"Bende biliyorum" dedi. Korkuyla arkamı döndüm çünkü bu sesi tanıyordum.
"Neler oluyor Deniz?" diye devam etti.
"Birşey olmuyor abi"
"Bu kadar tamam mı Deniz"
"Nasıl bu kadar? Ne bu kadar?"
"Bu kadar Deniz. Eve geri dönüyorsun"
"Ne??!!"
"Beni duydun bu kadar" dedi. Uzun süre sessizce bizi dinleyen Tarık sessizliğini bozarak konuşmaya başladı.
"Emre dostum abartmıyor musun?"
"Hayır Tarık. Patricia ile Muslera'nın ilişkilerini bozmasına izin veremem. Onun küçük aşkı yüzünden bir ara ayrıldılar bile Patricia beni uyarmıştı ama dinlemedim. Sanırım haklıymış"
"Se-sen ne dedin?"
"Beni duyduğuna eminim" dedi Emre kendinden emin bir tavırla. O an dolan gözlerimi daha fazla tutamayarak ağlamaya başladım.
"Sana inanamıyorum Emre!? Yani sen ona mı inanıyorsun? Benim onları ayırdığımı mı sanıyorsun? Herşeyi bir kenara bıraktım da benim küçük aşkım mı?"
"Bak..." diye başladığında sözünü kestim.
"Hayır Emre sen bak! Ben hayatımda ilk kez birine bu kadar değer vermiştim. Ben şu an en kötü en zor anlarımı yaşarken senin bana destek olmanı beklerdim. Ama sen yalancı birnine inanmayı tercih ettin. Bu küçük bir ergen aşkı değil tamam mı? Madem o Patriciayı seviyor mutlu olsun diye hayatından çıkarım." dedim ve onun konuşmasına izin vermeden ilerleyerek otele geldim. Bir yandan ağlıyor bir yandan da valizimi dolduruyordum. Odaya biri girdi. Emre olduğunu düşündüğümden dönüp bakmadım.
"Herşey düzelecek" dedi. Tarık'ın sesiyle ona doğru döndüm. Olumsuz anlamında başımı sallayınca bana yaklaştı ve sıkıca sarıldı. Onun bana sarılmasıyla
ağlamam daha da şiddetlendi. Bir süre öylece ağladım.Ondan ayrıldığımda daha sakindim. Yatağa oturdum. Tarık da yanıma oturarak
"Gitmek istemiyorsan meseleyi halledebilirim"
"Hayır gerek yok. Gitmem daha iyi olacak sanırım" dedim. Birşey demeden kolunu omuzuma attı ve beni kendine doğru çekti. Başımı omuzuna koyarak
düşünmeye başladım. Ben ne ara ona bu kadar bağlanmış ve ne ara bu kadar aptallaşmıştım...
...
Tarık'a bütün olayı anlatmıştım. Patricia ve orman meselesini herşeyi. Konuşmadan Bir süre sonra Tarık yanımdan ayrılınca valizimi doldurmaya devam
ettim. Tamamen toparlanınca valizi kapattım. Tekrar odanın kapısı açıldı. Bu kez gelen Emre idi. Ona bakmayarak tekrar odada oyalanmaya devam ettim. O
da konuşmakta tereddüt ediyordu. Birden derin nefes alarak konuşmaya başladı.
"Şeyyy ben özür dilerim" dedi. Bu kadar mı? Benim sevgimi küçümsemiş, Patricia ve Muslera'yı ayıran bir kötü kadın yapmış, bu konuda bana inanmamış ve sadece bir özür dilerim diyerek af mı bekliyor?
"Boşversene" dedim soğuk çıkan sesimle. Ve umursamaz bir tavır ile devam ettim
"Peki ne zaman gidiyorum"
"Bak istemiyorsan.." derken yine sözünü bölerek
"Ne zaman?" dedim.
"Akşam" diye kısa bir cevaptan sonra devam etti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPOSSIBLE (muslera)
Romance12 yaşıma kadar yetimhanede büyüdüm. Kötü günlerdi kabul ediyorum ama sosyetik ve zengin bir aile tarafından evlatlık alınmakta pek iyi sayılmaz. Bu aileyi hiçbir zaman sevemedim ki onlarda beni sevmedi biri dışında. Üvey abim Emre Çolak. Belki öz a...