Sıcak Çikolata Ve Vanilyalı Makaronlar

552 67 41
                                    

Mekana giriş yaptığımda tanıdık koku yüzüme çarpmış, beni usulca mayıştırmıştı. Tanrım, Yangyang'ımın kokusunu bana unutturan tek şey bu kokuydu galiba. Üzerinde marshmallowlar olan sıcak çikolata ve  vanilyalı makaronlar...

"Hendery, gelmişsin!"

Lucas bana el salladığında ben de ona el salladım ve önümdeki minik kıza göz kırptım.

"Sıcak çikolata kokusu alıyorum?"

"Ve..?"

"Ve biraz da vanilyalı makaron güzel olurdu Soyang."

Genç kız başını sallayıp tezgahın arka kısmına geçerken onun aceleci tavrı ile kıkırdamış, Lucas ve Jungwoo'nun karşısındaki sandalyeye oturmuştum hızla.

"Eee, ne yaptınız ben yokken?"

Ellerimi cebinden çıkarmadan yavaşça sandalyede kayarken Lucas sırıttı, Jungwoo ise sessiz kaldı.

"Öpüştük."

Jungwoo utançla yüzünü kapatırken Lucas gülerek bana baktı. Gerçi söylemesine de gerek yok, dudakları, dağılmış saçları ve Jungwoo'nun boynundaki kızarıklıklar her şeyi belli ediyor.

"Utanmazın tekisin Wong Yukhei."

Jungwoo'nun dedikleriyle buruk bir gülümseme kapladı dudaklarımı. Bakışlarım dalgınlaşırken yanağımdan usulca bir yaş süzüldü. Önümdeki sevgililer tartışmaya daldığı için fark ettirmeden sildim tuzlu sıvıyı.

"Gerçekten mi? Utanmazın tekisin Wong Kunhang!"

Yangyang'ın dedikleriyle güldüm ve sırtını bana yaslayan bedenin kalçasına sürttüm alt kısmımı.

"Ve sen, benim bu hallerime bayılıyorsun."

Başını sallayan Yangyang yüzünü bana dönüp gülümsedi. Ben de ona gülümserken o hızlıca dudaklarıma yapışmış, derin bir öpücüğün içine çekmişti beni. Ellerim belini hızlıca sararken sıcak dili dudaklarımızın arasında geziniyordu. Harika hissettiriyordu Liu Yangyang, bu dünyada başka hiçbir şeyden alamayacağım o hazzı bana misliyle veriyordu.

"Yangyang..." Dudaklarımızı ayırdığımızda anlık zevk yüzünden kalınlaşan sesimle fısıldadım. "Harika hissettiriyorsun bebeğim, sen beni mahvediyorsun güzelliğinle."

Gözlerini dudaklarımdan ayırmadı Yangyang dediklerime rağmen. Yeniden dudaklarıma yapışmadan önce sabırsızca üzerimdeki. siyah saten gömleği çekiştirmiş ve neredeyse inlercesine hızlıca konuşmuştu.

"Odana geçelim."

"Hendery?"

Omuzumda hissettiğim elle sıyrıldım hayallerimden, fakat tüylerim çoktan diken diken olmuş, nefesim düzensizleşmiş ve terlemiştim bile. Başımı hızla iki yana sallayıp bana endişeyle bakan Soyang'ın elini tuttum, yanıma oturttum minyon bedeni.

"Bizimle otursana, işin yoksa tabii?"

Soyang ilk başta tereddüt etti, ama başını çevirip kafeyi taradığında yeterince boş olduğunu görmüş ve yanımdaki sandalyeye kurulmuştu. Son zamanlarda edindiğim alışkanlık yüzünden kolumu sandalyesinin arkasına koyup çifte kumrulara döndüm.

"Soyang ile daha önceden tanıştınız mı?"

Jungwoo başını iki yana salladı ve gülümseyerek elini uzattı Soyang'a. İkili el sıkışırken Lucas'a kaydı gözlerim, arka tarafıma kocaman açtığı gözleriyle bakıyordu. Tek kaşımı kaldırıp Lucas'ın yüzünün önünde elimi salladım. Anında gözlerini bana çevirdi ve zoraki bir gülümseme bıraktı.

"Da-dalmışım."

"Nereye daldın öyle uzun adam-"

Gülerek arkamı döndüğümde kafenin camının arkasındaki bedenle göz göze geldim. Elinde valizi, koluna astığı ceketi ve ifadesiz yüzüyle bana bakıyordu sessizce Liu Yangyang. 

Gözlerimi ondan alamadım uzun süre. Hiç değişmemiş, yıllar onun güzelliğine gram eksiklik katmamış, hatta daha da güzelleştirmişti. Benim Yangyang'ım, öncekinden bile daha güzel görünüyordu...

"Hendery buraya dön, bakma ona."

Lucas'ın sesi bir kulağımdan girip öbür kulağımdan çıkarken gözlerimi Yangyang'tan alamadığımı fark ettim. Gözlerimi onun gözlerinden ayıramıyor, en ufak hareketiyle koşa koşa kollarına gideceğimi biliyordum. Saçlarından, gözlerinden, en son da dudaklarından uzun uzun öpmek istiyordum. Yeniden sabaha kadar sevişelim, Yangyang yorulunca da paketimi alıp balkonda sigara içerken içerde uyuyan meleğimi izlemek istiyordum.

"Hendery!"

Bu sefer Jungwoo uyardı beni, onu da umursamadım. Yangyang'ımı sessizce izlemeye devam ettim. Eskiden kendi ellerimle sarıya boyadığım saçlarını lila rengine boyatmış, biraz zayıflamış ama güzelliğinden zerre ödün vermemiş.

Benim Yangyang'ım.

"Kunhang..."

Soyang'ın sesiyle kendime geldim, bakışlarım hızla ona döndü. Sol elimi tutup ayağa kaldıran kıza itiraz etmeden uyarken dişlerimi sıktığımı fark ettim. Soyang da ağlamamak için kendimi tuttuğumu fark etmiş olmalı ki, yanağıma elini koydu ve gülümsedi.

"Ne yapmam gerektiğini söyle."

Sessizce konuştu, bakışlarımın bir an bile Yangyang'a dönmemesini sağladı Soyang. Sağ gözümden usulca yaş düşerken Soyang kimse görmeden hızlıca sildi tuzlu sıvıyı.

"Soyang, götür beni buradan."

===

"Özlemek denmez buna, bunun adı yangın."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
cigarettes after sex | henyangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin