18.BÖLÜM: "Saklanan Gerçekler"

78 12 9
                                    

Öncelikle, haftaya atacağım bölüm biraz geçikecek. Sınav haftam yüzünden okula gidiyorum ve liseyi de yatılı okuyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim, iyi okumalar <3




KIVILCIM ÜSTÜN

Bedenimin sızlamaları ile kendime gelmeye başladım. Vücudum yakında iflas edecek duruma gelecekti, her yerim ağrıyor ve acıyordu. Gözlerimi açacak enerjim ya vardı, ya yoktu. Beynim tüm bu olanları reddetmişçesine zonkluyordu. Ağzımdaki metalik tat, kanamam olduğunun göstergesiydi. Peki, bana ne olmuştu?

Hatırladığım son şey, Çağlar'ın baygın bir halde yere yığılan bedeniydi. Sonrasında hissettiğim sıcaklık beynimi uyuşturmuştu. Ellerimden yardım alarak kendimi kaldırmaya çalıştım lakin nafile, başarısız olmuştum. Burnuma gelen pis koku ile en azından nerede olduğumu tahmin edebilmiştim. Başıma bunca derdi açan ve vücudumu bunca ağrı ile tanıştıran yerdeydim: Astra.

Kulaklarımı dolduran zarif, sevecen ses ile irkildim. Vega yanımda eğilmiş, elleriyle saçlarımı yüzümden çekiyordu.

"Kıvılcım, iyi misin?" Öyle olmadığıma emindim, yine de onaylayan bir ses çıkardım. Başım Vega'nın dizlerine yatırılırken nedensizce rahatlama hissetmiştim. Ağzımdaki kan tadı midemi bulandırma raddesine gelmek üzereydi. Gözlerimi hafif açmaya çalıştım, ilk olarak Vega'nın gri saçlarını gördüm. Ardından bana şefkatle bakan cam gibi gözlerine odaklanabildim. Parmaklarını ağzımın yanında gezdirirken bir şeyler mırıldanmaya başladı, ninni gibi geliyordu bana. Saniyeler sonra midemi bulandıran kan tadı yavaşça yok olmaya başladı. Ağrılarım da hafiften geçiyordu. Hafiften kalkmaya çabalasam da Vega buna engel oldu.

"Hemen değil, ben sadece hafiflettim yok etmedim." Başımla onayladıktan sonra yanımdan kalktı ve az ötemde yatan Sanem'in yanına gitti. Onun durumu benden farksızdı, hatta daha da içler acısıydı. Gücü onu tüketmişti, tıpkı bana olduğu gibi. Vega'nın uyarılarına rağmen doğruldum, yerde yatmak canımı sıkmaya başlamıştı. Sanem'in bilinci açılmamıştı, Vega yaralarını kapatmıştı. Ellerini çırparak onu aşağıya götürmesi için yarattığı toz bulutunu izleyerek aşağı inerken bana döndü.

"Yardım lazım mı?" Başımı iki yana salladım, iyi olmayabilirdim ama hala yürüyecek kadar enerjim vardı.

Alt kata indiğimizde Sanem'i bir yere yatırdı, beni de oturmam için bir koltuğa itti.

"Neler oluyor Vega? Neden bu haldeyim ve neden Sanem burada?" Vega eliyle alnını okşadı, olanları idrak etmeye çalışırmış gibi bir hali vardı.

"Hatırlamıyor musun hiçbir şey?"

"Tek hatırladığım şey, Çağlar'ın bayılması." Kafasını salladı, bir şeyleri kafasında tartıyordu.

"Sanem kontrolünü kaybetti Kıvılcım. O sırada onu gözlemliyordum ve birden bire Kalista bedenini ele geçirdi. Hiçbir duygusu bunu tetiklemedi, ani bir şekilde oldu bu ve bugün, tek kontrolü kaybeden Sanem değildi." Tek kaşımı havaya kaldırdım, hala yüzümde ağrılar vardı.

"Nasıl? Kim?" Yutkundu.

"Sen, Kıvılcım. Sen de kontrolünü kaybettin." Dediği şeyi sindirmeye çalıştım. Ben ne yapmıştım?

"Ne? Bir dakika, tam olarak ne oldu?" Elleriyle gözlerini ovuşturdu. Kafamdaki tacı alıp oynamaya başlarken gerginliğin vücudumu sarmasına izin verdim.

"Çağlar bayıldıktan sonra, yok etme gücün seni ele geçirdi. Buna izin verdin. Öfkene teslim oldun, sevdiklerini öyle görmek seni deliye çevirdi. Bunu yapmaman gerekirdi, gücünü kontrol edebilmen gerekirdi. Bu kadar güçlü bir güç seni çok fazla tüketmiş olmalı." Sırtıma giren dayanılmaz ve keskin ağrı bunu doğruluyordu lakin gücümün tükendiğini düşünmüyordum. Bu sabah olan garipliği anlatmam gerektiğini düşündüm. Ağzımı açacakken Vega ayağa kalktı, arkada asılı olan aynasına yanaştı. Ağzından dökülen kelimeleri anlamak zordu, dua ediyormuşçasına bir şeyler diyordu. Parmakları narince aynanın üzerinde gezinirken gözlerini kapamıştı. Ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım. Aynada yansıyan aksi yavaş yavaş solmaya başlayıp yerini Çağlar'ı en son bıraktığım yerin görüntüsü almaya başladığında ayağa kalktım. Ağrılarımı umursamayarak Vega'nın yanına gidip aynayı incelemeye başladım. Çağlar, son umut damlasını da gözlerinden akıtarak çimenleri yoluyordu. Tüm bu olaylara tanıklık ettiklerini hatırladığım arkadaşlarımız da akli dengesini yitirmek üzereydi sanırsam.

AstraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin