"Safinaz! Makbule neredesiniz bir gelin!" Diye seslendim eve girince. Evde ses yok. "Ya bir şey yapmayacağım gelsenize." diye bir kez daha seslendim ayakkabımı çıkartırken. Yine ses yok.Yemeyin beni, bizimkilerin bu saatte eve gitmiş olmaları imkansız. Hayır yani kendileri gece benimle yatağa gelecek kadar ilerlemediler ama gece uyku öpücüğümü vermeden gitmiyor mesela Safinaz. Yoksa geceleri uyku girmiyormuş gözüne...
Şaka bir yana evde ses yok hala.
Montumu da asıp salona doğru adımladım. "Ulus?"
"Buradayız, salondayız. Gel." diye geri seslenişini duydum. Ben salonun aralık kapısını açıp içeri girdiğimde de hiç beklemediğim bir manzara buldu beni. Ulus tekli koltukta oturmuş bir yandan çayını içerken Safinaz ve Makbule de onun yanındaki koltukta yan yana birbirlerine yapışmış başları eğik bir şekilde oturuyorlar. "Neler oluyor burada?" diye mırıldandım. Safo ile Makbule dönüp yüzüme bile bakmadılar. Hadi hayırlısı.
"Bir yarım saat önce geldiler, sen onları tehdit etmişsin ya onu anlatıyorlar." E yok artık ama! "Siz birde gelip beni Ulus'a mı ispiyonladınız?" Bak, bak! Uğraştığım şeye bak. Bizim ikili hala dönüp bana bakmadılar bile ama arada Safinaz'dan "Hıh!" diye bir ses geldiğini duydum.
"Öyle deme İzem, çok kırılmışlar. Küsmüşler sana."
"Küsmüşmüler? Bir de küsmüşler öyle mi? Benim onlara söylediklerim tamam da kendileri neler yapmışlar haberin var mı senin?" Ulus'un kaşları kalktı. "Vallahi bilmiyorum o kısmı, sadece senin onlara bağırdığın kısmı dinledim ben. Anlatsana İzem." dedi Ulus. Arkadan da çaktırmadan sırıtıyor, eğleniyor bu da burada bak.
Makbule hemen araya atladı. "Yok! Dur anlatma! Biz zaten İzem kızımla barışmaya geldik değil mi Safinaz!" deyip arkadaşını dirseğiyle dürtükledi. "Hmm." diye bir ses çıkardı o da ama yüzü böyle buruşuk bana bakmadan. "Safinaz!" diye bir kez daha dürtükledi Makbule onu. "Ayh tamam, evet ozür dilecez işde."
Yok ya, özürünüzü kabul edersem her gün yine buraya damlarsınız siz. Küs olursa konuşmazlarda benimle. Kızım, İzem. Buldun kurtuluş yolunu!
"Evet İzem, ne diyorsun?" diye sırıtarak bana bakan arkadaşıma döndüm. "Yok ya, ben kabul etmiyorum özürlerini." Safinaz hemen lafa atıldı. "Eğerkimin kabul edmezsen, gece burda galır seni de uyudmam İzem!" Heh! Bir o kalmıştı, çok güzel. "Yok, yok gerek yok! Tamam kabul ettim ben." Kendimizi daha kötü bir hale sokmayalım yanlışlıkla şimdi.
"Vallaha mı?" diye gülümsedi Makbule bana. "Evet, evet. Ama sizi tamamıyla affetmem için bu gece bizi biraz yalnız bırakın olur mu? Ulus'umla biraz yalnız kalalım. Ben arkadaşımla biraz rahat rahat oturayım evimde değil mi?"
"Niye? Biz varkene eylenmiyonuzmu?" Hmm, nasıl hemde anlatamam Safinaz. Ben mesela gülmekten yerlere yığılıyorum her gün sizin sayenizde.
"Eğleniyoruz canım da, ben biraz yalnız kalayım işte arkadaşımla, olmaz mı?" Diye söylendim.
Makbule "Tamam tamam. Sen Ulus kızımla yalnız kal azıcık. O seni sakinleştirir." dedi gülümseyerek ve Safinaz'ın kolundan tutarak onu da zorla kendi ile kaldırdı ayağa. "Kız Safinaz! Hadi kalk bak yine kızacak!" diye mırıldanışını duydum. "Hem daha akşam yemeği yapacaksın hadi!" diye çekiştirerek kaldırdı Safinaz'ı koltuğumdan. Safinaz "İzem bize gızarken hazırladıydık ya Makbule!" diye kızdı ona. "Hem ben zaten gırgınım hala, bizi nasılda dehdit edti bu gün. Ulus gızımı göstermeyecekmiş ya bize."
Bu mu derdin Safinaz?
"Tamam bir daha demiyeceğim Ulus'u göstermem diye." Hadi bir git artık. Safinaz birden gülümsemeye başladı. "Görevimizi de damamladığımıza gören gidebiliriz Makbuş" dedi ve arkadaşını da koluna takıp çıktı salonumdan.
![](https://img.wattpad.com/cover/169136998-288-k252521.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇÜZ MÜ?
Humorİşte tam o anda... Avşar'ın boyama kitabında taşırdığı en son çizgi de... Baha'nın bana dik dik baktığı o anda telefonum çaldı. Bilin bakalım kim arıyor? Allah'ım keşke şu an gözlerim kanıyor olsaydı da ben bu ismi bu telefonda görmeseydim. TKB AR...