İlk Tanışma

1.5K 99 46
                                    

Morgana,otelden hemen çıkış yapmıştı. İstemiyordu. Klaus Mikaelson'la uğraşmak istemiyordu.

Valizini alıp otelden çıktı. Arabasına yürümeye başlamıştı. "Gidiyor musun? Bu kadar hızlı mı?" Klaus,arabanın kaputuna yaslanmış o bilindik gülümsemesiyle bakıyordu.

"Çekilir misin?" Dedi soğuk bir sesle. Orjinal melez, gülümsemesini bozmadan kadına yaklaştı.

Siyah buklelerinden birazını parmağına doladı. "Benden nefret etmeni sağlayacak ne yaptım?" Morgana,saçlarını geri alıp göz devirdi.

"Varlığın nefret etmem için yeterli." Dedi mırıldanarak. Klaus'un gülümsemesi biraz küçülsede hâlâ yüzündeydi. Canavar olarak görüyordu onu Morgana. Herkes gibi. "Sana hiçbir zaman zarar vermedim." Dedi keskin bir sesle.

Morgana umursamazca valizini arabasına yerleştirdi. "Elbette vermedin. Yoksa güçlerimi şu an kullanmak istemeye yüzün olmazdı." Klaus,kaşlarını kaldırdı.

Onu kullanmak istemiyordu. Zarar vermek istemiyordu. Ama gerçeği nasıl söyleyebileceğini bilmiyordu. "En azından New Orleans'ı gör. Burayı seveceğinden eminim."

Morgana,bakışlarını yere indirdi. Bu şehri sevmemek imkânsızdı. Gerçekten güzel bir yerdi. "Evet dersem beni rahat bırakacak mısın?" Klaus olumsuzca başını salladı.

"Bir rehbere ihtiyacın var. Kaybolmak istemezsin." Morgana,iç çekip sinirle gözlerini yumdu. Klaus Mikaelson'la bundan önce sadece beş kere karşılaşmışlardı. Hepsi tamamen saçma tesadüflerden ibaretti ama şimdi Klaus onu buraya çekmişti.

Bu farklıydı. Bir çıkarı vardı ve kullanılmak istemiyordu. İlk karşılaşmaları Camelot'taydı. Daha Morgana güçlerini keşfetmemişken tanışmamışlardı.

Flashback
Morgana,penceresine yaslanmış yine masum olduğu halde idam emri verilen druidi izliyordu.

Bazen anlamıyordu. Bu insanları tek suçları büyü sahibi olarak doğmaları olamazdı. Bu onların elinde değildi. Neden kötü bir şey yapmadıkları halde ölmek zorundaydılar. Yeşil,gözleri idamı izlemeye gelmiş halka kaydı.

Nasılda mutlulardı. Sanki öldürülecek kişi onlara zarar vermişti. Masumların ölümünden bu kadar zevk almak nasıl bir canilikti.

Gözleri iki kişiye takıldı. Çok anlayamasada diğerleri gibi mutlu görünmüyorlardı. Aksine. Uther idam emrini verdiğinde şövalyeler ellerinde ki meşaleleri dalların üzerine attı.

Adamın yanışını izlememek için yüzünü yere çevirmişti. Ağlamamak için zor duruyordu. Uther'in sanki yaptığı marifetmiş gibi kendini övdüğü konuşmasıyla başını geri kaldırdı.

Az önce gördüğü adamlardan biri ona bakıyordu. Bu mesafeden fark edebildiği tek şey sarı saçlardı ama adam sanki karşısındaymışcasına gözlerini ona dikmişti. Başını olumsuzca sallayıp penceresini kapattı.

Odasında olsada dışarıda ki yakarışları duyuyordu. Yakılan druidin annesiydi. Zavallı kadın diye düşünmeden edemedi.

Camelot'un 20. Yıl şenlikleri idamdan bir gün sonra başlamıştı. Leydi Helen gelmişti. Şenlikte şarkı söyleyecekti.

Morgana,bordo elbisesinin etekleri yeri süpürsede umursamadı. Dik bir duruşla şenlik salonuna ilerledi. Her zaman ki gibi insanların aklını başından alabilmişti.

 Her zaman ki gibi insanların aklını başından alabilmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Queen (Sezon Finalinde)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin