-2-

1.8K 64 22
                                    

-Dün-

Yatmaya hazırlanırken Emre yine odama geldi ve

"Bak gelmeyeceğini söylediğinde sana biraz aşırı tepki verdim. Senin kararın sonuçta bizim takımla vakit geçirmek bensiz annemlerle vakit geçirmekten daha kötü geliyor sana, yani olabilir haklısın"dedi. Hiç böyle düşünmemiştim. Aylarca abim olmayacaktı ve ben burada tek kalacaktım.

"Ben tekrar düşündüm de geliyorum ne kadar kötü olabilir ki fenerli olduğumu öğrendiklerinde beni vurmadıkları sürece" dedim. Emre kahkaha atarak gülmeye başladı

"Öyle birşey olmayacak pekala hazırlan o zaman yarın gidiyoruz"dedi ve odadan çıktı. İnanmıyorum. Resmen onun oyununa geldim. Bunu beni götürmeye

ikna etmek için bile yapmış olsa bu beni yanlış bir karardan kurtardı. Yani aylarca abim olmadan burada bu aileyle kalmaktansa kampa gitmeyi tercih

ederim. Tamam bana aşağı yukarı her imkanı sağlamış olsalar da beni hiçbir zaman sevmediler. Beni sadece okuttular. Almanca İngilizce ve İspanyolca

dersleri aldım. Güzel bir üniversitede okudum. Ama beni sadece gösteriş için evlatlık edindiler. Özellikle de abim ünlü futbolcu olunca beni temelli görmezden

geldiler. Onları sevmiyorum. Bu konuyu daha fazla düşünmemeye karar verdim. Valizimi alarak içine kıyafetlerini doldurdum. Tabiki biraz boşluk bıraktım

çünkü kitaplarımı da yanıma alacağım. Orada sıkıntıdan ölmek istemeyiz değil mi?

.....

Son kez valizimi kontrol edip en değerli kitabımı da koyup kapağını kapattım. Abim odama gelerek

"Hazır mısın? Çıkalım ha?"

"Hazırım çıkalım" dedim. Emre valizimi alarak aşağıya indirdi. Birlikte taksiye binip otobüsün kalkacağı TT Arenaya geldik. Otobüs takımla birlikte kapının

önündeydi. Taksiden inip otobüse yaklaştıkça korkum artıyordu resmen. Herkes otobüse yerleşti. Tek kız ben değildim. Kiminin sevgilisi kiminin karısı da

gelmişti. Bayağı büyük bir otobüstü ve içi de bir o kadar kalabalıktı. Beraber otobüse binip boş bir yere oturduk. Bir süre sonra otobüs bayağı dolmuştu.

Bendeki bu gerginlikten elekrtik üretseler bütün ülkeye yeter. Otobüsteki adamlardan biri ayağa kalkarak konuştu.

"Merhabalar ben bu projeye adım atan reklam şirketinin sahibiyim. Sizlere şimdi bu proje hakkında bilgi vereceğim. Öncelikle bu proje dört ay sürecek. Antrenmanları orada yapıp orada maçlara hazırlanacaksınız. Bu projeye kamp dememizin birinci sebebi ormanlık alanda olmamız ikincisi ise belli bir saate herkes belirlenen yerde toplanacak ve iki saat çıkmak yok, istisna da yok. Ayrıca oranın en büyük özelliği hiçbir teknolojik alete izin verilmeyecek. Sohbet edilerek takımın ilişkileri arttırılmak planlanıyor. sanırım Söyleyeceklerim bu kadar hepinize iyi yolculuklar" dedi.

Teknolojik alet yok dediğinde herkesten olumsuz bir uğultu yükseldi. Bu olay beni güldürmüştü. Yolculuğa başladık. Yolda Emre bana takımı tanıttı. Sanki

gerek varmış gibi çünkü neredeyse hepsini tanıyordum.

"Tamam anlatma neredeyse hepsini tanıyorum."

"Tamam öyle olsun" önüme döndüm. Çaprazımızdaki Tarık'ı görünce kalbim duracak gibi oldu. Ne var yani beğeniyor olamaz mıyım?

"Ama beni Tarık ile tanıştırabilirsin" dedim.

"Tarık mı? Neden özellikle o?" dedi. Bana bayağı imalı bakıyordu.

"Ne yani seviyor olamaz mıyım?" dedim. Neyse anlamında başını salladı çaprazımızda oturan Tarık'a seslendi.

IMPOSSIBLE (muslera)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin