#21: "UATD"

1K 82 14
                                    




"Beni burada bunlarla beraber bırakıp gidemezsin!" Alp etrafında yeni yeni içeri girmeye başlamış olan kadınlara bir baktı. "İzem ben ne yapacağım burada?" Makbule oturduğu yerden bizi kaşları çatık bir şekilde izliyor. Fısıldıyoruz diye her halde. "Ben ne yapacağım peki burada Alp? Sence ben kendi hür irademle mi buradayım?" Yeniden ayağa kalkmaya çalıştığında kolundan tutup geri onu yanıma çektim. "Sakın! Lütfen ya lütfen. Ulus'suz günümde yakaladılar beni kaçamıyorum o yüzden."

"Ama benim hala kaçabilecek zamanım var." Yeniden kalktığı esnada Safinaz teyze gelip omzundan ittirerek onu geri yerine oturttu. "Odursana oğluşum, bag seni bizimgilerlen danıştırayım sonra İzem'ide alıp gidersin, ha?"

Alp annesini dinlemek yerine hayvanat bahçesindeki hayvanları izlermiş gibi bizi izleyen teyzelere korkarak bakıyor. İlk zamanı tabii garibimin. Kolunu dürttüm "Tamam de tamam."

"Tamam."

Safinaz teyze memnun bir şekilde geri misafirlerini karşılamaya doğru gitti. "Beni neyin içine soktun sen az önce?" Sırıtarak arkama yaslandım. "Eh, buralara kadar geldin adetlerimizi de bir gör değil mi?" Her salona giren bize de selam verirken fosforlu kalem gibi olan kadın girdi içeri yine. Civciv teyze. "Kız İzem!" Gelip yanaklarımdan öpüp yanıma yerleşti. Kadının ismini hatırlamıyorum ama kendisi beni çok seviyor. "Nasılsın kız! Nasıl gidiyor o işler?"

"Ne işleri teyze?"

Gözünü kırptı. "Kız o işler işte!" sonra hafiften güldü. "Ay aman, anlatma tamam. Makbule den öğrenirim sonra." Makbule den ne öğreniyorsun ya? Ulan Makbule! Ne anlatıyorsunuz ya benim hakkımda? Yerlerine yerleşen herkes kendi kendine olan konuşmalara başladılar ilk önce. Hani şu "Nassın Ayten iyisin?" diye başlayıp "Gız benimde bacaklarım bir şiş!" diye devam edip hiç bir şekilde son bulmayan türden. Alp bir kaç dinlediği sohbetten sonra korkmuş bir şekilde bana döndü. "Yabaniler bunlar!"

"Neden beni yalnız bırakma dediğimi anladın mı şimdi?" "İzem beni çıkar buradan."

"A-aa yok daha olmaz. Şimdi giriş sohbetini yapıyorlar. Ondan sonra seni ortalarına alıp iyicene bir sorguya çekiyorlar, o arada yemeklere giriş yapılıyor, ondan sonra da yedikleri kalorileri yakmak için zılgıt çekerek danslı olan kısım var ama seni o part başlamadan önce çıkartırım buradan merak etme. Allah korusun görüntü kalıcı hasar bırakabiliyor çünkü." Daha da korkmuş bir şekilde benden geri çekildi ama diğer yanında oturan teyzeye çarpınca hemen yeniden bana doğru yaklaştı. Onlar daha kendisini fark etmediği için sorgu kısmına bende olduğu gibi çabuk giriş yapmadık.

Alp fazla korkup, beni yalnız bırakıp kaçmasın diye hepsini- kendi şeklimde- tanıtmaya başladım ona. "Bak şimdi, şu köşede oturanı gördün mü?" Başını salladı. "O papatya teyze, hep sarı beyaz giyiniyor. Bir de bir parfümü var, üç saniye soluyunca iyi kafa yapıyor bak. Ben fazla bunaldığımda şahsen onun yanına geçip bir iki fırt çekiyorum."

Bakışlarım onun yanında oturana döndü. "Şu da dertli panter. Panter ismini nereden geldiğini anlamışsındır her halde. Bu kadın çok dertli, yazık dört kızı var dördüde kaçmış. Arada gelip bizim ikiliye ağlıyor." Ciddi ciddi beni dinlediğini görünce kısık sesle konuşarak devam ettim. "Şunlar dalton kardeşler. Hepte o boy sırasında geziyorlar. Onların çaprazındaki de Gülnaz teyze. Az daha yeğeniyle evlendiriyorlardı beni biliyor musun?" Bakışları Gülnaz teyze den bana döndü. "Ne?!" Başımı salladım. "Evet, gidiyordum az daha elden ama güzel şansım vardı adamı kendim yerine sevgilisiyle evlendirdim, bir de nikah şahitleri oldum."

"Ha?" Adamın kafasını iyicene karıştırdık iyi mi? "Boş ver ya da sen o kısmı. Gülnaz'ın yanında oturan da ateşli Elmas, onunda bir ara kırmızı lastikli donlu bir skandalı vardı."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÜÇÜZ MÜ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin