Her Şeyini Kaybetmek

1.3K 104 22
                                    

Medya: Mikaelson kardeşler.

"Yani sana güvenmesini sağlayacaksın? Zor olacak mı sence?" Dedi Morgana. Başını Klaus'un omzuna yaslayıp yürümeye devam etti. Hayır bu asılma değildi. Morgana o kadar ucuz bir kadın değildi. Eğer Klaus onu belinden tutmuyor olsaydı sıcaktan yere düşebilirdi. Britanya'nın her an yağmur yağabilecek nemli havasına alışkın bünyesi burayı sevmemişti. Üzerindeki kadife bluz ve dar kot ise işini daha zorlaştırıyordu.

"Buranın havası berbat." Küçük bir çocuğun mızmızlanmasını andıran sesi hoşuna gitmişti.

Klaus,hafifçe gülümsedi. Morgana'nın yakınması pek rastlanılacak bir şey değildi. Elini,yavaşça kadının simsiyah saçlarına götürdü. Kıvır kıvır bukleler ince parmaklarını sarmaşık misali sarmıştı.

Morgana,soğuk bir sesle konuştu. "Cidden saçlarımla ne zorun var senin?" Klaus,umursamadan parmaklarını biraz daha köklerine yaklaştırdı. "Düşmanın değilim Morgana."

İsminin güzel İngiliz aksanıyla telaffuz edilişi hoşuna gitsede kendini geri çekti. "Öyle olsan ölü olurdun. Diğerleri gibi." Klaus'a garip bir şekilde çekiliyordu. Ama bunu istemiyordu.

Klaus'u iyi veya kötü olarak nitelendirip yargılamaya hakkı yoktu. Çünkü kendisi de hiçbir zaman gerçekten iyi olmamıştı. Hatta Klaus'tan daha kötü olduğu zamanları olmuştu. Bir zamanlar cani diye adlandırdığı insanlardan daha cani bile olmuştu ama bu onu pişman etmiş miydi? Pek değil.

"Peki tam olarak neden New Orleans. Neden Marcel'de başkasının şehri değil."

Klaus'un sinirle kasılan yüzü Morgana'nın kaşlarını kaldırmasına sebep olmuştu.

"Burası benim şehrim!" Morgana, sesini yükseltmesini hiç umursamadı. "Senindi. Kaybetmişsin sanırım." Dedi alayla. İşte yavaş yavaş gerçekler gün yüzüne çıkıyordu.

"Sen bu şehri terk ettin ve yerine Marcel geçti doğru mu anladım?" Klaus başını salladı. Morgana, sinirle kahkaha attı. "Derdini gerçekten cadılar falan sanmıştım. Senin tek derdin kral olmak. New Orleans'ın kralı olmak." Öfkeyle kısılmış gözleri alev çıkaracak gibiydi. Neden bu kadar sinirlendiğini anlayamıyordu Klaus.

"Bu işin sonu kötü olacak Niklaus." Diye fısıldadı. Klaus'un gözleri neredeyse parladı denebilirdi. Çünkü Morgana'nın sesi titremişti. Morgana Pendragon'un sesi asla titremezdi. O kadar endişeli bir tonda söylemişti ki bunu Klaus neredeyse ona değer verdiğini sanacaktı.

"Beni bu işe bulaştırma." Morgana,hızlıca yürümeye başladı. Klaus arkasından gitmeyecekti. Biliyordu çünkü Morgana Pendragon'un kararını değiştiremezdi ancak Morgana isterse geri gelirdi.
~
Elijah,ağabeyi Finn ile konuştuktan sonra sinirle iç çekti. Finn,omuz silkti. "Bak Freya bunu istedi Elijah. Yıllarca deli teyzemizle yaşadıktan sonra kendisi gibi cadılar istemesi normâl ama sorun farklı söyle bana." Finn,hiçbir zaman vampir olmayı kabullenmemişti.

O ve Kol öldükten kısa bir süre sonra Freya,Dahlia'dan kurtulmanın bir yolunu bulup gelmişti. Yaptığı ilk şey ise kardeşlerini diriltmek olmuştu.

Freya bir şekilde Mikaelson kardeşleri tekrar bir arada tutmayı başarmıştı hâlâ kavgalar ve anlaşmazlıkları vardı ama artık eskisi kadar acı bitmiyordu.

"New Orleans,babamız bizi tekrar bulmadan önce belki de gerçekten bir aile olduğumuzu hissettiğimiz yerdi. Klaus'un oraya geri dönmesini kötü bulmuyorum ama Freya oraya başka bir büyü sahibesini çağırdı." Dedi Elijah.

Finn,kaşlarını çattı. Aşırı mükemmel abilik duyguları olduğu söylenemezdi ama Freya onlara tekrar huzurlu olacaklarına dair söz vermişti. Ve o da Freya'ya güveniyordu. Elinden geleni yapmaya çalışıyordu.

Queen (Sezon Finalinde)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin