&19.Bölüm

169 17 24
                                    

30.01.2021
İyi okumalar

1 yıl sonra***

"Hatice. Kız Hatice." Kafamı kaldırıp dükkana nefes nefese giren Huriye nineye baktığımda endişeyle ayaklandım.

"Ne oldu Huriye nine?" Bastonuyla zorlukla koltuğa geçmeye çalıştığında hızla yanına ulaştım. Kolundan tutarak ona destek oldum. Koltuğa kadar götürüp oturttuktan sonra koşa koşa su almaya gittim. Suyu getirip verdiğimde endişe içindeki yüzü geçmese de harareti dinmişti. Sudan iki yudum alıp oturduğu yerin arkasındaki masaya bıraktı.

"Sorma Hatice, sorma. Ateş ağadan seni istemiş. Ağa onu köy meydanında yere attı. İbretlik olsun kimsenin karısı olamaz diyordu. Bir adam Ateş'in üzerine atlayıp dövmeye başladı. Köy meydanı karıştı. Nasıl geldim buraya bilmiyorum. Ben senelerdir bu kadar kinlenmiş bir oğlan görmedim. Ateş kan revan içindeydi." Dedikleriyle endişeyle gözlerimi büyüttüm. Aras.

Yaktın bizi Aras. Kıskançlığın sırası mı?

"Huriye nine, bakıp gelebilir miyim?" Kolumdan tuttu.

"Yapma kızım ortalık daha da karışırsa muhafızlar köyü basar ve bir kaç kişiyi öldürmeden gitmezler." Gitme isteğiyle kavrulurken dediğini haklı bularak omuzlarımı indirip nefeslendim.

"O zaman ben işime döneyim." Dedim parmağımla arkamdaki masamı göstererek. Beni onayladı. İşime dönüp elbiseyi dikmeye devam ettim. Bir seneye yakındır Huriye ninenin yanında çalışıyordum. Aras'ında bir tane hekimin yanında işe girdiği gibi.

Saat akşama vardığında boynumdaki köstekli saatten saati kontrol ettim. Altıyı geçtiğini gördüm. Kafamı kaldırıp Huriye ninenin dikiş makinasında elbiseleri diktiğini gördüm. Benim ton ton ninem gözlükleriyle dikkatle bakıyordu işine. Tebessüm ederek yerimden ayaklanıp yavaş adımlarla ona yaklaştım. Önünde durduğumda ellerimi önüne bağlayıp konuştum.

"Huriye ninem ben çıkabilir miyim saat altıyı geçmiş." Gözlerini kaldırıp baktı ilk. Ardından işini bırakıp doğruldu.

"Yemek yeseydik kızım bari bugün beni kırma." Mahcupça dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Durumları biliyorsun Huriye nine bende istiyorum kalmak fakat başımda bir bela var ve bu yüzden hava karamadan gitmek istiyorum." Dediğimde üzgünce mırıldandı bir şeyler fakat anlamadım.

"Senin gönlün yok değil mi kızım? Varsa söyle bilirsin seni sever sayarım. Hem sevmek suç değil ki." Kafamı iki yana salladım. Omuz silktim.

"Yok ki Huriye nine. Sevmediğin biri tarafından takip edilmek ne kadar korkunç bir bilsen." O iç çekti. Ayakta durmaktan yorulmuş olmalı ki elini masaya yasladı yorgunca.

"Yarın yine yoksun değil mi?" Kafamla onu onayladım.

"Keşki her gün burada olabilsen be kızım. Yoruluyorum artık bu işlerden bana el ayak olmasan yapamam zaten." Burukça gülümseyip mahcupça omuz silktim.

"Biliyorsun elbise örüyorum biraz. Oradan gelir sağlıyorum kendime." Anlar gibi kafasını sallayıp yerine geri oturdu.

"E iyi git bakalım. Allah'a emanet ol ama. Dikkat et kendine. Sakın ola yaklaşma Ateş'e gözü kararmış o oğlanın. Sana bir şey yapacak diye korkar dururum. Sen köyün muhtarına sor da gününü gör dedin. Gitti sordu. Allah korusun seni. Dikkatli ol giderken." Bende bilmiyorum ki başımda nasıl bir bela var Huriye nine. Aras öldürecekti adamı o olacaktı. Her gün beni sıkıştırıyordu. Sana bir şey dedi mi, onu gördün mü? Zor tutuyordu kendini ki bugün bırakmıştı büyük olasılıkla.

Solan Dün (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin