Okul bitmişti sonunda. Bugün hiç bitmeyecek gibi gelmişti. Bütün gün Demir'le karşılaşmamak için sınıfta oturmuştum. Ama bir yandan da hiç aklımdan çıkmadı. Eylül'le okuldan çıkmış, otoparka doğru yürürken telefonumun çaldığını duydum. Bu saatte beni hep babam arardı, bu yüzden babam sanıp hemen açtım ama numara bilinmeyen bir numaraydı. Tedbirli bir şekilde kulağıma götürdüm, "Alo?". Karşı tarafın sesini hemen tanıdım. "Güvenliğin önünde seni bekliyorum, hadi çabuk ol girl." Dedi ses ve kapattı. Numaramı nerden bulmuştu Demir, ya da ben onu sesinden nasıl hemen tanımıştım? Eylül'e "Benim gitmem gerekiyor canım, Demir aradı beni bekliyormuş" dedim ve kolundan ayrıldım. Eylül bana piç bir şekilde sırıttı ve "iyi akşamlar hadi" dedi. Güvenliğe doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Neden bilmesem de onu görmek için can atıyor gibiydim. Demir güvenliğin önünde, kolunda basketbol topuyla beni bekliyordu. Beni görür görmez eliyle 'hadi lan' işareti yaparak arabaya yöneldi. Bende peşinden hızlıca arabaya bindim. Biraz gülümsemeye çalışır gibi bir hali vardı "Bugün büyük gün, acele etmeliyiz."dedi. "Noldu ki , anlamadım" dedim. "Malum, bu akşam yüzükler takılacak, yeni bir hayata başlangıcımız olucak."dedi ve göz kırptı. Ona döndüm. Buruk gülümsemesinin ardında bir şeyler olduğunu anlayabiliyordum. "Sen bu durumdan pek memnun değil gibisin."dedim. Demir bana döndü ilk kez göz göze geldik. Mavi gözlerinde bir saniyeliğine de olsa kayboldum. Okyanus misali parıldak gözleri vardı. Sonra hemen gözlerini kaçırdı "Benim yeni şeylere alışmam zaman alır, seninle ilgili bir şey değil" dedi tok bir sesle. 'sininli ilgili bişi diğil' Yol boyunca hiç konuşmadık. Sanki birbirimize çok yakın olmak istiyor ama birbirimizden kaçıyor gibiydik. Evin yolundaki bir markette duruverdik. "Annem birkaç sipariş verdi akşam için" deyip elindeki kağıdı gösterdi. Umursamaz bir sesle "ben bunlardan anlamam, birlikte bakalım istersen"dedi. Kafamı 'tabi' der gibi salladım ve arabadan indim. -aptal bi çocuktu ama yakışıklıydı so chilll- "Ver bakalım bana şu listeyi, bakıyım"dedim. Elindeki kağıdı bana uzattı. kafası karışmış bir şekilde. "Ya bu pastabanlarla ekmeklerin ne farkı var hiç anlamıyorum"dedi. Güldüm ona bakarak. Yahu salak mıydı bu??🌶 "Öğrenirsin şimdi, hadi gel girelim" dedim. Bir tane market arabası aldık ve ilk pastabanların olduğu reyona gittik. Elime bir pastaban paketi aldım ve şakacı bilmiş bir şekilde ona gösterdim "bak, hiç ekmeğe benziyor mu?" Dedim gülerek. Elimdeki pastabanı alıp inceledi. Kafası daha da karışmış gibiydi. "Ekmek değil mi bu zaten" dedi bana bakarak. Sesli bir şekilde güldüm, o da bana güldü. Ve sonra sanki ağzından kaçırmış gibi kısık bir sesle " çok güzel gülüyorsun."dedi. Bir an ikimiz de öyle kaldık. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Hızlıca önüne döndü ve pastabanı market poşetine attı. "Neyse, pastabanın da ne olduğunu öğrenmiş olduk"dedi.. Mala bak amk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşüncesiz Aşkım
Ficción GeneralAnnesinin ölümünün üzüntüsünden hemüz kurtulamamışke olan Duygu'nun babasının başka bir karıyla (sevdamalıXd) evlenmek istemesi üzerine Duygu'nun kendini bambaşka bir hayatın içerisinde bulan Duygu'nun seksomanyak üvey abisiyle maceraları