Eve koştura koştura geldiğimde salon düzgündü. Yunho da fırında tavuk yapmaya çalışıyordu. Ben de kendi odamı toplamaya çalıştım. Yani bütün ıvır zıvırı dolaba tıkadım. Ama görevim başarılı olmuştu bence. Mingi ve Yunho'nun yanına döndüğümde onların da yemeğe çıkacağını öğrendim. Evde Seonghwa ile yalnız kalacaktık yani.
Seonghwa'nın bizim eve ilk defa gelmesinin beni neden gerdiğini bilmesem de bugüne özel olarak hazırlanmıştım. Yani etrafı toplamıştım sadece ve bence bu yeterince özeldi. "Hyung senin sevgilin geliyor neden yemeği biz yapıyoruz?" Diyen Mingi'ye ters ters baktım. "Favori hyungum diye dolanıyorsun. Onun için bir şeyler yapmak zoruna mı gidiyor?" Dediğimde Yunho'ya bakarak "Ayrı eve çıkmak istiyorum. Artık yalnız da değil Seonghwa hyunga kitleyelim şunu." Dediğinde omuz silktim. "Paranız yok o kadar." Diyerek hala üçümüzün birlikte kalma nedenini hatırlattım.
"Aradığında onu reddetseydiniz böyle olmazdı. Yemek işinde iyi olmadığımı biliyorsunuz. Hem Yunho istedi yapmayı neden arıza çıkarıyorsun?" Dediğimde gözlerini devirdi. "Onunla geçireceğimiz zamandan gidiyor da ondan. Her şeyi ayarladım ama böyle giderse geç kalacağız." Dediğinde oturduğum yerden kalktım.
"Yunho sen hazırlanmaya git tavuğun piştiğini anlarız biz. Değil mi?" Diyerek Mingi'ye baktım. "En son bıraktığımda evi yakıyordunuz. Ama hazırlanmam da lazım. Size güvenmiyorum yani güveniyorum demek istemiştim." Diyip üstündeki mutfak önlüğünü çıkardı ve odasına koşturdu. Bir Mingi'ye bir fırındaki tavuğa bakmaya başladım.
"Hyung niye öyle bakıyorsun?" Dediğinde omuz silktim. "Yunho'ya evlenme mi teklif edeceksin?" Dediğimde gözlerini devirdi. "Hyung onu pahalı bir restorana yemeğe çıkarmam için böyle bir şey mi olması gerekiyor?" Dediğinde omuz silktim. "Alınma ama sen biraz ödüksün. Neredeyse mezun olacağız ve ilk defa tavukçu dışında bir yere gideceksiniz."
"Alınma hyung ama senin sevgilin zengin olduğu için öyle yerlere gidebiliyorsun. Biz çulsuz olduğumuz için çok pahalı yerlere gidemiyoruz. Çalışmaya başladığım için ona incelik yapmak istedim. Hem gün boyu insanları koreografiye çalıştırdı. Yemek yapmakla kendini yorsun istemiyordum." Dediğinde imalı bakışlarını görmezden gelip omzuna vurdum. "Bu da oldukça romantikmiş." Dedim. Gülümsedi ve başını salladı. "Birileri mahvetti yani sen!" Diye bağırıp saçını dağıttığında da sessiz kaldım.
Yunho "Tavuğa bakıyorsunuz değil mi?" Dediğinde fırına bakmaya devam ettim. "Mingi sence pişmiş midir?" Dediğimde başını yana eğdi. "Şey galiba pişmiştir. Bir saat oldu neredeyse." Dedi. "Yunho! Tavuk yanıyor galiba! Bize yardım et!" Diye bağırdım. Giydiği gömleği iliklerken mutfağa girdi. "Çıkın şuradan. Fırın ayarlı beş dakika sonra kapanacak." Dedi. "O zaman niye burada duruyoruz?" Dediğimde gözlerini devirdi. "Tavuğa bakmak isteyen sendin ben de karışmadım. Aslında beklememin nedeni tabakları hazırlamaktı ama siz kavga edince birbirinizi boğazlamayın diye fırının başında kaldım. Sen tabaklara hazırlayabilirsin değil mi?" Mingi üfleyerek "Hyung o kadar beceriksiz değil. Hadi gidelim artık. Bu arada çok yakışıklı olmuşsun gömlekle." Dedi ve dudaklarından öptü.
Yunho gülümseyerek bana dönebildiğinde ciddi bir şekilde "Tavukları tabaklara koyabilirsin değil mi?" Dedi. Başımı salladım beni bu kadar beceriksiz görmesine kırılmıştım ama bir yandan da o kadar tabak kırmıştım ki hak veriyordum. "Kendin yapmış gibi davranmaya kalkma. Yuyu hadi gidelim." Diyip Yunho'yu çekiştirerek mutfaktan çıkan Mingi'ye gülmeden edemedim. Bu konuda yalan söylemeyeceğim belliydi zaten. Tek yapabildiğim şey ramendi ve onu bile bazen güzel yapamazdım.
Kapı kapanma sesi geldiğinde çıktıklarını anlamıştım. Ama dışarıdan Mingi'nin konuşma sesi geliyordu. Bakmak için mutfaktan çıktığımda ses belirginleşmişti. "Hyung demem o ki kurtulabiliyorsan kurtul. Bak biz yıllardır neler çekiyoruz. Ama sen aşıksın gibi. Yazık oldu..." kapıyı açtığımda Mingi'nin sesi de eş zamanlı kesilmişti.