Kıyamet

441 60 74
                                    

"Günaydın Hendery!"

Lucas kolunu omuzuma atıp beni kendine yaklaştırdığında kendimi gülümsemeye zorladım.

"Günaydın Xuxi."

Başımı kendimden uzun bedene çevirip ona döndüğümde Lucas tek kaşını kaldırıp boynuma baktı. Gözlerini benim harelerime çevirdiğindeyse hızla kaçırdım bakışlarımı.

"Onunla yattın, değil mi?"

"Hayır."

"Yalan söylüyorsun Kunhang."

Lucas sinirle tısladığında derin bir nefes verip kollarımı göğsümde bağladım. Kendimi suçlu hissediyor, Lucas'ın tek kelimesiyle annesinden azar yiyen çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlayacağımı biliyordum.

Asıl sorun şuydu ki, bunu Lucas da biliyordu.

"Evet, yalan söyledim..."

Lucas elini alnına vurup bir süre sessiz kaldı ve suçlulukla gözlerini kaçıran beni izledi. Bense tek kelime etmeden etrafımızdan geçip gidenlere bakıyor, aralarından tanıdık bir yüz seçip beni kurtarması için Tanrıya adeta yalvarıyordum.

Ve Tanrı beni kesinlikle sevmiyordu.

Çünkü yanındaki Dejun ile kol kola yanımızdan geçen Yangyang göz ucuyla bana bakmış, ardından biraz ilerdeki tanımadığım çocuğun kollarına atmıştı kendini. Alt dudağım istemsizce titremeye başlarken Lucas kolumdan tutup hızla çekip çıkardı beni o ortamdan. Zaten dayanamazdım Gönülçelen'imin bir başkasının kolları arasında gülüşüne, kalbim kaldırmazdı o görüntüyü.

"O sana sadece zarar veriyor Kunhang, anla şunu artık! Unut Yangyang'ı!"

Yukhei yemekhanenin arka tarafına beni çekip arkamdaki duvara doğru bedenimi sertçe ittiğinde sırtımda müthiş bir acı hissetmiştim. Dişlerimi sıkıp nefes almaya çalışırken gözlerimi kısarak önümdeki uzun bedene baktım sinirle.

"Sen neden bırakamıyorsun Jungwoo'yu? O da Yangyang gibi kimseye bağlanmaz, zorla tutuyorsun onu yanında!"

İtiraf ettiğim gerçekle Yukhei donakalırken gözümden akan yaşları sildim hızla. Nefesimi ise hâlâ kesik kesik alıyor, sakinleşmeye çalışıyordum kendimce. Lakin faydasızdı Gönülçelen'imin bir başkasının kollarında olduğu gerçeği bütün benliğimi sararken.

Yangyang çoktan hevesini almıştı benden, bir başkasının kollarına atmıştı kendini. O böyle biriydi, birini hevesi geçene kadar kullanır, ona adeta cenneti yaşatır. Hevesi bittiğindeyse sanki o kişiyle daha önce karşılaşmamış gibi yoluna devam ederdi.

Bıraktığı enkazın farkında değildi Gönülçelen.

"Saçmalıyorsun."

Lucas kendini gülmeye zorlarken, yavaşça soğuk duvardan uzaklaşıp yüzümü ekşittim.

"Jungwoo senden kurtulmak istiyor Yukhei, ama sen bırakmamak için var gücünle sıkıyorsun onu."

Yavaşça yanında uzaklaşırken son anda yeniden döndüm donup kalan arkadaşıma. Bir şeylerin farkına varması lazımdı, birinin hatalarını yüzüne vurması gerekiyordu artık.

"...Ama unutma Yukhei, biraz daha fazla sıkarsan ölür Jungwoo. Bedenen olmasa bile ruhen öldürürsün sevdiğin adamı."

cigarettes after sex | henyangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin