"Kunhang burası harika..."
Gönülçelen araçtan manzaraya hayran hayran bakarak indiğinde derin bir nefes verdim. Buraya getirmiştim onu, çünkü bazı şeyleri konuşmamız gerekiyordu. Kapatmamız gereken meseleler vardı ki, belki de bu vesile ile yeniden buluşurdu bedenler, öperdim onu dudaklarından doya doya.
Ölmeden önce Gönülçelen'imle geçirmek isterdim vakitlerimi. Balkonunda sigara içmeyi özlemiştim...
"Kunhang, gelsene!"
Yangyang ne ara topladığını bilmediğim çiçekleri koklarken bana döndüğünde gördüğüm manzara, büyüleyiciydi. Arkasında batan güneş, kızıl gökyüzü ve Gönülçelen'imin o duru güzelliği birleştiğinde bana kalan tek şey çaresizce çırpınan kalbimdi.
Öylece duruyordu halbuki, lakin duruşu bile bende kriz sebepleriydi, bilmiyordu.
"Kunhang!"
"Geliyorum..."
Araçtan inip kapısını kapattığımda Yangyang gülümseyerek topladığı çiçekleri elime tutuşturmuş, yetmezmiş gibi yanağımdan bir öpücük çalıp yeniden kırmızı gelincikler arasında dolaşmaya başlamıştı.
Dondum kaldım elimdeki buketle, vücudumu saran bütün kanların Gönülçelen'imin öptüğü yerde toplandığını hissederken bakışlarım kırmızı tomurcuklar arasındaki bedenden bir an olsun ayrılmıyor, dilim dökemiyordu diyeceklerimi dudaklarıma. Lal olmuş, izin vermiyordu konuşmama. Hah, sen ne diyebilirsin ki kalbini böylesine çarptıran birinin tek öpücüğüyle kendinden geçerken? Konuşacak sözcük bulunur mu lügatında? Diyebilir misin Gönülçelen'ine birkaç kelam?
Sen kendini kandırmaya devam et Wong Kunhang, Liu Yangyang karşısında sen etkisiz elemansın, ve o da bunun farkında.
"Yangyang!"
Kendi içimde ettiğim kavganın siniriyle Yangyang'a seslendiğimde korkuyla sıçramıştı Gönülçelen, amacım onu korkutmak değildi lakin kendime engel olamamıştım.
"Bir sorun mu var Kunhang?"
Yangyang'ın kokusu burnumu doldururken çatık kaşlarım gevşeyivermiş, hülyalı bakışlarım lila saçlı bedenden bir an olsun ayrılmamıştı.
"Sadece yanımdan fazla uzaklaşma demek istemiştim."
Gözlerim anında kesiştiği koyu harelerden kaçarken çenemde tüy kadar yumuşak bir dokunuş hissettim. Başım benden izinsiz yeniden Gönülçelen'e dönerken alt dudağımı ısırmadan edememiştim.
"Neden? Kaybolmamdan mı korkuyorsun?"
"Elbette korkuyorum, dediğine bak, Gönülçelen'imin kıkırtısı doldurmazsa kulaklarımı son nefesimde, ne yaparım ben?"
Yangyang dediklerimle anında kendini geri çekerken benden kaçmasına izin vermedim, elimdeki buketi yere atıp ince bele doladım kollarımı.
Teninin sıcaklığını kıyafetlerine rağmen hissederken gömdüm başımı boynuna, çektim kokusunu içime. Gönülçelen sessizce beni bekliyor, ne yapacağımı biliyordu. Zaten içimi okurdu o, bu yüzden onun yanında ne yapmam gerektiğini çok düşünmez, içimden geldiği gibi davranırdım.
"Kunhang." Çenemden tutup kaldırdı başımı, sabitledi koyuluklarını harelerime, yeniden kesti nefesimi, titremeye başladı bedenim. "Öp beni, özledim seni hissetmeyi."
Gönülçelen'imin dedikleriyle ikiletmedim lafını, yapıştım önümdeki yumuşaklığa, yeniden hissettim tadını dudaklarımda.
Belindeki elimi sıkılaştırıp daha çok kendime çektim bedenini, acıyla inledi ağzıma Yangyang, işleri yokuşa sürdü iyice. Artık istese de duramayacak gibi hissediyordum, lakin tek hareketiyle anında geri çekilirdim, bunu da biliyordum.
"Gönülçelen'im," dudaklarımız sesli bir şapırtıyla ayrıldığında kapalı harelerini açtı, usulca aktı gözyaşları. Alt dudağı titremeye başlarken yeniden öptüm onu, ağlamasın diye öptüm Gönülçelen'i. "Neden ağlıyorsun?"
"Neden reddediyorsun ameliyat olmayı?"
Yangyang o narin ellerini omuzlarıma koyup beni yavaşça ittiğinde diyemedim ona bir şey, kalakaldım yaslandığım kaputta öylece. Nasıl derdim ki uzun zamandır bu konuya kafa yorduğumu, ölmek istediğimi, onu bile bile terk edeceğimi?
Yeniden ağlardı, diyemezdim.
"Yangyang, bu konu hakkında konuşmasak mı?"
"Hayır, bu konu hakkında konuşalım Kunhang. Senin neden-"
"Yangyang." Nefesimi sinirle solurken Yangyang benim sinirlendiğimi anlayıp sessiz kalmış, ama o da bakışlarını öfkeyle kaçırmıştı. Beni ikna etmeye çalıştığını biliyordum, hatta sırf ikna etmek için de arabaya bindiğini de. Herkes biliyordu Gönülçelen'imin beni ikna edeceğini, bu yüzden ona güveniyorlardı.
Lakin ben kararımı çoktan vermiş, vazgeçmiştim.
Ve buna Gönülçelen dahi mani olamazdı.
===
"Ölümden korkmayan ölmez, ölüm kendine koşanları hiçbir zaman vurmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cigarettes after sex | henyang
Short Story"Her insanın ait olduğu bir yer vardır." Dedi profesör. İşte o an bakışlarım dalgınlaştı, anılarım canlandı. Benim ait olduğum yer, seninle seviştikten sonra sigara içtiğim o balkondu Yangyang. Başka hiçbir yere ait hissedemedim, başka hiçbir yerde...