Soğuk (Cold)

19 0 0
                                    

Bazı sabahlar gariptir. Bir önceki gün yaşanmış bütün olaylar, hayatındaki bütün değişiklikler, akışa kapılıp farkedemediğin bütün tuhaflıklar; öbür günün sabahında çarpar yüzüne. Benim için tam olarak öyle bir sabahtı. Resmen dün hayatım değişti diye düşünüyordum. Düne kadar babamla yaşadığım bu evde, şimdi bir üvey kardeşim -çok yakışıklıydı-, babamın yatağında da bir karı vardı. Gözlerini sıkıca yumup açtım. Demir'le dün yaşananlar aklıma geldi ve yerin dibine girmek istedim. Çok utanıyordum. Yaptığım hiçbir şey doğru değilmiş gibiydi ama yaşanmıştı çoktan. Yapacak bisi yoktu. Babamla Demir'in masa altı kavgası geldi aklıma. Kendimi suçluyordum. Sadece mutlu olmak ve yeni bir hayata başlamak istemişti babam. Benden de sadece anlayış göstermemi istemişti. İlk günden üvey kardeşimle yarı çıplak bir şekilde kol kola girmemi değil.. Ben bu düşüncelere dalmışken telefonun çalmasıyla irkildim. Bu saatlerde de hep Eylül arardı ve eylüldür diye düşünüp direk açtım. Ama gene o yabancı olmadığım bilinmeyen numaraydı arayan. İstemeyerek telefonu kulağıma götürdüm. "Efendim Demir?" Karşı taraftan bir süre ses gelmedi. Gereksiz sert bir giriş yaptığımı düşündüm ama bir şey demedim. Sonra Demir'in sesi duyuldu "Şey, günaydın." Benim günaydın dememe izin vermeden lafına devam etti. O da dün olanlardan dolayı utanıyor ve şu anki aramayı isteksizce konuşuyor gibiydi. "Anam düğün için kıyafet alışverişine çıkmamızı söyledi. Yani ben kendime bir şeyler bakıcaktım, aradan çıksın diye seni de götürmemi istedi." Klasik umursamaz tavrıyla konuşmaya başlamıştı gene. "Tamam, geliyorum giyinip"dedim. Ve telefonu kapattı. Söz verdiğim gibi giyinip aşağıya indim birkaç dakika içinde. Bugün pazardı. Babam tabi ki gene çalışıyordu ama Sevda mali ve Demir mutfakta konuşmadan yemek yiyorlardı. Beni görünce Sevda sevecen bir tavırla "günaydın canım"dedi. Ama Demir direk ayağa kalktı "hadi gidelim" dedi gözlerini kaçırarak. Sevda karisi "ay dur canım, ne bu telaş. Kız yemeğini yesin önce" dedi bana gülümseyerek. Ama ben Demir'in ortamdan rahatsız olduğunu farkediyordum ve "yok, ben aç değilim zaten. Hemen halledip döneriz merak etme sevda abla" dedim. Ama ben açtım amk demiri.😤🙄☝🏻 Demir lafımın bitmesini beklemeden evin kapısına doğru yönelmişti zaten. Ben de Sevda ablaya gülümseyip onu takip ettim hızlı adımlarla. Benden kaçıyor gibiydi, göz teması kurmamaya çalışıyor, hızlı hızlı yürüyordu. Hiç üstüne gitmedim, Konuşmaya da çalışmadım. Banene ne bok yerse yesin. sadece annesi istedi diye beni götürdüğü çok belliydi ve çok rahatsız etmemeye çalışarak arabaya bindim onun peşinden. Birsüre ikimiz de bir şey söylemeden yolda ilerledikten sonra  beni Eylül aradı. 'İçimden bugün biraz geç kaldın' diye geçirdim. "Alo, eylül?"diye açtım telefonu. Eylül kalabalık biryerdeydi belli ki. Arkadan taksim meydanının sesi geliyordu resmen. "Alo,duygu? Napıyosun?"diye duyurmaya çalışıyordu sesini. "İyi sen?" "Ben de iyiyim. Şey biz Giray'la meydana indik de, seni de çağıralım dedik. Müsaitsen gel biraz alışveriş yapar iki kafa atarız." O an gerçekten çok rahatladım. Saklayamadığım heyecanımla "Hah tamam, ben de meydana geliyorum zaten şu an. Sancak kafenin önünde buluşuruz 10 dakikaya" dedim. Demir'in yandan bana baktığını yakaladım bi an. Sanki onu satmışım gibi hissettim ama boşverdim. Böylesi daha doğruydu. Telefonu kapadıktan sonra Demir'e dönüp mesafeli ama soğuk olmayan bir sesle "sen meydana girince beni bırak direk, ben arkadaşlarımla buluşacam. Sen de alışverişini yaparsın" dedim. Demir hiçbirşey demeden kafasını salladı. "İşin bitince beni ararsın olduğun yerden alırım seni öyle geçeriz kıyafet bakmaya" dedi. Bunun ne kadar iyi bir fikir olduğundan emin değildim ama birden atıldım "Sen de bizimle gelsene" Nolr gel nolr gel. İstekli görünmemeye çalıştığı belliydi ama içten içe onun da istediğini biliyordum. "Tamam o zaman" dedi ve sessiz yolculuğumuza devam ettik.

Düşüncesiz AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin