Koşarak merdivenlerden indim. Kapının önüne geldim ve vurmaya başladım.
"Çağatay, aç kapıyı ne oluyor orada?"
İçeriden hala sesler geliyordu ama kapı açılmıyor. Ne yapıyor bu adam evde?
"Çağatay! Bak elimde silah var, açmazsan
kilite sıkacağım bir tane!"Sesler azalırken Çağatay'ın kimsin dediğini duydum. Kimsin mi? Evde tanımadığı biri var! Hırsız mı var?
Ben bunları düşünüp kapıya daha hızlı vurmaya başlarken kapı bir anda açıldı.Daha önce gördüğüm, dağınık, Çağatay yine karşımda. Yatarken dağılmış saçları, oraya buraya kaymış tişörtü ile bana bakıyordu. Öncekilerden tek farkı nefes nefese olması.
"Ne oldu?"
"Hırsız."Kafamı içeri uzattım. Zayıf ve kısa boylu bir adam yerde yatıyordu. Ve yüzünü tutuyordu.
"Ne yaptın adama?"
"Ne yapabilirim, benim evime girmiş. Onda akıl yoksa bende hiç yok."
"Sende olmadığını anladım zaten."Silahımı ona uzatıp içeri girdim. Ne yapayım pijamamın beli silahımı taşımaya yetmez. Sonra olacakları düşünmek istemiyorum!
"İyi misiniz?"
Yanına gidince hemen kendini geri çekti.
"Abla valla hiçbir şey almadım ben, ne olur bir şey yapmayın."
Abla mı? Kafamı iki yana sallayıp ayağa kalktım. Adam korkar tabii ki. Az önce bir bordo bereli tarafından dövüldü. Ve ben de dışarıdayken silahım var açmazsan sıkacağım demiştim.
"Aradın mı polisi?"
"Yok. Vaktim olmadı ki. Ses duydum kalktım geldim."Elime telefonunu aldım ve polisi aradım. Benim telefonum evde kaldı. Evin adresini de verip kapattım telefonu.
Adamın karşısına geçip duvara yaslandım ve yüzüne baktım bir kez daha. Salak! Bu evi mi buldun sen de? Mal bu ya!"İyi dövmüşsün ha!"
"Sen sanki yapmazdın. Konuşturma beni şimdi. Kapını çaldığımda nasıl açtığını da biliyorum."
"O senin suçundu."
"Bu da onun suçu."Gözlerimi devirdim ve içeri girip koltuğa oturdum. O da gelip silahımı verdi ve adamı sandalyeye oturtup kendisi de koltuğa geçti.
"Görevden gelmişim, uykumun en güzel yerindeyim, yarın da yola çıkacağım, ama şu an uyumuyorum. Ne yapabilirim acaba?"
Çağatay gittikçe sinirli çıkan sesi ile kafasını koltuğa yaslarken ben de hazırda bekliyordum. Adama saldırırsa tutayım diye.
"Daha ne yapacaksın? Adamı tanınmaz hale getirmişsin."
"Ne yapsaydım? Evime girdin çok sağol, bunu da al öyle git mi deseydim?"O da haklı şimdi. Aman her neyse.
Polis gelince hırsızı onlara teslim ettik ve evlerimize dağıldık. İfadeleri yarın vereceğiz. Hemen sonra da yola çıkıyoruz. Ve ben uyuyamadım. Of ya!
•••••••
Beraber karakoldan çıktık ve arabaya bindik. Buradan eve uğramadan hemen yola çıkıyoruz. Ve tek arabayla gitme kararı aldığımız için evden çıkmadan valizleri Çağatay'ın arabaya koyduk ve beraber gidiyoruz. Resmen zorla götürülüyorum.
Yolda bizimkiler ile buluştuk ve hep beraber yola devam ettik. Üç araba gidiyoruz.
"Açelya kapatıyorum artık."
"Hayır ya kapatma."Yola çıktığımızda beri klima tartışması yapıyoruz. O arabanın çok sıcak olduğunu söyleyip klimayı kapatmaya çalışıyordu ben ise engel oluyordum çünkü üşüyorum!
Sinirli bir tavır ile direksiyonu kırdı ve durdu. Ne yapacak arabadan mı atacak yoksa?
Kendisi indi ve bagaja gitti. Bagaj çok dolu oradan ne bulacak acaba. İnip arkasından gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bordonun Aşkı
General Fiction" Ya oooff!" Bağırmam ile zilimin çalması bir oldu. Kim bu yaa şimdi, zaten sinirliyim ! Kapıya gidip bakmadan açtım. Karşımda baya uzun ve dağınık bir adam vardı. Evet dağınık. "Kimsin sen?" Bu soruyu benim sormam gerekmez miydi? "Ne?" ...