İşte o gün gelip çatmıştı. Kendi babamın düğününe katılıyordum. Üstelik artık kötü hissetmiyordum. Babam aşık olmuştu. Bundan doğal bundan güzel ne olabilirdi? Benim yaptığım bencillikti. Annemi o da çok seviyordu. Aşık olduğu için onu suçlayamazdım. O da mutlu olmayı hakediyordu sonuçta. Demirin sinir bozucu sesiyle uyandım. Kalktığımda Demir bana bakıyordu "Uyan artık" diye bağırdı. "Ne bağırıyosun be güzelce uyandırsana" diye ona geri bağırdım. "Son yarım saattir deniyorum fakat uyanmayı reddettin ben de çareyi bağırmakta buldum" dedi gülerek. "haha çok komik" dedim dalga geçerek sonra birden doğruldum. "Demir sana kıyafet almayı unuttuk" dedim heyecanla. Suratıma boş boş baktı "Düz bi takım elbise giyeceğim abartılacak bir şey yok dün hallettim bile sen kıyafet denerken" dedi. Derin bir oh çektim bir de bu çıksın istemezdim. "Sevda abla nerde" dedim sevinçle. "Gelini düğünden önce görmek yok dedi" gayet ciddi görünüyordu. O sırada bu gereksiz ciddiyetine kahkahalara boğuldum "Ben damat mıyım demir?" dedim. Anlamaz bakışlarla suratıma baktı. "Neyse boşver şimdi hazırlıklara başlayalım" dedim. Tüm eşyalarımızı toplayıp düğünün yapılacağı otele saatler öncesinden gitmeliydik çünkü babamlar düğün çekimlerindeyken organizasyonu yapmak bize düşmüştü. Demire de toplanması için yardım ettikten sonra otele gitmek üzre yola çıktık. O kadar aceleyle çıktık ki bir şey yemeye vaktimiz bile olmamıştı. Açlıktan midem kazınıyordu. "Markette durup bişeyler mi alsak?" dedim. O da acıkmış olsa gerek ki hiç itiraz etmeden ilk marketin önünde durdu. İnip kapımı açtı ve markete girdik. Elim aburcuburlara gittiğinde bana yaramaz bi çocukmuşum gibi baktı ve kızdı. Kuru uçak sandviçlerinden aldı ve arabaya geri döndük. "Ben neden indim madem aldırmayacaktın?" diye söylendim. O sırada takmayıp sandviçi ağzıma tıktı. O kadar da kötü değildi açlığın da getirdiği şeyle biran önce bitirdim. Otele geldiğimizde resepsiyon hazırlanmamız için bize ayırtılan odanın kapı kartını verdi. Poşetleri ve çantamı Demirin eline tutuşturup asansörü çağırdım. Oda kartına bakıp asansörde 14. katı tuşladım. Odamız bu katta olmalıydı. Asansörden indiğimizde önden ilerleyip odanın kapısını açtım ve demir için kapıyı tuttum. Eşyalarımızı bıraktık ve organizasyon şirketiyle son detayları görüşmek için lobiye indik. En ince ayrıntıya kadar tartışmamız bittiğinde saat 5 olmuştu bile. Vaktimiz daralıyordu hazırlanmamız lazımdı. Demirle hemen odaya gittik. Umursamadan üstümü çıkarıp mor zarif elbisemi giydim saçımı elimle toplayıp demire arkamı döndüm "Fermuarı çekebilir misin?" dedim. Onun o sıcak nefesini ensemde hissettim. Çok garipti. O da üstünü değiştirirken kristalleri olan beyaz ayakkabımı giydim. Demir giyinmişti bile. Ona bakıp yüzümü buruşturdum. "Nasıl taktın sen bunu?" dedim ve papyonunu düzelttim. Düzleştiriciyi fişe taktım ve kısa sürede saçımı düzleştirdim. Elmas küpelerimi takmıştım ki Demir benden önce davranıp gelip kolyemi taktı. Kendi etrafımda bir kere dönüp ona baktım. "Nasıl olmuşum?" dedim gülümseyerek. Büyülenmiş gibi bakarak "Çok güzelsin" dedi. Ben de "Teşekkür ederim sen dee" dedim sonra ikimiz de güldük. Düğün salonundaki yerlerimizi alıp konukların gelmesini beklemeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşüncesiz Aşkım
General FictionAnnesinin ölümünün üzüntüsünden hemüz kurtulamamışke olan Duygu'nun babasının başka bir karıyla (sevdamalıXd) evlenmek istemesi üzerine Duygu'nun kendini bambaşka bir hayatın içerisinde bulan Duygu'nun seksomanyak üvey abisiyle maceraları