-16-

818 50 5
                                    

"Ne oldu?" dediğinde onu umursamadan koşmaya başladım. Emre'nin yanına ulaştığımda Fenerbahçe takımından Caner'in onu zor tuttuğunu gördüğümde geç kalmadığıma şükür ederek Emre'nin yanına yaklaştım.

"Emre tamam yine saçmalıyor işte boşver"

"Bırakın beni ya bu kaçıncı artık yeter bırakında doğru olanı yapayım."

"Emre lütfen saçmalama da bırak gidelim" dediğim sırada o iğrenç sesin bana seslenişini duydum

"Deniz! Buraya da bak tatlım ne çabuk unutulduk"

"Hiç hatırlanmadın ki unutulasın hemen git buradan"

"Hadi ama tatlım"

"Bak hâlâ tatlım diyor bir gitsene buradan" diye Emre yine çemkirmeye başladı.

"Emre sakin!!" dediğimde bir an bir durgunluk oldu. Bu sırada Caner Emre'yi içeriye götürdü. Burak ise çocuğu neredeyse dövecekti. Her ne kadar dövülmesi işime gelsede Burak'ı da engelleyerek içeriye geçmesini sağladım. Zaten çok geçmeden güvenlik onu uzaklaştırdı. İçeriye geçtiğimde Emre bu kez güvenliğe bağırıyordu.

"Önüne geleni neden içeriye alıyorsunuz?" dediğinde ben araya girerek

"Emre tamam artık"

"Off iyi be" diyerek sinirle oturdu. Burak da en az onun kadar sinirliydi. Hayır olayı bilmeden sinirlenmelerine bu kez ben sinirlendim.

"Bu ne herkeste bir sinir?!!" diye cırladım.

"Ne oluyor ben hiçbirşey anlamadım" dedi Muslera. Onu tamamiyle unutmuşum.

"Türkçe bilmezsen anlamaman gayet normal hayatım" dedim. Bunlar anlamadıklarından rahat konuşabiliyordum.

"Ne oluyor? Emre neden bu kadar sinirli o kimdi?" dedi ve harika bir soruydu

"Anlatacağım hayatım ama şimdi değil. Daha sonra tamam mı?"

"Tamam" dediğinde onu bırakarak Burak'a döndüm.

"Sana ne oluyor ya?"

"Ne bileyim Emre o kadar sinirlenmişse haklıdır her türlü hem hayatım dedi bu da yeterdi"

"Hadi ya Emre sinirlendi diye yani?"

"Evet" dediğinde ona güldüm bu erkek kafası nasıl çalışıyor anlamadım. Onu bırakarak Caner'e döndüm

"Caner çook teşekkür ederim."

"Önemli değil." dediği sırada Burak lafa karıştı

"Eyvallah" dedi. Caner de tekrar

"Önemli değil sonra görüşürüz" diyerek yanımızdan ayrıldı. Emre hâlâ o olaya olan sinirle kıpkırmızıydı

"Yine ne dedi?"

"Aynı şeyi"

"Sen de hemen sinirleniyorsun alışamadın mı?"

"Neden alışayım ki? Gelmeyecek O hayvan o kadar"

"Bende istemiyorum ama."

"Biliyorum hayatım tamam ben sana demedim zaten"

"Biliyorum."

"Siz neredeydiniz?" dedi bakışları ben ve Muslera arasında gidip geliyordu.

"Şeyy dışarıdaydık"

"Bunu sonra konuşacağız şimdi herkes salona" dedi. Bu konunun burada bitmediği belliydi. Ben de uzatmadan Muslera ile salona geçtim. İlk olarak birlikte Tarık'ın yanına oturduk.

IMPOSSIBLE (muslera)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin