Aşkın iki yüzü

0 0 0
                                    

Kendisini hiç takdir etmediğini fark etti. Günde on şeyi doğru yapıp bir şeyi yapmasa o bir şey için gün bütün gün kendini suçluyordu. Herkeste acaba onun gibi hissediyor muydu?  Tüm insanlarda onun gibiyse vay bu insanlığın haline diye düşündü. Sahi biz neden kendimizi hiç takdir etmeyi öğrenmedik. Egoist oluruz diye mi? Peki böyle kendini yerden yere vurmak daha mı iyi egoist olmaktan kendi kendine saygı duymamaktan daha mı iyi gerçekten.

Zuzu bu ara çok düşünüyordu. Her zamankinden daha çok belkide. Duyguları bir tür kaos içerisindeydi ama bu kaos onu endişeye sürüklemiyordu. Sadece kendi kimliğini keşfediyordu ve bunun sancılarını çekiyordu. Kafası bulanıklaşıp sonra bir anda berraklaşıyordu.

Böyle ilhama ihtiyacı olduğu zamanlarda şiir dinlemeyi severdi. Bugün gönlüne dilaver cebeci den Sitare düştü. Bu şiir ona bir masalı anımsatırdı. Binbir gece masalları gibi. Kendisini o Sitare olarak hayal ederdi. Ne güzel bir şiirdi ruhuna işlerdi sanki. Gözlerin mi daha sıcak gülüyor yoksa dudakların mı diye soruyor  şair.

Gülümsüyor kendi kendine. Gözlerine baktığımda bütün çöllere ay doğuyor diyordu şair. Zuzu hatırladı bir ara bu şiiri dinlerken Ateş gelirdi aklına kendi kendine salak gibi dolaşırdı sokaklarda. Çabuk aşık olabilen saf insanların kaderiydi anlaşılan bu. Masumca sevip zalimce incinmek. Olsun dedi eyvallah benim yıkılmışlıklarımdan öğrenecek çok şeyim var. Canım çok yanıyor evet ama ne diyor şair Ah minel aşkı ve halatihi çok eski bir gerçektir bu biliyorum.

Duygulara dalmıştı yine. Aşık olmak dünyada insanı cennete sokan aynı zamanda cehennem azabını yaşatan duygu. Dünyada herkesin en çok arzuladığı,peşinde koştuğu duygu. İnsanın yaratılışından mı bilmiyorum hep bir eksik yanı. Bir boşluk, tamamlanmamışlık hissi. Hiçbir koşulda geçmeyen bir boşluk tam kalbin ortasında.

Zuzuda dahil olmak üzere herkes orayı o boşluğu dolduracağına inanıyor güzel gülen ve sana başka bakan iki gözün. İki kelam paylaşmanın, ruhunu karşındakine samimiyetle açmanın verdiği o bütünlük hissi. O an sanki o boşluk geçiyor gibi olmuyor mu sizdede. O hiç kapanmayacağını düşündüğün boşluk o karşındakinin bir bakışıyla doluyor sanki. Ah bu duygu bunu iyi biliyordu Zuzu.
Böyle söyleyince çok romantik oldu değil mi?

Siz yinede zuzu gibi bu duyguya atlamadan önce iki kez düşünün çünkü o duygu işler yolunda gitmediği zaman en çok canınızı acıtan işkence aletine dönüşüyor. Kalbinizi bir mengene gibi gibi sıkıp bunaltıyor. Hayat bu bir yolculuk hayatta sizi en mutlu eden şey en çok acı veren şey oluyor. O kadar canınız yanıyor ki sobadan eli yanmış çocuk misali bir daha sağına soluna yaklaşmaya bile tövbe ediyorsunuz. İşte zuzuya olan buydu. O ateş öyle bir yakmıştıki artık kıvılcım görse orayı terk ediyordu ancak buda değişecekti. Bir kere hayal kırıklığına uğradı diye bir ömür boyu ızdırap çekemezdi. Bu o değildi o pes eden biri değildi.

Bu inatçı yanıda çok nadir ortaya çıkardı. Kendini uysal, herkesi mutlu etmeye çalışan ve sevimli bir kişilik olarak tanımlardı. Bu kadar kararlı olması, her şeyi gözden çıkarması ona bile farklı geliyordu ancak her yeni şey gibi buda biraz yabancılık hissettiriyordu. BU kendisi değilmiş gibi, kendisi dediği her neyse artık. Sahiden kendimiz dediğimiz şey ne. Ben iyiyim, ben güzelim bunlar gerçekten bizim kendimiz dediğimiz şeyler mi diye düşündü sonra kendini silkeledi.

Bunlar çok derin mevzular Zuzu aman girersen çıkamazsın sen yine ufak ufak devam et düşünmeye. BU kadar büyük sıçrayışlar iyi değil senin için. Düşünmek hayatı sorgulamak güzel bir şey devam et ama filozoflukta yapma yavaş yavaş sakin sakin.

Sen NormalsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin