Arayış ama zorlu☝🏻

14 0 0
                                    

Arabada ölüm sessizliği vardı. Giray çantasındaki flashı bulamamış olacak ki her şeyi bildiğimizin farkındaydı. Saat 22:00'a geliyordu. Arka koltuğa döndüm son derece ciddi görünmeye çalışarak. Giray'a saatimi gösterdim "saat 22.00, bu sabaha kadar bu iş bitmiş olacak. Eylül'ü bulmamıza yardım ediceksin." dedim. Direkt atladı Giray "Tamam, yanlış yaptığımın farkındayım ama yerini bilmiyorum. Zaten bilsem bu kadar süre kayıp olmazdı değil mi?" dedi. Kaşlarımı çatarak "Sakın bana Eylül'ü önemsiyormuş rolü yapma. İkimiz de neler olduğunun farkındayız. Bu geceden sonra zaten hiçbirimizin yüzünü göremeyeceksin. Sadece şuan son kez bir işe yara ve Eylül'ü bulmamıza yardım et." dedim. Temkinli bakışlarla bir bana, bir Demir'e baktı. Sonra yere bakarak kafasını salladı. "Nereye gitmiş olabilir, sonuçta en son sen gördün."dedim suçlayıcı bir ses tonuyla. Giray lafa girdi "Bizim vadiye gitmiş olmasın." Daha da sinirlenerek ben de lafa girdim "saçmalama! Bütün geçeyi orda nasıl geçirsin. Kalacak bir yer bile yok, orası ıssız bir yer." diye çemkirdim. Demir tartışmaya katıldı "hey hey sakin olun, baştan başlayın. Neresi bu vadi." Dedi ve bana dönerek "bir bakmak da fayda var" diye ekledi. "Küçükken hep beraber gittiğimiz bir yerdi. Çatalca'daki sahil vadilerinden biridir." Demir tedirgin göründü "Çatalca bu saatlerde çok güvenli olabilecek bir yer değildir biliyorsun." dedi. Giray'a gene kızgın bir bakış attım "biliyorum." dedim. Ve Çatalca'ya doğru yola koyulduk.
1 saat falan sonra çatalcanın gece insanın içine korku salan esintisini hissediyorduk. Dediğimiz vadinin yakınlarına park ettikten sonra arabadan inmek için Demir ve ben kemerlerimizi çözerken Giray'dan çıt yoktu. Demir arkasını dönüp bağırdı "İnsene!" Giray panikle kemeri çözüp kendini karanlık arabadan attıktan sonra Demir bana döndü " istersen sen arabada bekle, hemen döneriz." dedi. Omzuna dokundum benim için endişelenmesi hoşuma gidiyor sayılırdı. "Merak etme ben iyiyim" diyip arabadan indim. Her yer çok engebeliydi ve zifiri karanlıktı. Telefonlarımızın flaşını açıp etrafı gezmeye başladık. Banklar hala duruyordu fakat biraz bakıma ihtiyaçları vardı sanırım. Çıkık dökük içindeydi hepsi. Flaşla bankların altına bakmaya başladım. Gördüğüm şey Eylül'ün saç bandına benziyordu. Onu kafasından hiç çıkarmazdı. Kıvırcık uzun saçlarını geriye atmak için kullanırdı. "Çocuklar sanırım bir şey buldum." dedim. Yanıma geldiklerinde Demir anlamayarak bakarken Giray elimden çekti saç bandını. Kırmızı saç bandını incelerken birden ayağı takıldı ve yere kapaklandığında elleri kan içindeydi. Telefonumun flaşını aşağı doğru tutarken kanı görünce çok korktum. Girayın ellerini tuttum ve çantamdan çıkardığım dezenfektanı yaralanmış ellerine döktüm. ve kanı geçirdim. Çantama biraz daha bakarken bandanalarımı gördüm. Fuardan almıştık sanırım. Ellerine sardım sıkıca. Ona çok sinirli olsam da en azından bunu yapmalıydım. Sevinmişe benziyordu fakat çok yüz vermek istemedim. Ayağa kalktım ve üstümü silkeledim. Biraz daha etrafa bakmaya başladım. Biraz daha ilerlediğimde Demir beni sinirli bi şekilde geri çekti. "Düşeceksin naptığını sanıyosun?" dedi. Kanım donmuştu sanki. Beni banka oturmaya zorlayıp etrafa biraz daha bakmaya gittiler. Korkudan altıma yapacaktım. Polisi aramaya karar verdiğimde omzumda bir el hissettim. Korkuyla arkama döndüm.

Düşüncesiz AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin