-8-

978 55 11
                                    

"Söylemek istediğim şey Patricia seni aldatıyor"

"Ne!!?"

"Ben üzgünüm ama gerçek"

"Buna inanmamı bekleme! Bu söylediğin tam anlamıyla saçmalık tamam mı? İnanmıyorum ve uzatmayalım. Kampa dönmeliyiz" dedi ve kalkıp hızla

arabanın olduğu tarafa yürümeye başladı. Bende kalkarak arkasından gittim. Bana inanmıyor. Şu an resmen yalancı durumuna düşmüştüm. Ama her

kelimesi tam anlamıyla gerçek arabaya varınca ön koltuğa oturdum. Muslera da arabaya binerek kapıyı hızla çekti. Çok sinirli,düşünceli ve bir o kadar da gergindi. Arabayı çalıştırmadan dümdüz yola bakıyordu.

"Muslera?"

"Ne?"

"S-sen iyi misin?"dedim. Sinirle bana döndü.

"İyi miyim?! Ciddi misin? Sen bana sevgilimin beni aldattığından bahsediyorsun farkında mısın?"

"Evet. Ve her kelimesi de gerçekti?"

"Ha! Demek öyle!" dedi bağırarak.

"Sana neden yalan söyleyeyim?"

"Belki Bana aşık oldun ve Patricia'yı kıskanıyorsun"

"Ne! Sen ne dediğinin farkında mısın? Senin neyine aşık olayım be. Dünyada son erkek olsan seninle çıkmam. Sadece bir arkadaş olarak bunu söylemek zorunda hissettim ve söyledim"

"Ne yapmak istediğin Umrumda değil. Patricia'dan uzak dur"

"Canın cehenneme sana yardım edende kabahat tam anlamıyla bir geri zekalısın" dedim ve arabadan indim. O da arabadan inerek

"Deniz kampa dönmeliyiz" dedi. Durdum ve ona döndüm

"Ben başımın çaresine bakarım sen defol git."

"Deniz"

"Bi gitsene başımdan defol hadi madem inanmıyorsun git"

"Deniz! Hemen arabaya bin kampa dönmeliyiz" dedi bağırarak,her kelimeyi bastırarak ve dişlerini sıkarak söylüyordu. Sadece korkulu bakışlarla ona

bakıyordum. Gerçekten ürkmüştüm. O sevimli Muslera'dan eser yoktu. Bana yaklaştı ve kolumdan tutarak arabaya bindirdi. Kendisi de binerek arabayı

sürmeye başladı. Hâlâ çok düşünceliydi. Tamam kabul ediyorum söylediğim şey ağırdı. Ne bekliyordum ki hemen hazmedemez kimse.

"Muslera ben özür dilerim"

"Neden?"

"Bunu hazmetmeni beklemem gerekirdi. Yani senin üzerine biraz fazla geldim."dedim. Birden fren yaparak durdu. Neredeyse kafamı vuracaktım ama birşey söylemedim. Sinirle bana döndü

"hazmedecek birşey yok tamam mı!?"

"Bağırmayı kes gerizekalı!" dedim bağırarak. Benden çıkması beklenemeyecek bir düzeyde çıkmıştı. Şaşkınca bana bakıyordu.

"Benim nereden bildiğimi bile sormadan onu savunuyorsun"

"Tamam. Nereden biliyorsun peki"

"O gün ormanda kaybolmamın tek sebebi buydu. Onlardan kaçmamdı"

"Saçmalıyorsun" dedi ve önüne döndü. Biraz düşünceliydi. Derin bir nefes alarak iyice geriye yaslandı ve gözlerini kapattı. Bende sadece ona bakıyordum.

Ondan tepki yoktu. Bende geriye yaslanarak derin bir nefes aldım. Bana inanmaması gerçekten canımı yakıyordu.

"Gitmeyecek miyiz?" dedim fısıltıyla. Hiçbir tepki vermiyordu. Kolunu dürttüm. Gözlerini hafif araladı ve

IMPOSSIBLE (muslera)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin