&23.Bölüm

150 18 107
                                    

25.02.2021
İyi okumalar

"Oğlun sana korumalık mı yapıyor? Akasya ben sana neler vadettim senin gelip sığındığın adama bak." Dediğinde Halid yanımdan kalktığında onu tutma ihtiyacı hissettim. Gözleri beni süzdüğünde çirkin bir gülüş sundu bana.

"Ben kimim biliyor musun Akasya?" Dediğinde an benim gerçek adımı söylediğini fark ettim. Halid bana olan bakışlarını önüme geçerek kesti.

"Şerefsiz canına biraz değer veriyorsan çık git buradan." Güldüğünü duydum Halid halâ arkada bıraktığı eliyle güven vermek ister gibi tutuyordu ellerimi.

"Bence siz canınıza önem veriyorsanız o kadını bana verin. Keklik köyünün ajanı bendim. Ölmeyeceğime emindim ama Hatice'min de böyle bir şeyin altından çıkacağını düşünmüyordum. Sizi kaleye bildirirsem sonunuz iyi olmaz beni zorlamayın. Hem sizin onca planınız boşa gitmesin hemde ben istediğimi alıyım." Dediğinde korkuyla ayaklanmaya çalıştım fakat Halid elimi daha da sıkıp ben daha kalkamadan geri oturttu beni.

"Senin konuşan dilini keserim şerefsiz." Diye hırladığında hangi ara elimi bırakıp Ateş'in üzerine atladığını çözemedim. Beraberce yere düştüklerinde Halid kafa göz daldı adama. İçim titrerken ayaklandım korkuyla. Bir sür yerde debelendiler Halid'in yüzüne inen her yumruk canımı yakarken Ateş'in çakı çıkardığını gördüğümde. Korkuyla çığlık attım bu Halid'in dikkatini dağıtırken bana baktığı bir kaç saniye belkide onun ölmesi için bir sebepti.

Karnına giren çakıyla üste olan bedeni bu sefer alta geçmişti. Çakıyı ikinci kez karnına soktuğunda onlara giden adımlarıma göz yaşlarım gibi engel olmamıştım. Bu sefer çakıyı boğazına savurduğunda şiddetle bağırdım.

"Hayır! Yapma. Ne olur yapma. Gelirim, seninle gelirim yapma." Gözleri bana çıktığın Halid'in üzerine oturup elindeki kanlı çakıyı salladı.

"Bu eziği öldürüp yine de seni peşimden sürükleyemeyeceğimi mi sanıyorsun? Yaşı kaç başı kaç birisi ona haddini bildirmeli." Tekrar öne doğru atıldığında kendimi Halid'in üzerine kapattım. Göz yaşları içinde acı çeken yüzünü avuçlarken bana kısık gözlerle baktı.

"Seni koruyamadım." Diye fısıldadığında ikinci kez minnacık çocuğa işkence eden bu insanlara kalbimle buğz ettim.

"Tamam hadi gidiyoruz yeterince oyaladık. O da burada ölmüş olur kocan gelene kadar." Kolumdan çekilince sendeleyerek ayaklandım. Güçsüz bir el ayak bileğimi tutmaya çalışsa da nafileydi. Dolu gözlerle baktım arkamda bıraktığım Halid'e. Beni sürükleyen adamı durdurmaya çalıştım.

"Yaralarına baksaydım. Halid tampon yap karnına!" Beni daha da çektiğinde arabadan iniyorduk.

"Birde kocanın atarı gideriyle uğraşamayacağım yürü. Zorluk çıkartırsan kucağıma alırım. İnan bir daha zorluk çıkarttığında senide bıçaklamaktan çekinmeyeceğim." Şuan arkasından sürüklenirken ona zarar verme şansı yakalasam ve kaçsam bana olan hırsından Halid'i öldürebilir onu kullanarak şantaj yapabilir veya beni kolayca yakalayabilirdi. Arabaya atlayıp atları hareket ettirene kadar -zaten bilmediğim bir şey- beni yakalayabilir. Aras'ın erken gelme ihtimali yüzde kaç?

Onu burada bir az oyalarsam.

Belki Aras gelene kadar ağaların arasından sürüklenen bedenimle önümüzdeki ağaçları kontrol ettim. En pratik ayağına tekme atıp dengesini bozarak ensesinden tutup kafasını ağaca çarpmasını sağlayabilirdim. Ajanım demişti onu bırakamazdık. İfşalandığımız an bütün köylerdeki insanların anlarından içtikleri sütü burunlarından getirirlerdi. Kimsenin bizi duymaması lazımdı.

Solan Dün (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin