29

846 33 37
                                    

İlk olarak Emekçi Kadınlar Gününü kutlayarak başlıyorum. İyi okumalaaar.

Merida: Özde seni unutana kadar ondan saklan

Merida: Olayları hatırlasa bile seni hatırlamaz

Merida: Zaten yüzünde buz olduğunu düşünürsek çok fazla bakmamıştır

Merida: Pis erkekler size bakanı size aşık sandığınız için kız gözüne bile bakmamış

Merida: Sorry kuzi sen hariç

Merida: Neyse sonra anonim olayını şey ederiz o da şey olur sonra siz aşık olur evlenirsiniz dört çocuğunuz olur birine Tuğba dersiniz

Merida: Mert ne olacak hem

Merida: Salak gibi çaktırdın çocuğa

Merida: Hayır nasıl benim yerime ona mesaj attın salak mısın kuzi ya

Merida: Aynı genlere sahip olmasak şaşırmam da

Serkan: Ben senden zekiyim bi kere

Serkan: Hem ikiniz de profil resminizi aynı yapmışsınız ikiniz alt alta duruyorsunuz

Merida: Sayılar ile sadece bir puan zekamı belirleyemez

Serkan: Ama matematik başarın belirler

Merida: Normalde burada kendin ne yaparsan yap derdim ama tek başına bi bok beceremez bir de gider kızla kanka olursun

Merida: Ve böylece Özde ile akraba olamam

Serkan: Konu bu mu sence Tuğba

Merida: Tabi aw ben neden girdim bu yola

Serkan: Hani ben kuzenin olduğum için olabilir

Merida: D0ru o da vardı

Serkan: fucj yu seni kötü insan

Merida: Aynısından

Serkan: :p

"Böyle işledi yani olay." Gözleri telefonda gezerken yüzü ifadesizdi. Ne düşündüğünü bilmiyordum. Ata olsaydı belki anlatırdı. Ama aslında onun olmaması daha iyiydi. Her an sikerim seni diyerek yükselebilirdi. Gerçi bu durumda Eda'yı yanımda tutardım. "Bizim küfürbaz oğlan prensesini buldu. A dostlar!" diyerek etrafta gezebilirdim bile. Ne çabuk büyümüştü hayta. Gerçi bir insan hem hayta hem prens olamazdı ama Ata bunu başarmıştı. Ki çiçeği burnunda çift- bunu evlilere mi diyorlardı acaba, her neyse- şuan çok mutluydu. Benim kendi kendime gelin güvey olmam ile gerginlik çıkarmaya gerek yoktu. Ve Ata'nın bana kırılması durumunda ne yapardım bilmiyordum. "Peki neden bana söylemeye karar verdin?" Bakışları telefondan bana kalkınca sorgular bir ifadeye bürünmüştü suratı. Konu Özde olduğu için gözümü korkutmak istediğini varsayıyordum.

"Biraz daha kıvranmanı izlemen güzel olurdu." Cevap veremeden devam edince sorgulama sırası bana geçmişti. Ya da o en başından beri sorgulamıyordu. Ben kendi kendime senaryolar üretmiştim. "Kıvranma derken?" Ses tonum çok mu meraklı kaçmıştı acaba? Neyse bir kere söylemiştim bile.

Gülümsedi. Önüne düşen saçını yine kulağının arkasına attı. "Özde'yi sormalar biz anlatınca dinlemeler falan. Bir de çaktırmadan yapmaya çalıştın değil mi?"

Aptal gibi kalmıştım sanırım. Yüzü git gide daha da keyiflenirken arkasına yaslandı. "Birini, ki özellikle tanımadığın birini sana anlattıkları zaman bir kere iki kere dinlersin. Ama her hafta o kişiyi sana anlattıkları zaman ilgi ile dinliyorsan; ya o kişiye karşı bir ilgin var ya da tanıyorsun demektir. E sen de Özde'yi tanıyor sayılmazsın. Okuduğum kadarı ile şu buz olayı var direkt temas halinde olduğunuz. Ki yani saf saf izlediğiniz dizi var mı diye sorman." Kıkırdadı. "Ki sana on kez söyledik biz o kadar dizi izlemeyiz diye. Aklın sıra konu Özde'ye gelsin diye bekliyordun değil mi?" Şimdi Allah var cidden zeki kızdı Eda. Ama içimi mi okumuştu bu nasıl bir olay çözümlemeydi? Sherlock dizisini dört kere mi izledin, The Mentalist üstüne tez mi yazdın? Yoksa zihin mi okuyordu?

Gerek Yok |Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin