Bölüm 12: ❝ Vazosu Kırılan Çiçek ❞

80 5 8
                                    

✨Pinhani, Kalben - İyi Değilim Ben✨

|B Ö L Ü M O N İ K İ|

“VAZOSU KIRILAN ÇİÇEK”

“Ama sen bilmiyorsun, ruhuma kazınan yaraların seni nasıl inciteceğini. Bilmiyorsun, beni sevmenin sana nasıl acı vereceğini.”

Yılbaşı için pastaneden pasta ve çörek kutusu hazırlayıp karışık meyve suyu aldım. Arhan’ın yeni evinde toplanacaktık hep birlikte. Son anda Arhan’ın ailesinin evinde buluşma fikri iptal edilmişti Arhan’ın ısrarı üzerine. Havanın beklediğimin aksine soğuk olması aklımdaki kombini giyme hevesimi de kırmıştı. Beyaz gömlek üzerine kahverengi, örgü süveter ve alta da İspanyol paça siyah pantolon giyip bukle şeklini verdiğim saçlarımın tutamlarını üzerinde inci boncuğu işlenmiş fiyonk toka ile tutturdum. Taksiye binmemin ardından birkaç dakika sonra yağmurun sağanaklaşması da modumun düşmesine neden olmuştu. Yüsra’ya pastaneyi erken vakitte kapatmaları için mesaj attım. Hava soğuktu o yüzden daha fazla çalışmalarına gerek yoktu. On dakikayı geçmeyen süre sonunda Arhan’ın evinin önünde durdur taksi. Ücreti ödeyip hızlıca Arhan’ın evinin bahçesine girdim. Zile bastığımda çok kısa bir zaman sonra kapı açıldı.

“Sühan,” şaşkın ve hevesli ses tonuna karşılık tebessüm ettiğimde elimdeki poşetleri alıp içeri geçmem için müsaade etti. “Bu kadar erken geleceğini düşünmemiştim.”

Kabanımı vestiyere asıp botlarımı çıkardığımda yönümü Arhan’a döndüm. “Yardım etmek için erken geldim. Müsait değil miydin yoksa?”

Ev botlarını çıkarıp ayaklarımın önüne bırakıp doğruldu. “Müsaitim, müsaitim hem iyi oldu erken geldiğin.” Tebessüm edip botları giydikten sonra Arhan’ın yönlendirmesiyle oturma odasına geçip berjerlerden birine oturdum.

“Aç mısın? Yiyecek bir şeyler hazırlayayım hemen.”

Kafamı iki sallayıp gülümsedim. “Teşekkür ederim zahmet etme lütfen. Bir iki saat önce makarna yapıp yemiştim.”

Beni kafasıyla onaylayıp tebessüm etti. Konuşacak bir şey bulamadığım için bakışlarımı kaçırıp odanın içinde dolandırdım. Sade bir dizaynı vardı evinin genel olarak.

“Rahat uyuyabildin mi?” Gözlerimi yüzünde dolandırıp gözlerinde sabitledim. “Eski evine alışmış olmalısın o yüzden yabancı bir yer sana yerini yadırgatabilir diye sordum.”

“Hayır aksine daha huzurluydum. O eve son birkaç aydır girmek bile istemiyordum. Hem bu evin bana uğurlu geleceğini düşüyorum, güzel şeyler olmasını umuyorum.”

En son şirkette söylediği şeyler zihnimin duvarlarına balyoz gibi çarpılırken hafif bir tebessümü yanıt olarak sunup gözlerimi kaçırdım. Söyleyeceğim herhangi bir şeyin ucunun o konuya dokunacağından endişe ettiğim için susmamın daha doğru olacağını düşündüm.

“Neden konuşmuyorsun?” Arhan’ın sorusuyla birlikte yutkunarak utangaç bakışlarımı yüzüne çevirdim. Ne cevap verecektim şimdi? Söyleyeceğim herhangi bir şeyin ucunun beni seviyor olmana gelmesinden korktuğum için mi susuyorum diyecektim. Olmazdı ki, ayıp olur öyle. Üzülür. Ama yalan da söyleyemezdim. “Benden mi utanıyorsun?”

PİNOKYOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin