Bacağımdaki ağarlık ile başımı eğip sağ bacağıma sarılan üçüzlerden birini gördüm. "Seni çok özledim İzem abla!" Diye bir çığlık duyduğumda da bunun Aytekin olduğu anlaşıldı. "Bende seni özledim ablacım." Diyerek onu bacağımdan ayırdım ve dizlerimin üzerine çöktüm.Kollarını bu sefer hemen boynuma dolayınca kaşlarım havalandı. Bu kadar özlendiğimi bilmiyordum ben. "Kardeşlerin nerede?"
"Abimler ile birlikte mutfaktalar." Abimler? "Ata da mı burada?"
Ben üzerimdekini çıkartıp askıya asarken kafasını salladı, hemen ardından da boştaki elimden tutup beni mutfağa doğru çekiştirdi. İçeri girdiğimde mutfağın en ucunda arkası dönük iki tane adam gördüm. Yan yana, arkaları dönük bir şeyler fısıldaşıyorlardı. Aytekin "Abi?" Deyince ikiside birden bize doğru döndü koca gözlerle. İkisininde elleri arkalarına saklı bir şekilde durmuş bana bakıyorlar.Ata "İzem? Sen bu gün geliyor muydun?" Diye sorunca kaşlarım kalktı. Ne işler çeviriyor bunlar?
"Aslında hayır Ata ama yaklaşık on beş dakika önce Ahsen hanım beni aradı ve koşarak aceleyle buraya gelmemi söyledi."
Baha'nın kaşları havalanırken bakışlarını benden Ata'ya çevirdi. "Sen mi söyledin?" Diye mırıldandığını duydum. Ata'nın gözleri daha da çok açıldı. "Ağzımı bile açmadım." Baha ona inanmıyormuş gibi bakarken hafifçe boğazımı temizledim. İkisinin gözleride direk bana geri döndü. "Sorun ne öğrenebilir miyim?" Diye sakince sordum.
Baha "Bir sorunumuz yok ki. Var mı Ata?" Diyerek kardeşinin onayını bekleyen bir şekilde Ata'ya döndü. "Yok canım sorunumuz falan." Diyerek omuzlarını silken Ata'ya tek kaşımı kaldırarak baktım. İkisininde elleri hala arkalarında saklı. "O zaman neden Ahsen hanımın beni buraya çağırdığını biliyor musunuz bari?"
Ata hafifçe sırıttı. "Yanlışlıkla aramıştır o."
"Öyle mi? Sence gerçekten yanlışlıkla mı annen beni arayıp eğer buraya çabucak gelmezsem büyük ihtimalle evinin yanacağını söyledi?"
Baha bu sefer açık açık Ata'ya döndü. "Kesin sen söyledin!"
Ata olduğu yerde kıvranırken "Ya yemin ediyorum ben söylemedim!" Diye söylendi. Hala ne olduğundan haberim yok yalnız hatırlatırım. "Peki, sorununuz yoksa Atalay ile Avşar nerede acaba onu sorabilir miyim?" Baha bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki birden sağ bacağının oradan beyaz bir şeyin çıktığını görünce gözlerim büyüdü. Tövbe yarabbim! O ne be? "Buyadayım İzem abla!" Diye bir ses çıraktınca gözlerim daha da büyüdü. "Avşar?!"
"Evet ben."
Ata'nın da arkasından aynı şekilde bembeyaz bir şey çıktı. "Buradayız İzem abla." Atalay?
"Ne oldu size?"
"Böyek yapıyoyuz." Diyip omzunu silken Avşar'ın beyaz una bulanmış olan yüzüne baktım. "Kendinizden mi börek yapıyorsunuz? Bu haliniz ne?"
Avşar başını salladı. "Biz değil, abimley yapıyo." Gözlerim bu sefer bana bakmak yerine konuşan kardeşine bakan iki koca adama döndü. Ata en sonunda yüzünü buruşturup kenara çekildi. "Üf! Daha fazla saklayamıyorum!" Çekildiği yerin arkasındaki tezgahı görünce ilk önce keskin bir nefes çektim. Burası benim evim olsa varya krize girmiştim şimdiye ben. Kocaman bir un paketi yan durmuş, içindekinin hepsi mutfak tezgahına yayılmıştı. Bizim Safinaz ile Makbule bile bu kadar kirletmiyor benim mutfağımı. Baha da artık ellerini arkasında saklamak yerine önüne getirince kendimi tutamadan hafiften güldüm.Ata ile ikisininde elleri neredeyse dirseklerine kadar hamur ve un ile kaplıydı. Baha kaşlarını çatıp bana bakınca elimle gülmemek için ağzımı kapattım. "Çok pardon." Diye mırıldandıktan bir kaç saniye sonra elindeki unu çıkartma çabalarını görünce kendimi tutamayıp bu sefer hakikatten kahkaha atmaya başladım. Benimle birlikte yanımda duran Aytekin de gülmeye başladı. Yavaşça diğerleri de bizim ile birlikte gülmeye başlayınca tek kaşları çatık duran Baha'ydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇÜZ MÜ?
Mizahİşte tam o anda... Avşar'ın boyama kitabında taşırdığı en son çizgi de... Baha'nın bana dik dik baktığı o anda telefonum çaldı. Bilin bakalım kim arıyor? Allah'ım keşke şu an gözlerim kanıyor olsaydı da ben bu ismi bu telefonda görmeseydim. TKB AR...