Yav ben bu bölüm ismi işinde çok kötüyüm ha! demir477 haklı gerçekten. Öyle isimler koyuyorum ki; ya saçma sapan oluyor ya da bölümle ilgili sürpriz bozuyor.
Durun ama lan! Zaten biliyordunuz değil mi benim oraya Karmila denen mimarı bulmaya gittiğimi? Çok da sürpriz bozmadı bence bu başlık.
Vazgeçtim! Demir sen halt etmişsin oğlum! Cillop gibi benim başlıklar. Ehuehuehu!
Bu arada kaç tane kadim olduğunu unutmuşsunuz! Püüü size! Bir; kadimlerin kadimi Hiçlik, iki; delilerin delisi Deli, üç; Kanlı Kral ya da Kraliçe, dört Üçgen Kafa, beş; Büyük Baba ya da Büyük Anne. Tabii üç tane de karabasan var. Onların adını ben de bilmiyorum. Adları var mı, onu da bilmiyorum. Neyse bırakalım şimdi lagalugayı. Anlatmaya devam edelim.
Lan geçen bölüm ne güzel anlatıyordum ya! Şiir gibi gidiyordum yemin ederim. Bir anda nasıl gaza geldim anlamadım mnakoyim! Bir baktım pişmiş kelle gibi gülüyorum.
Neyse ama bir yandan iyi de olmuş zaten. Beyaz, ben ve şu zırlak Pembe'den başka kimse kalmamış yanımızda. Diğerleri etrafı kolaçan etmeye gitmişler. Beyaz yok olsa bile haberi olmaz bu Pembe Hanım'ın. Korkudan ölecek hanımefendi. O kadar zaman oldu hâlâ kabullenemedi okyanusun dibinde oluşumuzu. Çıkacakmış buradan.
Nah çıkarsın afedersin!
Yav of bee! Milyon tane kelime olmuş yine ve ben bir bok anlatmadım! Ne diyordum ben en son? Hiçliği bulmuştum değil mi? Benim içimde saklı olan o muhteşem ayrıntıyı...
Tamam, buldum onu. Hissettim ve bir bütün olmayı başardım. Ve o mesaj!.. Kimin söylediğini anlamadığım ama zihnimde sürekli dönen o mesaj... Artık ne olduğunu biliyordum onların. Gerçek dünyadaki bana ait düşüncelerdi! Her şeyi hatırlamamı, her ayrıntıyı değerlendirmemi, bir seçim yapmamı, Hiçbir Yer'de Hiçliğe yenilip yok olmamamı, yapılması gerekenleri yapmamı istiyordu. En önemlisi de ayrıntılara olan takıntılı özelliğimi sonuna kadar kullanmamı...
Ayrıntı... Benim bir parçam olan o ayrıntı... Az önce beni yok olma aşamasına getirecek olan o ayrıntı! Hiçlik... Artık benim bir parçamdı. Onu hissediyor, geçmişime dair onun bildiği her şeyi ben de biliyordum artık.
Bir şeyler yapmalıydım. Bana ihtiyacı olanlar vardı, biliyordum. Oraya bir amaç uğruna gelmiştim ve bunu yapmak zorunda hissediyordum kendimi. Tabii kendi yolumda...
Gözlerimi açtım ve kendimi uzay boşluğunun içinde buldum. Ayağımın altında sadece bir boşluk vardı ama ben düşeceğimi zannederken, rahatlıkla dengede durabildim. Sanki benim görmediğim ama aslında orada olan bir zeminde duruyordum. Bacaklarımı ya da ayaklarımı oynatamıyordum ama elimden geldiğince gövdem ile başımı oynatarak etrafımı inceledim. Kimi yerler zifiri karanlıktı, kimi yerlerde ise uzun bir hat boyunca ilerleyen ışık huzmeleri vardı. Daha uzak noktalarda ise parlak ışıktan meydana gelen kalın yollar oluşmuştu. Beş ayrı ışık yolu, birbirinden oldukça uzaktaydı ve etraftan akan huzmeleri kendilerine topluyorlardı.
Kadimler! Mezarları oluşmuş olmalıydı ve yardımcılara ait enerjileri emiyorlardı. Yine de aklımı kurcalayan bir şey vardı. Oraya kaç arkadaşımın gittiğini biliyordum. Sayıları otuz kadardı ama ışık yollarını besleyen huzmelerden binlercesi vardı. Uzay boşluğunun karanlığını yararak, adeta renk şöleni oluşturuyorlardı.
İşte, Macellan efendinin asıl amacını o an anlamam gerekirdi aslında. Beni oraya Hiçliğe ulaşmam ve Karmila'yı çıkarmam için yollamıştı ama diğerlerini, oradaki orduyu yok etmeleri için olaya dahil etmişti. Deli'nin daha fazla dayanamaması sonucu Kadimlerin mezarları oluşunca, Hiçbir Yer'de var olan her şey görünür kılınmıştı. Etraftan mezarlara akan ışık huzmelerine bakılırsa da; Macellan, kendi diyarında bulunanlara karşı bir soy kırım gerçekleştiriyordu. Ve bu soy kırıma üzülen bir kadının acı dolu çığlığı, uzay boşluğundaki vahşetin sessizliğini bozdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açtım işte laaaaan! Yeni bir hesap açtıııım! HAhahaha!
FantasyNasıl kontrol edeceğim ama bunu? Kendi kendine devam ediyor! Lan açıklama yazmamız lazımdı buraya! Hey! Geç artık burayı geç! Bölüm yazma kısmına gelelim artık! Ben Emre! Arm'dan dışarı çıkan Emre... Hahahahaha! Hadi ama... Bölüme nasıl geçeceğiz?