Morgana Pendragon,New Orleans'ın ılık sonbahar akşamında hafif adımlarla ilerliyordu.
Güneş yeni batmış caddeler hâlâ kalabalık sayılırdı. Sokak lambalarının altında bir kaç grup genç enstrümanlarıyla hoş melodiler çıkarıyor, bir kaç çift müziğin ritmine gözlerini yummuş huzurla gülümsüyordu. Bir iki ressam sergisini toparlıyor gitmeye hazırlanıyordu. 'Anlattıkları kadar güzelmiş.' Diye düşündü.
Bu şehrin sanatının meşhur olduğunu duymuştu. Ve onu buraya neyin getirdiğini merak ediyordu doğrusu. Üzerine yapılan büyüyü hissetmişti.
Rousseau's yazan restorana girdi. Kendini müziğe bırakmış insanların arasından sıyrılıp barmene ilerledi. Biraz esmerce olan genç kadının omuzuna dokundu. "Sophie Deveraux'u arıyorum." Genç kadın hafifçe gülümsedi. "Sophie benim."
Morgana,kaşlarını kaldırdı. "Ben Morgana Pendragon. Beni buraya senin meclisinden bir cadı çağırdı. Deveraux'sun değil mi?" Sophie etrafa kısa bir bakış attı. Bir kaç kişiye işaret verdi.
"Gel benimle." Morgana,Sophie'yi şüpheci bir şekilde takip etti. Sophie, doğu tarafına bakan kapıyı açtı. Kilerdi. Ortada ahşap bir masa vardı ve etrafta kasalar diziliydi.
"Bak Sophie şu an aklındaki soruyu biliyorum. Senin cadı olduğunu biliyorum çünkü hemen hemen dünyanın her yerinde ki büyük cadı soylarını bilirim. Bunu anladıysan benim soruma gelelim. Bana ne sebepten çağırma büyüsü yaptınız?"
Sophie ona biraz bekle dercesine baktı. Bir kaç dakika sonra içeri iki kadın ve bir adam girdi. Kadınlardan biri küt sarı saçlıydı ve iri gözleri vardı. Diğer kadının koyu bir teni ve koyu renk kıvır kıvır saçları vardı. Adam koyu tenliydi aşırı yapılı görünmüyordu.
"Ben Freya." Dedi sarışın. Morgana onun sözcü olduğunu anladığında devam et dercesine işaret verdi. "Çağırma büyüsünü ben yaptım. Fransız bölgesinden değilim. Aslında bu bölgede bizden başka pek büyü sahibi kalmadı." Dedi.
Freya ona birini anımsatıyordu. "Seni çağırdık çünkü yeni bir meclis kurmak istiyoruz. Orleans Meclisi. Ve bize üye bulmakta yardım etmelisin." Morgana,masaya oturup havalı bir pozisyon aldı.
Gerçekten dikkat dağıtıcı görünüyordu. "Şunu baştan alalım. Sizin meclisinize ne oldu?" Sophie iç çekip anlatmaya başladı.
~~
"Yani şehri yöneten vampir,cadılığı yasakladı ve büyü yapanları öldürdü. Benden tavsiye başka bir yere taşının." Morgana masadan inip kilerden çıkacakken Freya,büyüyke kapıyı kilitledi."Beni burada tutabileceğini düşündüren ne? Gücün mü?" Morgana hafifçe gülümsedi enerjisinin etkisiyle parlayan gözlerini Freya'ya çevirdi. Sarışın cadı elini boğazına götürdü. "Havanın seni zehirlediğini hissediyorsun. Şimdi ya doğru düzgün benimle konuşursunuz? Yada cesediniz çıkar."
Gözleri normal yeşil rengine döndüğünde Freya rahatladı. "Sert çıktıysam üzgünüm ama yanımda büyü yapılmasından memnun değilim." Dedi Morgana.
İsminin Vincent olduğunu öğrendiği adam konuşmaya başladı. "Bak biz atalarımızdan güç alırız. Freya farklı bir soydan. Yani biz buradan gidemeyiz. Marcel başa geçtiğinde büyü yapmamız yasak değildi ama sonra bazı aşırılıkçılar daha fazla güç istedi ve atalarımızla bir ritüel yapmaya başladılar."
Morgana,masada ki pozisyonuna tekrar geçti şimdi konuya gelmişlerdi. "Hasat mı?" Dedi sorgulayarak. Onaylayan mırıltıları duyduğunda iç çekti. "Devam edin." Vincent devam etti.
"Ritüelin kurban gerektirdiğini biliyorsun Marcel bu yüzden ritüeli sonda basıp,meclisin çoğunluğunu öldürttü. Büyü böyle yasaklandı ve-" "Marcel büyü yapan herkesi bir şekilde fark etmeye başladı. Bu arada adım Sabine, biz böyle yaşamak istemiyoruz ve sende." Morgana kast ettiği şeyi anlamıştı.