Gökyüzünün açık güneşli olacağı birgüne güneş dağların üzerinden yavaş yavaş görünmeye başlarken, ışık yağmuru boşalmaya başlamıştı.Şehrin derme çatma binaları kalabalık rengarenk caddeleri güneşin doğusu ile tüm şehri sarar ve süslerken,Devika ibadet icin jaipur Rajastan Bikanereye tanıdıklarının yanında güzel bir güne uyanmıştı.Yaklaşık dört saat süren bir yolculuk olduğu için geceyi tanıdıklarının yanında geçirdi.Sabah Bikanerdeki fareli tapınakta okulu icin dua edecekti.Erkenden kalkıp tapınağa doğru yol aldı.Fakir mahalleler çamur içinde oynayan çocuklar çamurdan köpekler eğri büğrü evler rengarenk dükkanlardan sonra Devika tapınağa ulaşmıştı.
Tapınağın her köşesinde fareler cirit atıyordu bu tapınakta alışagelmiş bir durumdu.Kimse oradaki farelere dokunmadığı gibi, onları sütle ve tatlılarla besliyorlar, sevip koruyorlardi.Burasi farelerin hic ayrilmak istemeyecegi bir yerdi...
İşin ilginci buradaki fareler de insanlardan bir kötülük gelmeyeceğini anlamışlar kaçıp saklanmadan gayet rahat dolanıyorlardı etrafta.Devika Tapinaga girmeden ayakkabılarını çıkardı. Çıplak ayaklarıyla farelerin üzerinden atlaya atlaya dolaşıyordu...Buradaki İnanışa göre eğer bir fare ayaklarınızın üzerinden zıplayıp geçerse size şans getireceğine inanılırdı.Şans getiren diğer bir şey de beyaz fare görmekti...
Tapinakta farelerin olmasina gelince... Efsaneye göre Karni Mata (Bir Hint tanrıçası olan Durga'nin 14. yüzyıl reankarnasyonu), ölüm tanrısı Yama'dan bir hikaye anlatıcısının hayatını bağışlamasını ister. Yama bunu yapmayınca da sinirlenip ölmüş olan tüm hikaye anlatıcılarını fare olarak tekrar dünyaya döndürür...
İste beyaz fareyi görmüştüm bu bana şans getirecekti inanıyordum. Hatta Belkide Jaipur'dan kurtulup not ortalamamla Mumbai (Bombay )beyaz fare sayesinde gidebilirdim. Diye mirildandi Devika...
Jaipura haksizlik etmeyelim..
Jaipur; Pembe sehir beyaz ruya olarak bilinir. Tüm şehre yayılan pembe binalarla pembe şehir olarak aniliyor.Jaipurda gezilecek yerler arasinda Amber sarayi,Jal mahal,Jantat mahal,City palace,hawa mahal, Galwar bagh,Lamshmi tapinagi, Albert hall muzesi,Chand baori gibi bircok yeri gormeniz mumkun..Devika oradaki ibadetini bitirdikten sonra trene binip evine gidecekti.
Devika jaipurda büyümüş 22 yasinda bir genç kızdır.Ailesi her zaman Devika'nin yaninda olmuş etraftaki insanlara ragmen Devika'nın egitimine destek vermişti. Hatta Dedesi Ram Devika'nin okumasina karşı gelmiş evlenmesi icin aileye baski yapmış ve çabası geri tepmiştir.
Devika'da ailesinin yüzünü kara çıkarmamak için çalışmış ve üniversitede iyi bir ortalama yapmış böylece Yüksek not ortalamasi ile son yılını Mumbai'de bir okula geçiş yapip hem staj hemde uzun sureli calismak ve okumak icin can atiyordu. Artik hayallerine bir adım daha yaklaşmıştır. Hindistan dışına ailesini bırakıp çıkamazdı. Babası emekli memur ek iş olarak taş işçiliği yapiyor gecimlerini zar zor sağliyorlardı. Bilirsiniz hindistanda insanlar yok paraya çalışır kıt kanaat geçinmeye çalışırlar. Başka bir ülkeye alışmak Devika için zorlayici olabilir ayni zamanda ailesini geçim sıkıntısına sokabilirdi. Dolasıyla Mumbai hayal ettiği tek yerdi. Mumbai de hem okuyup hem çalışmayı planliyordu.Devika Mumbai'de sadece bir kez kuzeninin evliliği için bulunmuş ve o şehire hayran kalmıştı.
Karayolunda Jaipur Mumbai arasi yaklasik on yedi saat kadar sürsede uçakla sadece bir buçuk saat kadar sürede Mumbai'de olabilir ve o büyük görkemli şehrin tadını çıkarılabilirdi.Bunun için dua ediyordu.Mumbai ülkenin en cok ekonomi üreten şehridir ayni zamanda dunyanin en buyuk gecekondu hatta tabiri caizse agir bir uslupla soylenecek olursa varoş yerlesimlerden birine sahiptir. Bu yuzden esitsiz bir gelir dağılımını söylemeden geçemeyeceğim...
Gelir giderden bahsetmişken Devika ailesine yük olmayacak bu büyük ve görkemli sehirde ayaklarinin üzerinde durmaya çalışacaktır. Bu en buyuk arzusuydu bir yandan okuyup bir yandan çalışmak...
******
Devika trene bindi.Patika yollar kıvrılarak uzayıp giderken,Evler dağların arasında yok denecek kadar küçük görünüyor Devika ise seçtiği cam kenarı yerinde eşsiz doğayı izliyordu.Dört saat yolculuğun ardından devika trenden indi.Eve gitmek için tekrar dolmuşa bindi.Kalabalagin icinden sıyrılıp boş bir yeri gözüne kestirip oturdu. Otobüs son derece havasız ve bir o kadarda kalabalıktı. Başını cama yaslayıp devi maya'ya dua ediyordu. Ta ki ensesinde soğuk bir nefes hissedene kadar Devika ürkmüştü boynundaki dupattayı(uzun sal) düzeltip hafifce yerinden doğruldu arkasina dönmeyecekti, aksi halde olur olmadık tuhaf şahıslar başına bela olabilirdi. Çantasından telefonu çıkardı ve yerinden doğrulunca otobüsün ani fren sesi elindeki telefonun düşmesine neden oldu. Ayağıyla yeri yokladı telefonu bulamayinca hafif eğildi. "Nerede nerede"hızla telefonu araken arka koltugun altına ilerlediğini gördü.Devika yüzünü buruşturup eliyle saçını düzelttikten sonra dogruldu ve Ne yapacagim diye düşünürken sol tarafinda duran esmer çakır gözlü küçük çocuğa çantasından çıkardığı şekeri uzatıp arka koltuğun altındaki telefonu öne itmesini istedi. Çocuk şekeri almisti fakat şekeri görünce ne yapacagini unutmus sekerle ugrasiyordu.Devika tekrar cocuga isaret etti. O sirada annesi çocuğun kolundan tutup otobüsten indirdi.İnanamiyorum ne vardi diger durakta inselerdi. Ne yapacagim ben simdi..Diye mirildanirken hafifce egilip tekrar yere bakti. Gördüğü sahne daha da şok etmişti otobüs hareket ettikce ufak ve eski model olan telefonu kayiyordu.
Birazdan inmem gerek ama bu sekilde imkansiz gibi görünüyor en iyisi son durağa kadar beklemek
Evede geç kalacağım..Devika telaşlanmıstı.Devika artık bir an once son durağa varıp telefonu kaptigi gibi kendini disariya atmak istiyordu. Otobus hem havasiz hemde cok kalabalikti tam anlamiyla bir iskenceydi..
Ve bekledigi an gelmisti. Son durakta o kalabalik,otobusten yaprak gibi dökülmüştü.Devika eğilip koltukların altında telefonu arıyordu ararkende telefonun sağlam olması için dua ediyordu ve nihayet telefonu bulup aldı Otobüsten inince rahat bir nefes alacakti ki telefonu kontrol etmek icin açtı bir sürü cevapsiz arama vardi hemen sonra telefonu çaldı adeta daha dur henüz sana rahat yok dercesineydi sanki çünkü arayan annesiydi.
"Alo Devika neden telefonu açmıyorsun seni kaç kez aradım nerede kaldın sen"
"Anne geç kaldım farkındayım şu an taksiye binip geleceğim aksi halde otobüsü beklemem uzun sürecek"
"Acele et biliyorsun ki kalman için zor izin aldık baban sana sadece birgün verdi ve hava kararmak üzere baban gelmeden evde ol"
Telefonu kapattiginda. bir taksi çevirip yola koyuldu.
Adam gençti.Koyu teni,Uçları yukarıya doğru kıvrık bıyıkları,dört köşeli elleri vardı.büyük iri gözlerini kaplayan baygın bakıslarıyla düşünceli görünüyor ve aynadan Devika'ya bakiyordu.Devika hintlilere nazaran bugday tenliydi. Bu yüzden farkedilmesi uzun sürmüyordu. Giydigi pembe sari(hint kiyafeti) ve yesil renk dupattasi(uzun şal)beline kadar olan saçları ve hafif goz makyajiyla hos görünüyordu.Devika adamin tutarsız bitmek bilmeyen bakislarindan rahatsiz olup eline aldigi telefonuyla konusmaya basladi.Arama yapılmamış telefonla uzun süren bir konuşma sonrası nihayet evin yolu görünmüştü.
Eve yakin bir yerlerde takisiyi durdurup indi. Eve yürüyecekti aksi halde O adama daha fazla katlanamazdi.
Mahalledeki herkes birbirini tanirlardi jaipur halki digerlerine nazaran daha sicak kanliydi.Devika mahalleliye selam verip gülücükler dağıtıyordu. O sıra eve varmış kapıda bavul ve ayakkabıları görünce içini eşsiz bir sevinç sarmıştı hemen salona koştu. Karsısında kendinden sadece on beş ay büyük ablası Esha'yi görünce göz yaşlarına hakim olamayıp aglamaya başladı.Esha hindistandan dört sene önce ayrılmış ve Üniversite eğitimi için Singapur' a yerlesmişti. Singapur,sosyal ve ekonomik anlamda başarılı bir yerdi. Esha singapurda İşletme bölümünü okumus ve Şimdiki amacı Mumbai'de bir şirkette çalısıp Singapur masraflarını ailesine geri ödemekti. Artık iki kardesin tek bir hayali vardı. Mumbai!