Ölse hayata teşekkür edeceği aklına gelmezdi. Hayat işte kendisine küfredenleri kendisine teşekkür etme noktasına getirmekte ustalaşmış. Ne güzel bir gün armağan etmişti ona. Son yıllarda düşünmekten kaçındığı düşüncelerle başbaşa kalmıştı. Yirmi seneden fazladır hiç geçirmediği kadar kendisiyle zaman geçirmişti. Buraya geldiğinden beri kazandığı içgörüleri birkaç yılda kazanamamıştı.
Hazırdım diye düşündü gerçekten hazırdım bu değişim için sadece kendimde farkında değildim ve hayat o geceki mesajla başla mesajını vermişti. Değişmesi için gereken son damla taşmıştı ve şimdi bu değişim dalgasının içinde huzurlu ve keyifli bir zamanı geçiriyordu. Tekrar teşekkür etmek istedi. İçten ve samimi bir şekilde bugün olduğu nokta için gökyüzüne bakıp şöyle söyledi. Olduğum yer aldığım nefes ve sevdiğim her şey için şükürler olsun.
Kendisini berbat hissettiği günleri hatırladı. Kırıldığı zamanlar özellikle o günü. Bir çocuktan çok hoşlanmıştı. Adı Ateş'ti ne güzel bir isim koymuş ailesi gerçekten ateş gibi yakıp kavurmuştu onu. Öyle bir kül etmişti ki kalbini küllerinden doğmayı hayal bile edememişti. Bir karanlığın içinde bir umut ışığı bulduğunu sanmıştı. Gerçekte olduğu kişiyi paylaşacağı onu can kulağıyla dinleyen ve seven biri. Taki ona gösterdiği ilginin Zuzu'nun yakın arkadaşına ulaşmak olduğunu anlayana kadar. Yıkılmıştı. Salak gibi hissetmişti. İnanmıştı salak gibi inanmıştı.
İlk başta Ateş'i öldürmek istiyordu ama kendisine o kadar kızgındı ki Ateş'e kızmaya yer kalmıyordu. Peki kızın adını bilen var mı ben söyleyeyim. Yasemin. Evet doğru hatırladınız gece ona mesajı atıp onu bu yolculuğa sürükleyen sözde arkadaşı. Ateş hala Yasemin'in etrafında dolaşıyordu ve Zuzu o kadar gururluydu ve salak olmayı kendine yediremiyordu ki onlarla arkadaş olmaya bir şey yokmuş gibi davranmaya devam etmişti taki o geceye kadar hepsinin canı cehennemeydi. Şimdi kendisine bir yolculuk yapıyordu ve onlarla uğraşacak vakti yoktu.
Odasından saatlerdir çıkmadığını fark etti. Akşam hava hafif soğuyordu biraz çıkıp yürüyüş yapmak istedi. Attığı her adımla kafasındaki kazıkları yavaş yavaş söküyormuş gibi hissetti. Hatırlamak bile canını yakmıştı. Daha hızlı yürümeye başladı. Hiç olmadığı kadar. Hızlandıkça zihini dağılıyordu ve bu iyi hissettiriyordu.
Bu yeni başlangıcı olacaktı. Artık geçmişe değil geleceğine odaklanacaktı. Bugün olmak istediği kızı yaratacaktı. Hızlandı hızlandı artık nefes alamayacak hale gelinceye kadar yürüdü. Sonra çok garip bir şey oldu. Kahkaha atmaya başladı ve aniden gözlerinden yaşlar gelmeye başladı. Evet gözümüz aydın sinir krizi geçiriyordu. Gülmesini durduramıyordu güldükçe ağlıyor ağladıkça gülüyordu. Yaşayanlar bilir garip bir hal. Kendini durdurmaya çalışsada olmuyordu az sonra gülmek onu rahatlatmak yerine bedenine sancı vermeye başladı. Başı dönmeye başladı ve o anda bayılacağını anlamıştı sonrası mı yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Normalsin
Non-FictionNeden bu kitabı yazıyorum Çünkü dışarıda benim gibi hisseden binlerce kişi olduğunu biliyorum. Benim gibi küçük yerlerde doğmuş, ailesinin okumuş, görmüş geçirmiş ve güzel bir işi olup gurur duyulan evladı. Ailesinin en başarılı insanı. Ancak sende...