CHAIN-2

1.5K 147 97
                                    

Loş ışıklar, gürültülü yüksek sesler, oldukça renkli flaşlar ve etrafta dans eden bir çok kişi.

Jungkook bir köşeye oturmuş ve bir kaç kişi ile konuşuyordu.

"Efendim öncelikle bir hafta sonra olacak Amerika yolculuğunuz-"

Derken Jungkook adamın sözünü keserek, elindeki zinciri salladı.

"Bir hafta sonra olamaz hemen yarın olacak ve iki gün sonra ülkeye geri döneceğim."

"Ama efendim helikopteri ayarladık biz önceden."

Jungkook elindeki Zinciri adamın sırtına geçirmemek için kendini zor tutuyordu.

"Kes sesini ve dediğimi yap hemen yarın sabaha hazır olacak."

"Peki efendim o zaman ben gideyim."

Jungkook adam ile birlikte ayağa kalkıp mekandan ayrılırken gri arabasına bindi. Bir hafta sonra Jimin'i yanına alacaktı bazı işlerini erkene alması gerekliydi.

...

Jimin bir yandan raflardaki kitapları inceliyor, bir yandan ise aklındaki sorular ile boğuşuyordu.

O kutunun içinden çıkan kurumuş kanlı zinciri kesinlikle Jeon Jungkook göndermişti.

O kan Jimin'e ait değildi ve Jimin çok iyi biliyordu kime ait olduğunu.

"Jimin oğlum nasılsın?"

"İyiyim Rm amca bir kaç işim kalmıştı."

Jimin son kitabın tozunu alarak, merdivenin üzerinden indi.

"Ahh, Jimin oğlum ben şey diyecektim o kutunun içinden ne çıktı? Şey bilirsin yeni kitap filansa merak ettim ne tarz bir kitaptı."

Jimin yeni boyamış olduğu kırmızı saçlarını karıştırarak başını önüne eğdi. Ne diyecekti şimdi?

-Saçı medyada-

"Rm amca o kutu bana kargo için gelmiş yani kitap falan değil."

"Ahh, peki oğlum benim masada bir kaç işim var sana iyi çalışmalar bu arada biliyorsun ki ben senin gibi genç değilim sana yardım edemem."

Jimin gülümseyerek başını salladı. Rm amcayı çok seviyordu.

...

Robert artık o canavarın esiriydi.. o canavar neden bu kadar kötü kalpliydi? Hayır hayır, Robert için değil, geçmişi yüzünden kötüydü.
Robert, koltukta otururken o canavar gelmiş ve;

"Whatever is in your destiny, you live it, captive."

Demişti.

...

Jimin yüzünü buruşturarak, kitabın kapağını kapattı. Ne demişti o canavar?

"Kaderinde herne varsa, onu yaşıyorsun esirim."

Jimin alt dudağını dişleyerek, ayağa kalktı. Kitap herne kadar ürpertici olsada bir o kadarda dikkat çekici ve tutkuluydu.

"Ahh, Robert. Esir olacağına adamın hoşuna gitmeye çalış ve kurtul. Ahh, yine zehir gibisin Jimin."

Jimin gülümseyerek, odasına doğru ilerlerken, köşedeki kutu yine dikkatini çekti.

---

O zamanlar Jimin lise ikinci sınıf öğrencisiydi. Jungkook ise lise son.

Jungkook bir eşcinsel değildi ama Jimin'e karşı hep yakın davranıyordu.

Jimin'in yediği yemeği bile dikkate alıyor, her koşulda bir abilik taslıyordu. Başlarda bu durum Jimin'i çok korkutsada zamanla alışmıştı ama tabiki o güne kadar.

Jimin öğle arasında lavaboya gittiğinde Jungkook'un üzerinde kan olduğunu fark etmişti. Üzeri kan, elinde ise oldukça kalın bir zincir vardı.

Jimin geç olmadan anlamıştı olayı, Jungkook'un elindeki kanlı zincir ve yerde tepkisizce yatan Mark. Jimin'in gözleri dolarken, bakışlarını Jungkook'a çevirdi.

"Bunu neden yaptın Jungkook?"

Jungkook dehşete kapılmış gibiydi. Oysaki Jungkook Jimin'in ağlamasına asla dayanamazdı.

"Neden yaptın bunu
Jungkook?(!)"

Jimin'in gittikçe boğulaşan sesi ile Jungkook yavaşça Jimin'e yaklaştı.

"O sikik seni seviyordu Jimin."

---

Jimin'in gözleri dolarken, elindeki kurumuş kanlı zinciri kutuya geri koydu. Bu kan Mark'a aitti.

Jimin'in hatırladığı tek şey bunlardı. Lise çağlarında Jungkook ile arkadaş gibilerdi yani Jimin öyle sanıyordu. Ama o tuvaletde olan olaylardan sonra her şey çok farklılaşmıştı. Çünkü o günden sonra Jungkook'u hiçbir zaman görmemişti.

Jimin'in şuan düşündüğü tek bir şey vardı.
Jungkook kesinlikle Jimin'i bırakmayacaktı. Bu zinciri gönderdiğine göre her şeyi biliyordu.

Jimin derin bir nefes alarak, gözlerini kapattı ve lise zamanlarını hatırlamamaya çalıştı. Gözü yaşlı bir şekilde..

...

Bölüm sonu.

CHAIN / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin