Öncelikle şunu söylemek isterim kesinlikle hiçbir takıma hakaret yoktur.
"Uyaannn bakalım Ufaklık sana bir haberim var"
"Birincisi bana ufaklık deme ikincisi bir odamdan defolup gitsen de uyusam"
"Hadi mızmızlanma da kalk" dedi. Gözlerimi açtım ve yatağımda doğruldum. Basımda dikilip duran Emre'ye baktım.
"Zaten o kadar uzun cümleden sonra uykum kaçtı. Eee peki haberin neymiş?"
"Bizim takımla yeni bir reklam etkinliği yapılıyor. Kamp şeklinde büyük bir etkinlik"
"Eee bahane bundan. Hem nasıl bir kampmış bu?"
"Doğru seni ilgilendirmiyor değil mi? senin abin Galatasaray da oynasın sen ise Fenerbahçeyi tut seni anlamış değilim. Herneyse kamp bildiğim kadarıyla üç ay sürecek takımın daha iyi kaynaşması için yapılan bir etkinlik ve seni de götürmek istiyorum"
"Ne! Ahahah öyle birşey olmayacak ben ve Galatasarayla koskoca üç ay mı? Hayatta olmaz"
"Ama biraz evden çıkman iyi olur demiştim tıkıldın kaldın buraya"
"Ben böyle mutluyum tamam mı?"
"Hayır tamam değil senden kırk yılın başında birşey istiyorum bana ufacık değer veriyorsan benimle gelirsin" dedi. Abi yani beni en hassas noktamdan vurmak zorunda mıydın?
"Düşünmem lazım" diye cevapladım.
"Tamam akşama kadar düşün yarın otobüs kalkıyor. Abini kırmamanı umuyorum ve odadan çıkıyorum" dedi ve gitti. Gerçekten zor bir karar. O takımla
koskoca üç ay abim için bunu yapabilir miyim bilmiyorum. Kalkıp kısa bir duş aldım ve hazırlandım. Aşağiya indiğimde Emre televizyon izliyordu. Beni fark
edince bana sorar gözlerle bamaya başladı.
"Henüz karar veremedim" dedim ve yanına oturup televizyon izlemeye başladım. Yarım saat kadar birlikte televizyonda maç izledikten sonra
"Sen acıkmadın mı?"
"Mmm aslına bakarsan acıktım"
"Kahvaltıyı senle dışarıda mı yapsak ne dersin?"
"Hayır senle ne zaman dışarıya çıksak hayranların etrafını sarıyor ve ben dışlanıyorum yani"dedim. Söylediğime güldü ve
"Tamam sen bilirsin hadi gel kahvaltı yapalım o zaman" dedi. Beraber kalkıp mutfağa gittik. Güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra Emre dışarıya çıktı bende her
zamanki gibi odama geçtim. Bir yandan kitap okuyor bir yandan da vereceğim cevabı düşünüyordum. Gitmeyi zerre istemiyordum ama evden
çıkmadığımdan benim için endişeleniyordu ve beni bu yüzden onunla gitmeye zorluyordu. Ama Galatasaray takımıyla üç ay geçirme fikri bile beni
korkutuyordu. Kitap okumayı bırakarak bilgisayara geçip film izlemeye başladım. Üçüncü film bittikten sonra acıktığımı fark ettim. Saatlerdir odamdan
dışarıya çıkmadım belki de abim endişelenmekte haklı. Mutfağa giderek birşeyler atıştırmaya başladığım sırada çakma annem ve babam aklıma geldi onlar
neredeler hiçbir fikrim yok. Umarım gelmezler de çünkü onları görmeye tahamülüm yok. Doyduğumu hissettiğimde tekrar odama çıktım. Birkaç film daha izledim. Akşam abim yine odama gelerek
"Eee ne diyorsun gelecek misin?" işte o zor karar anı
"Hayır gelmek istemiyorum. Özür dilerim."
"senden birşey istedim alt tarafı ki o da senin iyliğin içindi. Benim için bunu yapma yani tamam herneyse sen bilirsin" dedi ve odadan çıktı. Kendimi
inanılmaz derecede kötü hissetmiştim ama kararlıydım gitmeyecektim.
.....
Sabah kalktığimda saatin daha çok erken olduğunu gördüm. Banyoya girip kısa bir duş aldım ve hazırlandım. Emre'nin daha uyanmadığına eminim.
Odamdan çıkıp direk onun odasına baskın düzenledim. İlk önce ona acıdığım için seslendim.
"Abii kalk bak yoksa işkenceye başlayacağım"
"Abiiiii bak bu son uyarııımm" hâlâ tık yok sanki kış uykusuna yatmış. En nefret ettiği şeyi yaptım. Üzerindeki battaniyeyi çekip aldım. Gözlerini sinirle açtı ve doğruldu.
"Sana daha kaç kere bunu yapmamanı söyleyeceğim"
"Bilmem birkaç kez daha yeterli olabilir"
"Ya demek öyle?" demesiyle yataktan hızla kalktı. O an korkuyla direk koşmaya başladım. Futbolcu olmasına rağmen beni hiçbir zaman yakalayamamıştır.
Gerçekten hızlı koşuyordum. Koşarak Odama girdim ve kapıyı klitledim. İçeriye giremediğinden oradan bağırmakla yetindi.
"Pekala bugünlük kurtuldun. Herneyse hazırlan bakalım. Geç kalmayalım" dedi. Bende kapının önünden ayrılarak dün gece hazırladığım valizimi birkez
daha kontrol ettim. Üç ay boyunca beni orada sıkıntıdan kurtarabilecek herşeyi valizime tıktım. Beni kararımdan vazgeçirmek zordur ki gitmemek
konusunda kararlıydım. Beni nasıl ikna etti hâlâ anlamış değilim.
Bende size bir sonraki bölümde anlatacağim :-) umarım beğenmişsinizdir. Multide Emre Çolak (çok tatlı değil mi:-) ) Voteleri eksik etmeyin :-) :-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPOSSIBLE (muslera)
Romance12 yaşıma kadar yetimhanede büyüdüm. Kötü günlerdi kabul ediyorum ama sosyetik ve zengin bir aile tarafından evlatlık alınmakta pek iyi sayılmaz. Bu aileyi hiçbir zaman sevemedim ki onlarda beni sevmedi biri dışında. Üvey abim Emre Çolak. Belki öz a...