Taşıdığım kan zamanla daha da değerlendi,benim sevgili babam yaşasaydı Mikael kadar ünlü bir avcı olacaktı. Gerçek bir kral kanına sahiptim. Gerçek bir druidin kanına sahiptim. Ve şimdi kanıma yedi sürüden birinin kanı karıştı. Hilallerin Kraliçesi oldum. Benden önceki bütün kraliçelerinin gücüyle yeniden doğdum. Jacquette Labonair'ın kehaneti. Yeni bir kraliçenin doğumunu gerçekleştirmekti.
Morgana,günlüğüne bunu yazdıktan sonra şişkin karnını okşadı. "Ve senin kanın benimkinden daha kıymetli olacak." Olay üzerinden bir hafta geçmişti. Davina Claire'in dirildiği haberi gelmişti. Ve Klaus'a şimdikini durumunu açıklamak için uygun bir an bulması gerekti. Katherine'in bebeği bir ay daha küçük olduğu için henüz şişkinlik kendini belli etmemişti.
"Masayı yarın toplayacaklar." Katherine'in haberiyle iç çekti. "Ve hâlâ bana haber verilmedi. Belki de ciddi olduğumu kabul etmelilerdir. Bunu benim iç yapmalısın." Katherine başını salladı. "Olmuş bil." Morgana,dikkatlice ayağa kalktı. Aslında kıpırdamakta zorlanmıyordu ama yine de çok dikkatli davranıyordu. Son zamanlarda yorulacak şeyler yapmıştı.
Trabzanlardan tutunup biraz açık alanda oturmak için avluya inerken,Klaus'u resim çizerken gördü. Gülümsemesi yayıldı ve bu sadece yanındaki kızıl cadıyı görene kadar sürdü. "Nik,sevgilim?" Son basamağı da inip,elini karnında tutarak ona yürüdü. Klaus'un dikkati her zamanki gibi ona yöneldi ve karnını fark etti. "Harika görünüyorsun." Morgana gülümsedi ve yeşil gözleri küçümsemeyle Genevieve'ye döndü. Klaus'a hasetle bakıyordu. "Ve sen?" Klaus,kolunu çoktan beline dolamıştı.
"Genevieve,cadıların temsilcisi." Morgana,kaşını hafifçe kaldırdı. "Memnun oldum. Ben Morgana Pendragon." Başını Klaus'a yasladı ve tuvale baktı. Mavi tonlarında soyut bir şeydi. Morgana,pozitif bir enerjiyle çizildiğini anlıyordu. "Ben de Klaus'la konuşuyordum. Teklifleri oldukça ilgi çekici." Morgana'yı sinir eden bir sırıtışla Klaus'u süzüyordu. Klaus'un gözleri ise Morgana'daydı. Onda farklı bir şeyler seziyordu. Daha bir canlılık gelmiş gibiydi kadına.
"Seninle bir şey konuşmak istiyordum." Morgana,onu görmezden gelerek Klaus'a iyice sokuldu. "Tabiiki. Genevieve isteklerini Elijah'a iletsen iyi olur." Büyülenmişcesine Morgana'nın arkasından yürümeye başladı. Morgana,odalarına yani Klaus'un odasına geldiklerinde gerginliğini atmak için gülümsedi. "Sana bir şey anlatmam gerek. Bir şey oldu." Klaus hülyalı hülyalı başını salladı. "Belli oluyor. Sen gerçekten-derin bir nefes alır-harika kokuyorsun." Morgana'nın boynuna eğilip burnunu tenine sürttüğünde küçük bir hırıltı kopardı. Harika yeni hali, kurt tarafını ortaya çıkarıyordu. "Evet biliyorum. Nik,ben bunu sana göstersem daha iyi olacak." Onu kendinden biraz uzaklaştırdı ve bir kaç gündür çalıştığı gibi odaklandı. Gözleri sararıp köpek dişleri hafifçe sivrildi.
Klaus hem mest olmuştu hem de şaşırmıştı. "Bu nasıl mümkün olabilir?" Sonradan dönüşen bir kurt adam duyulmuş şey değildi. "Sanırım bir süreliğine Hilallerin atalarını gördüm. Ve bana bunu verdiler. Yeniden doğdum gibi bir şey. Artık alfayım. Ve ben-" Sözünü kesen şey Klaus'un onu saçlarından tutup sertçe öpmesiydi. Dudaklarından keyifli bir inilti çıktı ve Klaus kendini geri çekti. "Kurtları sanırım sevmeye başlıyorum." Morgana'dan yayılan alfa enerjisi Klaus'un kurdunu tetikliyordu. Morgana'nın boynunu öpmeye başladığında Morgana iç çekti. "Buna devam edeceksek,nazik olman gerek." Klaus kulağına onaylar bir mırıltı bırakıp devam etti.
***
Katherine,sinirli bir şekilde içeri girdiğinde Genevieve ve Peder Kiernan'ın bakışları şüpheyle ona dönerken Elijah şaşkınca ona baktı. "Yeter! Kurtlar masada olmazsa barış diye bir şey olmaz! Söz sahibi olmalıyız!" Genevieve hırçın bir bakışla ona döndü. "Sen kim oluyorsunda Kurtları temsil edebileceğini sanıyorsun!" Katherine bombayı patlatmaktan çekinmeyerek sırıttı.
"Hilal Kurtları'nın Kraliçesi Morgana Pendragon'un elçisi olarak? Sorusu olan?" Üçünün yüzünde de dehşet dolu bir ifade belirirken Katherine güldü. New Orleans'ta bir kraliçe vardı ve herkes kabul edecekti. "Bu imkansız." Dedi Peder. Şaşkındı. Katherine omuz silkip,yandaki sandalyeyi büyüyle kendine çekti. "Benim bir vampir olarak bunu yapmam da imkansız değil mi?"
"Şartlar neler?" Dedi Elijah otoriter bir tavırla. "Çok basit şeyler sevgilim. Şehire karışmak istiyoruz. Bataklıkta yeterince kaldılar. Ama dolunayda orada olacaklarına emin olun. Sonra bölgeye izinsiz hiçbir tür gelmeyecek. Sürü idaresine istesenizde karışamazsınız zaten. Ve Klaus kendi sürüsünü Hilal sınırından başka bir yerde tutacak. Çok makul."
"Hayır. Kurt adamlar şehire girmemeli." Dedi Genevieve. Katherine gözlerini masumca kırpıştırdı. "Peder,yeğeninize yapılandan sonra neden cadıların bazıları hâlâ hayatta." Genevieve'nin yüzü asılırken,Katherine devam etti. "Elbette, Peder Hasat'ı uygun bulmadığında Agnes'ın yaptığı şeyi biliyorum." Peder Kiernan,öfke ve dehşetle ayağa kalktığında Katherine iç çekti. "Agnes'ın bu kara büyüden sonra yaşaması makul değil. Değil mi Elijah? O olayda bir çok insan katledildi. İstedikleri olmayınca adil davranmıyorlar ve biz burada yönetim hakkı değil yaşama hakkı talep ediyoruz."
"Katerina'ya bu konuda katılmak zorundayım." Dedi Elijah. Katherine kollarını kavuşturup,Genevieve'e sıkıntılı bir şekilde baktı. "Öteki yandan,Hasat için geleneklerinize uygun festivalinize Morgana oldukça destek vermek istiyor. Görüldüğü üzere adiliz."
***
Aradan bir kaç gün geçmişti. Elijah'ın Agnes'ı öldürdüğü haberi geldi. Morgana,önünden birilerini çekmenin huzuruyla gülümserken Sophie Deveraux'un caddede bulunan cesedi şüphesini çekmişti. Vampir veya insan işi değildi. Buna emindi. Avluda,kitap okuyordu ve bırakmasına sebep olan bal gibi tatlı bir sesti. Camille O'Connell. Uzun zamandır görmemişti.
"Merhaba Camille." Dedi gülümseyerek. Camille başını salladı. Sonra karnına şaşkınca baktı. "Tebrikler." Morgana nazikçe teşekkür ettikten sonra onu içeri davet edip biraz çay ikram etti. "Ben Klaus'un ne olduğunu biliyorum. Ve Marcel'in. Davina'nında. Neyse konu bu değil,kesinlikle değil." Camille gergince yüzünü sıvazladı. "Sorun Kiernan amcam. Elinde yeni fark ettiğim bir iz var. Sembol eski bir şey. Ve bunu olaylar olmadan kısa bir süre önce Sean'da da gördüm. Bağlantıları olabilir mi?" Morgana kaşını kaldırdı. Katherine'in Sean O'Connell'a yapılan kara büyüden bahsettiğini hatırlıyordu. "Olabilir. Kendim teşhis etmem gerek."
"Lütfen onu da kaybedemem." Morgana,ona acıyarak baktı. "Halletmeye çalışacağım." Camille gittikten sonra Morgana,biraz düşündü. Cadılar sürekli bir pürüz çıkarma peşindeydi. Bunu halledecekti. Halletmeliydi. Cadılardan düşünmeye başlamışken Davina'yı düşündü. Çocuk sayılırdı ama cadılara güvenilmeyeceğini biliyordu.
"Morgana?" Gözleri,içeri giren cadıya kaydı. Cassie. Kıvırcık saçlarını arkadan toplamıştı. "Evimde ne işin var?" Cassie,göz devirdi. "Görevimi yerine getiriyorum. Daha önce yapmalıydım ama sen beni reddettin." Morgana sert bir sesle cevap verdi. "Ve sen de düşmanlarımla işbirliği yaptın. Ve bizi tehdit ettin. Gerçekten görevini merak ediyorum."
"Haberciyim." Haberciye sırt çevirme. Nimueh'in sözlerini hatırladı. "Bunun gerçekleşmemesi gerekti. Sen kurt kraliçesi olmamalıydın." Morgana göz devirdi. "Kehanetler gerçekleşmek için vardır çocuğum. Güven bana asla değişmiyorlar ve sonunda oluyorlar." Cassie hüzünlü bir şekilde başını salladı.
"Seni kim gönderdi? Kehaneti benden önce biliyordun ve kadim büyü yapıyorsun ama en nihayetinde bir cadısın." Cassie omuz silkti. "Bunun önemi yok rahibe. Yardım etmek için uyarıda bulundum. Klaus Mikaelson,bir canavar ve seni eski karanlığına geri çekecek. Ona dikkat et." Cassie giderken Usta'sının onu buraya neden gönderdiğini anladı. Morgana'nın hâlâ ilk olduğu Morgana olmasına umut vardı. Ve Ustası'nın ona neden borçlu hissettiğini kehanetler hakkındaki yorumundan anladı. Kehaneti değiştiremediği için pişmandı.
Malikaneden çıktıktan sonra sesli mesaj kutusuna tıkladı. "Onu uyardım. Kurtların Kraliçesi ve Klaus'tan hamile." Anında geri cevap yazılı olarak geldi. "Mordred'a iyi bir anneydi."
Pazartesi matematik sınavım var ama bu gün bölüm yazıp sizi sevindirmek geldi içimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen (Sezon Finalinde)
FanfictionKlaus Mikaelson sadece kraliçesini geri istiyordu.