&8.Bölüm

284 26 71
                                    

11.10.2020
İyi okumalar...

***4 gün sonra

"Ben mutfakcı olacağım öyle mi?" Kafasıyla beni onayladı.

"Onlar normaller eminim. Benim bir yerlere sızıp bilgi kazanmam gerekiyor. Bu arada seni peşimden sürüklersem canın çıkar. Burda güvende olucaksın. Hemde hanedan hakkında bilgi kazanacaksın." Dedi ciddiyetle. Kafamla onu onayladım.

"Başörtü ne olacak?" Gözleri başıma taktırdığı siyah başörtüye çıkarken dudakları beğeniyle kıvrıldı. Gözleri tekrar kahverengilerimi bulduğunda parlıyordu.

"Ordaki kadınların hepsi böyle. Yemeğe saç düşer diye zorunlu. Hanedana yemek yapıyorlar." Dedi fısıldayarak bana doğru heycan dolu bir adım attığında huysuzca bir adım geri gittim.

Gülümsemesi eksilmezken duraksamadan bana bir adım daha atıp belime sarıldığı gibi beni kendine çekti. Bende ellerimi otamatikmen boynuna sardım. Yüzünü boynuma gömdüğünde derin bir nefes aldı. Şu dört günde onunla olmaya eskisi gibi tekrar alışmıştım. Tabii bugün ayrılmak zorunda olmasaydık. Boynumu öptüğünde huylunarak yanağımı kafasına yasladım.

"Özliyeceğim dilberim. Sensiz uyumak zor olucak benim için." Benim içinde diye inledi beynim. Öyleydi. Dört gün onun iyileşmesi ve artık haraketlenmemiz için yeterli olmuştu.

"Hiç kimse beni tanımaz değil mi burda? Köle olduğumu falan bilen var mıdır?" Benden uzaklaştı. Kafasını iki yana sallarken gözleri boş odada dolaştı.

"Dedim ya. Artık eski diye bir şey yok. Köle olduğun zamanları unut. Ordan buraya birisinin gelmesinin ihtimalli benim annemin bir kedi çıkması kadar imkansız." Şaşkınca gözlerim irileştiğinde gözlerime bakarak sırttı.

"Sen eskiden bu kadar saçma örnekler vermezdin ya. Anladık saçlamana gerek yok." Tekrar belimi sardıktan sonra anlımı iç çekerek öptü. Geri çekilip sevgiyle gözlerimin içine bakıp benim kalbimi hızlandırdı.

"Ben hâlâ anlamıyorum. Seni hakedecek ne yaptım ben?" Bu sözüne göz devirdim. O bunu görüp gülerek beni göğsüne çekti. Kafamı omzuna yasladım. Seviyordum bu adamı.

"Güvendiğin ve cevabını alacağına emin olduğunda sor. Olabildiğince şey öğren. Bir kaç gün yanında olamıyacağım. Burda olup seni ben korumak isterdim fakat olmayacağım. Başına bela açma. Hatta tehlike sezersen koşarak kaç ortadan kaybol. Benim zindanıma gidebilirsin yoksa buğdayların ordaki namaz kıldığın yere. Ortalıkta olmadığının haberi bana ulaşacaktır yanına geleceğim." Kalbim sanki "Aşk sözle değil kalple olur diye haykırıyordu. Onu yüreğimde saklama gibi bir şansım var mı?

"Namazları kaçırma." Diye mırıldandım.

***

"Servis yap Akasya." Şefi kafa işaretiyle onaylayıp koşa koşa kargaşının arasından çıkıp koridor boyunca koştum. Yemekhaneye ulaştığımda hızla kahvaltıdan sonra şu saatte kadar yapmak için çırpındığımız yemeklere ilerledim. Başında durmuş tabakları doldurup doldurup masalara dağatması için kızlara uzatıyordu. Bende aralarına katıldım. Hızlı hızlı masalara oturan kişilere servis yapmaya başlamıştık. Bize yan gözle bile bakmadan sohbete eden soylulara kulak kabartsamda hiç bir şey anlamıyordum.

Bir kez daha yemek alıp arkamı döndüğümde arkamda duran kız o kadar yakınımda duruyordu ki bir an geri çekilemedim. Tabak elimden kaydı fakat o dökülmeden yakalayabildi. Tabağı elinden alırken gülümseyerek gün boyunca çalıştığım kızdan özür diledim. Tekrar masalara yöneldim. Zaten gözlerimin üzerinde olduğu soylularda birinin bana baktığını görmem hızla kafamı eğmemi sağladı.

Solan Dün (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin