 ay boyunca gözlemlediğim kadarıyla insanların  flörtlerine karşılık vermemişti.  Barda oturup bana dert yanarken de bir tek Yeosang'ın adı geçmişti. Playboy olma ihtimali vardı hala ama bu ihtimal düşük geliyordu gözüme.

Kötü dedikodulardan biri de kendini beğenmiş , züppe biri olmasıydı ki biraz kendini beğenmiş olsa da züppe  değildi. Barmen olmama rağmen bana hep kibar olmuştu. Gittiğimiz restoranda da garsona iyi davranmıştı. Aşırıya kaçan çevresini ezikleyen biri değildi. Bakışları bazen korkunç olsa da çoğunlukla sevimli biri. Yani insanlara nasıl bakıp korkutuyor ki?

Peki bunlardan bana ne niye şimdi Park Seonghwa ilgimi çekiyor? Önceden onunla ilgili tek düşüncem ona acıdığımdı şimdi neden bu değişmiş gibi hissediyorum.

Benimle öpüştü ve bir gün önce bana Yeosang'a olan aşkından bahsediyordu. Aslında ondan ne kadar bahsettiğini bile bilmiyorum ilk dakikalarda dinlesem de sonradan ne dediğini umursamamıştım hiç. Ne olursa olsun ilk Yeosang'a olan aşkından bahsediyordu. Zaten belli bir yerden sonra dediklerini anlayamıyordum şarhoşluğundan dolayı.

Benden nasıl bu kadar çabuk hoşlanabilir hem de iki aydır tanımasına rağmen neden şimdi? Ama ben de ona ayaklı para gözüyle bakmıyor muydum? Benim için her şey bir günde değişiyorsa onun için de değişebilir. Değişti mi her şey benim için? Düşünmemeye çalışarak gözlerimi kapadım.

First Love✔|Seongjoong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin