28

904 34 29
                                    

Serkan'ın sözlerini yazmış dediği şarkı yukarıda. Şuan bu anlaşılmadı büyük ihtimalle :) O kısmı okuduğunuz zaman dinlersiniz.
XOXO sananeyadapatates

"Geçen gün yaptığın neydi o zaman?"
Topu bana attı. "Ney neydi?"

"Niye terk ettin orayı sen de şikâyetçi olurdun?"

"Yanlışlıkla attı."

"Hayır gerizekalı. Mert'e atılan top sana geldi." Biliyordum. Ama eğer ondan şikayetçi olsam Mert de arada kaynayacaktı. "Mert kışkırttı onu."

"O da puştluk yaptı. On iki olduğu için korudular çocuğu. Mezuniyete bir ay kaldı diye bir şey demiyorlar. Sen de şikayet etseydin. Kaza gibi durmazdı." Sektirdiğim topu Mert'e fırlattım. "Ben iyi oynayamıyorum bile sadece potaya isabet ediyor o kadar."

"He Serkan he." İkisi oynamaya devam ettiler.

Maç günü

"Puşta bak bilerek sert oynuyor. Yediremedi götüne."

"Mert uzak dur çocuğu kışkırtma."
Aklı başında olan bir ben miydim şu aptal sahada?

Ve bu salak maçı kim organize ettiyse en azından hakem koysalardı başımıza. On ikilerden bir çocuk oturmuş abuk subuk kararlar veriyordu. "Kendisi kaşınıyor."
"Mert sıçtırtma ağzına oyna sadece."

"Yeter mi aranızda ağlamanız?" Hey Allah'ım biri bitiyor biri başlıyordu. "Ne diyorsun la sen?" Mert'i yine tutmak zorunda kaldık. "Mert yeter diyorum." Kulağına doğru fısıldayınca sert bir şekilde bana döndü. "Ben mi suçluyum burada!"
"İkiniz de suçlusunuz. İki dakika önceye gitsek kavga neden çıktı bilemezsiniz bile. Sırf çocuk Özde gelmemiş bugün dedi diye böyle yapıyorsun mantıklı mı bu? Özde olsa sinirlenirdi mesela bir yerinde dur."

"Sırf on iki oldukları için bir şey demiyorlar. Sınav seneleriyse oynamasınlar o zaman. Biz çok meraklıydık onlarla oynamaya."

"Sırf eğlence için oynuyoruz eğlenmeye bak resmi bir şey değil bile."

Tekrardan maç başlayınca bu sefer bizim takım da sert oynamaya başladı. Kimse topu bana vermiyordu. Öyle olduğum yerde bekliyordum. Bu maçların amacı da yoktu. Hani amacı olsaydı oynayalım bir şey edelim. Arkama karşı takımdan biri geçince onu tutmaya başladım. Selim önümde ona pas atmaya çalışıyordu. Mert önüme geçince ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım. Selim topu arkama atmaya çalışırken top yüzüme geldi. Burnumdaki ani acı ile ne olduğunu anlamaya çalışırken beyaz tişörte damlayan kan ile burnumu tutmaya başladım. Elime gelen sıcaklık ile tüylerim ürperdi. Kandan hoşlanmıyordum. Ata kolumdan çekip dışarı çıkarınca gözlerimi kapadığımı yeni fark etmiştim. Top tam nereme gelmişti ki? "Özde buz getirin hemen." Tek gözümü açıp Ata'ya bakmaya başladım. "Burnunu havaya kaldır. Tuvalete gidelim haydi."

"Öyle kan beyne gitmiyor muydu?" Şaşkınlık içinde bana bakarken sırıttım.
"Canı acımıştır diye şevkat gösteriyoruz senin yaptığına bak. Hadi kalk içeri gidelim."

"Sıkıntı çıkar içeri gidersek burada hallederiz işte."

"Yine de gel göster şevkat." Elimi ona uzatınca hafifçe elime vurdu. "Getirdim."

"Otur şuraya." Banka oturunca buzu yüzüme koydular. Özde elinde su şişesi ve peçete ile geldi. "Şu gidere doğru gelebilir misin elindeki kanı geçirelim. Yağmur sularının gittiği yere yaklaştık. Bütün ilgiyi de üstüme almıştım ay. Mert niye gelmemişti. Burada maç gazisi olmuştum. Kanımın çok sulu olması sağ olsun bana sanki tonlarca kan dökmüşüm gibi davranan Ata, su şişesini Özde'nin elinden alıp elime döktü. Eh su ile karışınca cidden çok gibi duruyordu. Daha sonra hemen peçete uzattı. Tekrar banka oturunca buzu tekrar yüzüme koydu. "Buz niye kan dursun diye mi?" Ata Özde'ye bir şeyler diyince buz burnumdan kalktı Özde buzu eline alınca, Ata yanımdan gitti. Buzu tekrar yüzüme tuttu. Diğer eliyle cebinden peçete çıkardı. Elime bırakıp telefonunu çıkardı."Buzu ben tutarım istersen. Hatta tutmasak bile olur sanki."

Gerek Yok |Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin