SANEM TARA
"Sanem, iyi misin? Tuvaletten çıkman çok uzun sürdü de."
"İyiyim, git başımdan." Astra'dan geldiğimden beri ağlıyordum, gözlerimin şiştiğine yemin edebilirdim. Nasıl bir şeye bulaştım ki ben? Kolyemi çıkarmaya çalıştım, geldiğimden beri denemiyormuş gibi tekrar ve tekrar denedim. Olmadı, bu pislik güç beni terk etmedi. Bu böyle olmayacaktı, ben kimsenin kölesi olmayacaktım. Ellerimle yaşlarımı sildim. Yutkundum ve kendimi hapsettiğim tuvaletten çıkmayı başardım. Duru koltukta oturmuş bana bakıyordu.
"Sen, ağladın mı?" Ona bakmadım, ellerimi saçlarımda gezdirdim.
"Bana soru sorma Duru, seni ilgilendiren bir şey yok." Odadan çıkarken kapıyı biraz sert çekmiştim. Koridorda yürürken tekrardan ağlamaya başlamamak için kendimi tuttum. 28. Odaya yanaştığımda tekrardan ellerimi yanaklarımda gezdirdim, gözyaşlarımı teker teker sildim. Kapıyı çalıp beklemeye başladım, içerden gelen gülüşme sesleri istemsizce sinirime gitmişti. Kıvılcım, pijamaları ile kapıyı açtığında şaşkınlığını hiç saklamaya çalışmadı. Beni görmeyi beklemediği aşikârdı.
"Konuşmamız lazım." Odaya göz gezdirdim, iki kız arkadaşı ile sıcak çikolata yudumluyor, belki de dedikodu yaparak eğleniyorlardı. Her şey nasıl bu kadar normal olabilir diye düşündüm içimden. Kıvılcım başını olur anlamıyla sallayıp kapıyı kapadı. Koridorun sonunda doğru yürürken tek kelime bile konuşmamayı tercih ettim. Koridorun sonundaki camın önü genelde yurttaki kızların dedikodu alanıydı, gizli şeyler hep burada konuşulurdu.
"Sen, iyi misin? Ağrıların var mı?" Tek kaşımı kaldırdım.
"Dur bir dakika, sen..." Sonradan anlamıştım, Astra'ya tek gitmemiştim.
"Doğru, sen de benimle birlikte oradaydın." Kafasını salladı, sessizlik hükmünü sürdürmeye devam ederken gergin olmamak çok zordu. Yutkundum, konuyu açmaya çalıştım.
"Astra'dayken, beni Kalista'nın yanına yolladın, değil mi?" Ellerini ensesine götürdü, gözlerini hafiften kaçırmaya başladığında garip şeyler sezmiştim.
"Tam olarak ben değil, Vega yaptı."
"Vega kim?" Sanki söylememesi gereken bir şey söylemişçesine göz devirdi.
"Önemli biri değil, boş ver." Konuyu dağıtmamaya çalıştım, demem gereken şey belliydi ve bunu beklettikçe daha da kötü oluyordum.
"Sana demek istediğim bir şey var."
"Dinliyorum."
"Astra'dayken, Kalista bana bir-" cümlemi bitirememiştim. Sanki bir şey ses tellerimi sökmüşçesine sesim çıkmıyordu.
"Evet?" Konuşmaya çalıştım, ağzımdan bir ses çıkartmaya çabaladım ama nafileydi, olmuyordu. Yeni doğmuş bebekten farkım yokmuşçasına orada öylece durdum.
"Sanem, seni dinliyorum." Kıvılcım'a beden dilim ile bir şeyler anlatmaya çalıştım ama onlar da nafileydi, bir şey onunla iletişim kurmamı istemiyor gibiydi, ya da biri. Kıvılcım derin bir nefes alırken eliyle alnını okşadı.
"Konuşacak mısın?" Cevap alamadı, sessizlik etrafı sarıyordu ve onu bozamamak canımı yakıyordu.
"Pekâlâ, konuşmaya karar verdiğinde konuşuruz. Çocuk kandırırmış gibi çağırmana gerek yok." Yavaş adımlarla yanımdan ayrılırken bağırmak istedim lakin başaramadım.
"Dur, bekle!" Çok geçti, çoktan arkadaşlarının yanına ve normal üniversiteli genç hayatına dönmüştü.
"Neden konuşamadım ki ben?" Sorduğum sorumun cevabını, beynime dolan keskin ses cevapladı. Görüşüm beyazlaşmaya, nefesim de daralmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Astra
FantasyÇağlar ve Kıvılcım her şeyden habersiz, lisenin başından beri hayal ettikleri şatafatlı üniversite hayatlarına başlamak üzereyken, Astra onların bu hayallerini biraz daha süsleyecekti. Onları akıllarının almadığı bir maceraya sürükleyecek, uzun zama...