Güzel yerde kalmıştık çünkü. Çok güzel bir yerdi. Evet de... Tam olarak nerde kalmıştık yaa!? Öff bea!
Lan Beyaz sen nasıl yapıyorsun bunu?
Sanki roman yazarmış gibi anlatıyorsun ya hani... Nasıl oluyor o? Ben her seferinde saçma sapan başlıyorum, çünkü tam olarak nerede kaldığımı hatırlayamıyorum.
Nasıl? Hmm... Anılar... Nasıl oluyor o anılarda geri gider gibi?
Neyse ben beceremem onu herhalde. Ben yine ortadan dalayım.
Efendim şimdi en son, sürekli artan canavar kalabalığının içinde boğuşuyordu bizimkiler. Yani sizler lan sizler! Unutuyorum bazen bu yazdıklarımı okuyanların kim olduğunu! Ehuehu!
Öhömm! Meridesen yine bana kızacak güzelim savaşları kısaca anlatıyorum diye ama n'apem?.. Beceremiyorum. Yoksa hepiniz muhteşem savaştınız. Hem benim üstüme gelenleri hem de sürekli sayısı artan o yaratıkları mıhladınız alimallah!
Dur hele anlatmayı deneyeyim.
Meridesen 'nin kedileri, yaratıkları kıstırdıkları yerde göz temaslarını kurdular mesela. İkisi de aynı anda tüylerini aynaya çevirdi ve zavallı yaratık, o aynalarda kendi yansımasını gördüğü anda acı içinde kıvranarak yere döküldü. İçindeki kötülüğü görüyormuş aynanın içinde. Kendi kötülüğünü kendisine yansıtıyormuş ayna kediler ve içten içe yok ediyorlarmış düşmanlarını. Bu yaratıklar da kısa süre içinde toprağa döküldüler işte.
Döküldüler lan! Cidden döküldü hepsi! Zift gibi koyu kıvamlı ama akışkan bir sıvıya dönüşüp, Arm'ın topraklarının içine girdiler. Sadece Meri'nin hakladıkları da değil üstelik, kimi geberttilerse hepsi aynı şekilde yok oldu yine. Tıpkı daha önce madnessboii ve Ef3suu 'nun yaptığı gibi. Ve tabii ki Asker 13'ün...
Haaaa bu arada... O yaratıklar daha önce gördüğümüz o dumanın içinden çıkıyorlarmış Arm'a... Daha doğrusu Işık Diyarı kapısını kullanarak geçiyorlarmış ama çıkacakları yerin güvensiz olacağına inanıp, Arm topraklarına nüfuz ediyorlarmış. Belli bir sayıya ulaştıklarında ise toprağı çatlatıp gökyüzüne doğru bir kara duman yayıyorlarmış. İşte o dumanın içinden çıkıyorlarmış. Bizimkiler de o dumanın izini takip ediyormuş. Işık kapısından geçtikleri anda hissediyorlarmış zaten. Sonrasında da peşlerine düşüyorlarmış.
İşte yine peşlerine düştükleri bir dumanın etrafındaydık. Meri'den geri kalmak istemeyen Gunyeli25 'nin içinden bir savaşçı kraliçe çıktı yemin ediyorum. Yemeği, kahveyi, temizliği unuttu bizim Günyeli ve yakaladığı yaratığı toprağın içine gömdü. Tivitır'ın da ondan kalır yanı yoktu hani. O güzelim şirin mavi kuşun içinden bir yırtıcı çıktı ve en az sahibi kadar hızlı sonlarını getirdi düşmanlarının.
Önemli bir avantajları vardı bizimkilerin. Wampirella13 hangi yaratığın daha güçlü olduğunu ve kaç kişinin beraber öldürebileceğini, hangi yaratığa sadece bir kişinin yeteceğini bilebiliyordu. Sanki kokularını alıyordu ve herkesi yönlendiriyordu. "Görkem'i yalnız bırakmayın! Dişi Sarı sen tek başına halledersin onu! Aylin, Ouzhan'a yardıma geçsen iyi olabilir! Gençler birazdan çok güçlüsü geliyor! Hazırlıklı olsun herkes! İbrahim, o ikisi sende ablam!"
Başka, başka, başkaaa... Heh!
kont_drakula neredeyse Sarı kadar iyi görebiliyordu. Üstün değil ama mikroskobik görme gücü vardı. Nesneleri, yani o sırada karşısındaki düşmanları hücrelerine kadar görebiliyordu ve tek göz kırpmasıyla o hücreleri yok ediyordu. Uzun sürüyordu belki ama yeterince uzaktayken düşmanına yoğunlaşırsa onu içten içe yok ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açtım işte laaaaan! Yeni bir hesap açtıııım! HAhahaha!
FantasiaNasıl kontrol edeceğim ama bunu? Kendi kendine devam ediyor! Lan açıklama yazmamız lazımdı buraya! Hey! Geç artık burayı geç! Bölüm yazma kısmına gelelim artık! Ben Emre! Arm'dan dışarı çıkan Emre... Hahahahaha! Hadi ama... Bölüme nasıl geçeceğiz?