Sadece yürüyordu,hafifçe kararmaya başlamış New Orleans şehrinde kendinden geçmiş gibi yürüyordu Morgana.
Klaus ona kendi geçmişini tekrar yaşatacaktı. Bu işin sonunu biliyordu Morgana. Asırlar önce Camelot tahtına oturmuştu. Kraliçe olmuştu. Sonra Arthur o tahtı ondan geri almıştı.
Bunlardan daha çok ablasını kaybetmesi canını yakmıştı. Morgause'un günden güne yok olan enerjisini hatırlıyordu. Her gün kollarında daha çok zayıf düşmesini ve en son kendini biricik kardeşi için feda ettiğini de.
Eline tutuşturduğu hançeri hatırlıyordu. Daha güçlü olman için demişti ona. Her gün acıyla kıvranıp büyüsü yok olurken bunun boşa gitmesini istemediğini söylemişti.
Biricik Morgana'sı için bu sefer canından vazgeçmişti. Kardeşi için. Peki sonra ne mi olmuştu?
Morgana tahtını geri almıştı. Ve kardeşi Arthur'un ölümünü izlemişti bir kaç saniye sonrada bir zamanlar güvendiği ve sevdiği kişi ona bir kılıç saplamıştı o kişi Merlin'di.
Dürüst olmalıydı,ondan umudunu yitireli çok olmuştu. Merlin onu zehirlediğinde Morgana artık o çizgiyi aşmış ve kendini karanlığa bırakmıştı.
Şimdi korkuyordu. Eğer Klaus'a yardım ederse aynı şeylerin Klaus'un da başına gelmesinden. Bu onu ne kadar etkilerdi bilmiyordu tek bildiği şey zaten geçmişe takılı yaşamının tamamen geçmişine hapsolacağıydı.
Nahoş adımlarla Fransız bölgesinde ki dükkana girdi. "Merhaba nasıl yardımcı olabilirim?" Kıvırcık saçlı esmer cadıya baktı. Elbette cadı olduğunu anlamıştı.
Burası cadıların bölgesiydi. "Ökse otu var mı?" Neden buraya geldiğinin mantıklı bir açıklaması yoktu.
Korkusu onu buraya getirmişti. Geçmişini tekrar yaşama korkusu. Belki de Klaus'un da aynı acıyı çekeceğene ihtimal verme korkusu. Ne ara bu kadar korktuğunu bilmiyordu.
Sadece çektiği acının tarifinin olmadığını biliyordu ve tekrar yaşamak istemiyordu. "Çiçeği bazıları için zehirlidir." Dedi kız.
Morgana omuz silkti. "Druidler için bile." Diye mırıldandı. "Druid mi öldüreceksin?" Dedi cadı kız.
Morgana hafifçe iç çekti. "Sadece bir tane." Elinde küçük bir şişeyle cadı kız döndüğünde Morgana, çantasından para çıkartıp verdi.
Bu zehiri içerse Klaus'un New Orleans'ı geri kazanma olasılığı düşecekti. Belki de vazgeçip gidecekti. O zaman Klaus'ta acı çekmezdi.
Kendide bu geçmiş korkusundan kurtulurdu. Dükkandan çıktığında hâlâ dalgın bir biçimde yürüyordu. Klaus'un istediği şeyleri geçmişte istemişti. Ve kazanmıştı da. Ama kazanmak yetmemişti.
Her şeyin ağır bir bedeli olmuştu. Şimdi tekrar böyle bir olaya dahil olduğunda aynı şeylerin olacağına emindi.
"Sadece zehri içeceksin her şey bitecek." Diye mırıldandı.
~
Klaus ve Marcel,içkileriyle keyif çatarken Marcel yeni New Orleans'ı anlatıyordu.Cadıları kontrol edebildiğini, kurtları şehirden sürdüğünü anlatıyordu. Tabii nasıl yaptığını hiç söylemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen (Sezon Finalinde)
أدب الهواةKlaus Mikaelson sadece kraliçesini geri istiyordu.