BÖLÜM 1: "Dönüşü Olmayan"

687 29 5
                                    

Hayat bazen yüzümüzü güldürürken çoğu zaman da hüznün kucağında boğar bizi. Hayat benim yüzümü güldürdüğünde henüz beş yaşındaydım. Aynı şekilde beni hüznün kucağına attığında da.

| 14 Şubat 2002 |

Küçük kız bukle şeklini alan kumral saçlarını minik elleriyle omuzlarına düşürürken sevinçle babasının elini tutarak ilerlemeye başladı. Bugün o çok istediği buz patenini yapmaya gidiyordu.

"Ders bitiminde sakın dışarıya çıkmıyorsun küçük hanım. Ben gelip seni alacağım tamam mı?"

Babasının hafif kızgın sesine rağmen küçük beyaz dişlerini gösteren bir tebessüm yerleştirdi yüzüne küçük kız. Mutluydu küçük kız bu yüzden hiçbir şey moralini bozmuyordu.

Babasının kızgın ses tonu bile.

"Baba biliyor musun çok mutluyum ben. Kuşlardan bile daha mutluyum."

"Kuşların mutlu olduğunu nasıl anladın küçük hanım?"

Küçük kız önündeki kurumuş yaprağa basarak çıkan sesle gülümserken bal sarısı irislerini babasına çevirdi.

"Çünkü kuşlar uçuyor bulutları selamlıyorlar. Kar yağarken ilk onlar görüyor da ondan mutlular babacığım. Ama şimdi ben onlardan daha mutluyum."

Küçük kız babasının konuşmasına fırsat vermeden gördüğü paten kursunun önüne doğru koşmaya başladı.

Mutluluktan kanatlanıp uçma derecesine gelen kız babasının yeniden elini tutmasıyla paten eğitmenine doğru ilerlemeye başladı.

Pistte ahenkle kayan çocukları, gençleri gördükçe bir an önce kendisi de onlar gibi olmak istiyordu. Bu yüzden babasının elini çekiştirerek huysuzca konuştu.

"Bende onlar gibi yapmak istiyorum baba."diyen küçük kız üzgünce alt dudağını sarkıtırken kendisine tebessümle bakan genç eğitmen eliyle kızın ipeksi saçlarını okşarken konuştu.

"Acele etme küçük hanım önce sana uygun kıyafetler giydirmemiz gerekiyor sonra da yavaş yavaş öğrenmeye başlayacaksın."

Küçük kız eğitmenin yardımıyla buz patenlerini de giyerken geniş bir tebessümle köşede kendisini izleyen babasına baktı.

Eğitmen küçük kızı buz pistine getirdiğinde küçük hız heyecan ve korkunun karışımıyla kısa bir an telaşa kapılmıştı.

"Korkuyor musun?"eğitmenin şefkatli sesi küçük kızın kulağına ilişirken titrekçe bir nefes alan kız kafasını olumsuz anlamda sallayıp "hayır"diyerek fısıldadı. Hemen ardından küçük bir hıçkırık misafir oldu küçük kıza.

Çünkü yalan söylemişti.

Pinokyo sendromu vardı küçük kızda. Yalan söyleyince hıçkırık tutuyordu kendisini.

Küçük kız eğitmeninin yardımıyla ufak ufak adımlar atarken sevinçle gülümseyip ellerini tuttuğu genç kadına döndü.

"Oluyor."diyerek mutluluğunu yansıtan geniş bir tebessüm yerleştirdi yüzüne küçük kız.

"Olacak tabiki çünkü sen çok azimli bir kızsın."

"Çok teşekkür ederim öğretmenim."diyen kız ilgiyle pistteki diğer çocuklara baktı. Kendisiyle yaşıt olduğunu düşündüğü çocuklar tek başlarına çok rahat buz kaplı pistte hareket ederlerken kendisi daha adım dahi atmayı zar zor beceriyordu.

PİNOKYOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin