CHAIN-7

1.1K 110 68
                                    

Jimin üst kata çıkmış, kendine giyinecek bir kaç şey arıyordu. Akşam Jungkook ile bir yere gideceklerdi ve artık Jimin'in canı aşırı sıkılmıştı.

Aslında neden şimdi bir ki öyle olmuştu bilmiyordu. Jungkook, Jimin'e onu sevdiğini söylemişti ama Jimin bunu pekte tınlamıyordu, çünkü Jungkook, o günden sonra Jimin'e bir daha hiç sevdiğini söylememişti hem Jungkook'u daha öncelerden tanıyordu.

"Jimin?"

Jimin elindeki pantolon ile, Jungkook'a döndü.

"Ne oldu?"

Jungkook'un elinde, siyah bir kutu vardı. Ve Jungkook Jimin'e doğru yaklaşarak, elindeki kutuyu Jimin'e uzattı.

"Bu akşam bunları giyinmeni istiyorum."

Jimin elindeki pantolonunu yatağa bırakarak, kutuyu aldı. İçinden çıkan takım oldukça güzeldi.

Jimin yavaşça başını salladı. Bu bembeyaz takım çok güzeldi.

"Ama Jungkook, biz nereye gideceğiz ki?"

Jimin'in hiç beklemediği bir anda Jungkook Jimin'e doğru yaklaştı.

"Gözlerini kapat Jimin."

"Neden?"

Jungkook hafifçe gülümsedi. Jimin'in şaşkın bakışları oldukça hoşuna gidiyordu.

"Jimin kapat gözlerini hadi oğlum."

Jimin, oğlum demesine anlık bir şoka girsede, sonradan yavaşça başını salladı ve gözlerini kapattı.

Jungkook takım elbisesinin iç cebinden bir kutu çıkarttı. İçinde bir kol düğmesi vardı ve kol düğmesi sadece Jimin içindi.

Jungkook zümrütten olan kol düğmesinin kutusunu açarak, Jimin'e gösterdi.

Jungkook zümrütten olan kol düğmesinin kutusunu açarak, Jimin'e gösterdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Jimin getirirmisin kolunu?"

Jimin şok ile Jungkookay bakıyordu. Bu çok güzel bir şeye benziyordu. Jungkook, Jimin'in kolunu yavaşça kaldırarak, minik elinin üzerine küçük bir öpücük kondurdu.

"Sadece senin için."

Jimin anlık şoktan çıkarak, kol düğmesine baktı. Bu gerçektende çok güzeldi.

...

Günler her geçen gün daha fazla daralıyordu.. Robert gizlice Richard'ın çalışma odasına girmişti. İçinde deli gibi korku vardı ama bu korku, sadece Kendine olan güvenini kaybetme korkusuydu.

Robert büyük rafların arasında kendini kaybetmişti. Küçük bir zarf vardı o rafta. İçini açtı ve okuduğu o cümle kanını dondurmuştu..

-You will only bear my mark on your body.
A trace of a chain.-

Robert gözlerini sımsıkı yumdu. Bunun anlamı? Sadece zincir izimi taşıyacaktı vucüdunda.. sadece; o adamın izini taşıyacaktı vucüdunda.

Robert arkasına döndüğünde, Richard kapının önünde duruyordu. Elinde büyük bir zincir vardı.

"Robert neden uslu durmuyorsun sen?"

Robert korku ile Richard'a bakıyorken , Richard soğuk adımlar ile Robert'e yaklaştı.

"Eğer uslu dursaydın Robert, bu gün sana zarar vermeyecektim."

Robert korku ile önündeki adama bakıyorken, Richard yavaşça Roberti kendine çekti.

"Sessiz ol ufaklık, gece çöktüğünde, karanlık vurduğunda senin için güneş doğacak."

Dedi ve odayı terk etti.

...

Jungkook şoför koltuğunda, Jimin ise hemen yanındaydı. Jimin hala nereye gittiklerini bilmiyordu ve içinde küçük de olsa bir telaş vardı.

"Nereye götürüyorsun beni Jungkook?"

"Bu akşam yemeğini dışarıda yiyeceğiz ve sana küçük bir hediye vermek istiyorum."

Jimin bakışlarını kaçırarak cama çevirdi. Hayatı bir anda değişmişti. Jimin o gün anlamıştı ki gerçektende hayat her şeyi bir anda değiştire biliyordu.

...

Büyük bir saraya gelmişlerdi. Jimin hayranlık ile taştan yapılmış saraya baktı. Oldukça büyük ve gösterişli duruyordu.

"Beğendiysen içeri geçelim Jimin."

Jimin ve Jungkook büyük kapıdan içeri girdiklerinde, Jimin'in bakışları ilk duvarları buldu.

Oldukça yüksek bir tavana sahipti ve duvarları ise hem let ışıklar ve duvarları çevreleyen küçük, küçük sarmaşıklar vardı. Bu hâli o kadar güzeldi ki.

Alanda kimse yoktu ortada büyük bir masa vardı. Jikook ikilisi masaya geçtiklerinde üç dört kişi yanlarına gelmiş, ve sipariş aldıktan sonra gitmişlerdi.

"Burası çok büyüleyici bir yer Jungkook."

Jungkook bir şey demek yerine Jimin'e bakmayı sürdürdü. İçinde küçük bir dürtü vardı. Jimin Jungkook hakkında her şeyi öğrenirse eğer bu hiç iyi olmazdı.

"Jimin kitabını bitirdin mi?"

Jimin anlamsız gözler ile bakıyordu Jungkook'a. Ne kitabından bahsettiğini bir kaç saniye sonra anlamıştı.

"Ahh, hayır. Ama çok güzel bir kitap Jungkook."

"Başka serisi varsa aldırta bilirim."

Jimin ilk tereddüt etti Jungkook'dan bir şeyler istemek utandırıyordu. Ama istemekten başka çaresi yoktu.

"Var Jungkook. Bana alır mısın?"

Jungkook başını sallayarak, onaylayarak hafifçe gülümsedi ve bir bardak suyu kafasına dikerek, ellerini masanın üzerine bırkatı. Jimin oldukça güzeldi. Okul zamanlarındaki halini düşününce epey bir değişmişti.

"Sen değişmişsin Jimin okul zamanlarında daha küçüktün."

Jimin kıpırdanarak duruşunu dikleştirdi. Bu bir iltifattı.

"Evet şimdi büyüdüm."

Jungkook sadece gülümsedi. Jimin hâlâ küçüktü, Jungkook'un gözünde ama bunu yansıtmayacaktı.

Yemekler gelmişti. Geriye kalan zamanlarda bir kaç sohbet ve yemek yemek ile geçmişti. Saat çok geç olduğunda artık kalkmışlardı.

Arabaya doğru ilerlerken, Jimin'in gözüne bir şey takıldı.

"O adam kimdi?'

...

Bölüm sonu.

CHAIN / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin