-12-

885 50 1
                                    

-Ertesi gün-

Yataktan bile çıkamayacak kadar kendimi kötü hissediyordum. Abim bana bakmak için antrenmana gitmek istemiyor ama gitse benim işime daha çok gelir haberi yok.

"Abi lütfen git bak ben iyiyim sadece biraz canım sıkkın o kadar"

"Bak sana bakmam gerek hasta olmamalıydın. Aslına bakarsan seni buraya getirmemeliydim" dedi. Bak bunda haklısın demek gelsede içimden demedim

"Bak sen git ben iyiyim. Abi lütfen git ya"

"Sen beni mi istemiyorsun?"

"Ya yok öyle değil de" diye çevirmeye çalışınca abim başını sallayarak.

"Resmen Kovuluyoruz ve istenmiyoruz ya"

"Ya hadi ama öyle demedim"

"Yok bir de deseydin?" dedi dalga geçer bir tavırla ve devam etti.

"Tamam o zaman birşey olursa ara ama"

"Tamam merak etme görüşürüz" dedim. O da geldi ve küçük bir öpücükten sonra odadan çıktı. Tek kalınca aklıma tekrar Muslera gelmişti. Tek kalmak bana pek iyi gelmeyecek sanırım. İstemsiz aklıma dün olanlar gelmişti.

......

Tarık ile otururken karşıdan el ele gelenlerle Tarık'a döndüm. O da en az benim kadar şaşkındı. Anlamayan ifadelerle bana döndü. Ben ise Muslera'ya.

Patricia ile pis pis sırıtarak bize doğru geliyorlardı. Donakalmıştım. Kendimi o kadar kötü hissediyordum ki anlatamam. Az önce Tarık ile olan konuşmadan

sonra içime dolan umuttan eser yoktu. O beni sevmiyordu. Benle o konuda da konuşmayacaktı. Herşey ama herşey tam anlamıyla yalandı. Yanımıza gelerek oturdular.

"Selammmm" diye çarpık Türkçe ile konuşmaya giren Patricia oldu. Muslera ise bana bakıyordu. Bende ona ama sadece bakıyorduk.

"Merhaba" diye cevap verdi Tarık. Bunlar konuşurken ben ayağa kalkarak Tarık'a

"Ben gitsem iyi olacak"

"Tamam birşey lazım mı?"

"Hayır"

"Tamam sen nasıl istersen" dedi. Sonra onlara dönerek İspanyolca

"Ben gitmeliyim" dedim. Patricia sadece pis pis sırıttı. Muslera ise

"Tamam. Görüşürüz" dedi. Ben ise eğilip Tarık'ı öperek yanlarından uzaklaştım.

....

Kendime gelerek Dün olanları aklımdan uzaklaştırmaya çalıştım. Ben neden Tarık'ı öptüm? Artık onunla konuşmaya bile yüzüm yoktu. Kalkarak banyoya

gidip duş aldım. Hazırlandım. Bugün için planım Antrenman bitene kadar dışarıya çıkmak ama antrenmanları bitmeye yakın tekrar kendimi odaya

kapatmaktı. Muslera ile karşılaşmak istemiyordum. Tarık ile karşılaşmaya yüzüm yoktu. Kendimi odaya kapatmak en iyisi ki öyle yapacağım.

-2 gün sonra-

İki gündür planım kesintisiz işliyor yani Emre'nin bana söylenmeleri ve odadan çıkarma çabaları dışında. Ama başaramıyordu. Sadece Antrenman zamanı

dışarıya çıkıp Fenerbahçe takımı ile vakit geçiriyordum sonra tekrar odaya gelerek bir daha çıkmıyordum. Ve işe yaramıştı. İkisini de görmemiştim. Peki

özlemem normal mi? Yani Muslera'yı unutmam gerekirken iyice özlemeye başlamıştım. Kokusunu, ses tonunu, güven veren bakışlarını,gülümseyince çıkan

çenesindeki gamzeyi herşeyini özlemiştim. Bunları düdünürken bile gözlerim doluyordu.

Sabah yine duşumu alarak hazırlandım. Kapıyı açtığımda onu görmeyi hiç mi hiç beklemiyordum. Burada ne işi vardı? Antrenmana gitmesi gerekmiyor

muydu? Bana bakarak konuşmaya başladı

"Merhaba"

"Merhaba Tarık."

"Konuşabilir miyiz?"

"Tabi. İçeriye gel" dedim kapıdan açılarak.

"Hayır sen benimle gel" dedi. Tereddüt etsem de kabul ettim. Onunla birlikte çıkarak ormana doğru yürümeye başladık. Açıklama beklediği belliydi.

"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum" dedim.

"Başla bir yerden söyle birşeyler. Ne yaptığını veya ne yapmaya çalıştığını biliyor musun?"

"İnan hiçbirşey bilmiyorum" dedim. Bir yandan yürüyor bir yandan da konuşuyorduk.

"Daha ne kadar odaya kapanacaksın?"

"Birkaç ay daha sonra şu kamp bitiyor"

"Sen tam olarak saçmalıyorsun"

"Tarık beni hiç anlamıyorsun. Ben onu seviyorum özellikle senin söylediğin şeylerden sonra da umutlanmıştım. Ama herşey yalan beni sevmiyor"

"Hayır sen Anlamıyorsun. O seni seviyor bunu yani Patricia meselesini neden yaptığını anlamıyorum ama biliyorum seni seviyor. Ona hak ver biraz tamam mı? Seni benle birlikte sanıyor ki sen de o yaptığın şeyden sonra bunu kesin olarak görüyorlar."

"O konu için de senden özür dilerim. Ben....ben neden öyle birşey yaptım bilmiyorum b-ben gerçekten özür dilerim"

"Ben biliyorum onu Patricia ile gördüğün için yaptın."

"Ben mi? Hiçte bile"

"Kesinlikle kıskandığın içindi. Ve beni onu kıskandırmak için kullandın. Biz böyle anlaşmamıştık."

"Kullanmadım"

"Öyle mi? O zaman bu yaptığın için mantıklı bir açıklaman vardır ha?" dediğinde sessiz kalmıştım. Çünkü yoktu. Belki de haklıydı. Ben bunu inkar etsem bile kıskandığımdan yapmıştım.

"Yok değil mi? Onun da yok" dediğinde başımı kaldırarak ona baktım.

"Onun?"

"Evet onun yani Muslera'nın. Patricia'ya olan bakışı belli eski Muslera ve Patricia değiller. İnan bana o da senin gibi kıskandığından yaptı. Sizin derdinizi anlamıyorum. Konuşmaktan neden bu kadar korktuğunuzu"

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum Tarık lütfen"

"Bak yine kaçıyorsun." dedi. İkimizde durduk.

"Kaçmıyorum!!!!" diye bağırdım. Tarık bağırmama şaşırmıştı. Benim ise gözlerim doluyordu. Kendimi daha fazla tutamayarak ağlamaya başladım. Tarık bana yaklaşarak konuşmaya başladı.

"Tamam özür dilerim" dedi. Bana sıkıca sarılarak. Bende hıçkırıklar arasında

"Asıl Ben özür dilerim." dedim. Bana daha sıkı sarıldı. Kollarındayken bir an huzur bulmuştum. Ondan ayrılarak kendimi toparlamaya çalıştım. Ve sonra konuştum

"Senin sevdiğin birinin başkasına aşık olmasının verdiği acıyı bilemezsiniz" dedim.

"İnan biliyorum" dedi. Şaşırmıştım. Biliyor muydu gerçekten? Biraz sonra daha büyük şaşkınlık yaşadım. Sebebi ise arkadan gelen başka sesti

"Bende çok iyi biliyorum"

Sizce kim bu arkadan gelen kişi? Tahmin edin ama bir sonraki bölümde öğreneceksiniz :) ve geç geldiği için kusura bakmayın en kısa zamanda yb gelecek. voteleri ve yorumları unutmayalım.

IMPOSSIBLE (muslera)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin