Gözlerimi devirdim.
"Bilmiyorum. Neden anlatsana?"
"Komutanım, ben askerim..."
"Ne olmuş askersen. Askerler sevemez mi?"
"Ben sevemem komutanım."
"Niye?"
"Ben bor..."
"Şşt, onu öyle ulu orta söylemek yok aslan."Çağatay Ateş'i uyarınca Ateş kafasını salladı.
"Bakın işte komutanım. Bahsi bile geçmezken ben kime güvenip birlikte olurum? Ya da arkamda bırakacağım insan sayısı neden artsın?"
"Haklısın. Bir yere kadar haklısın. Ama sen sadece ideallerin olduğu için kafanı kaldırıp insanlara bakmıyorsun. Sen kendi isteğinle istediğin bir zaman kaldıracaksın kafanı ve o kişiyi bulacaksın. Söylemeye çalıştığım onu bulunca da böyle düşünme."Gülümsedi ve kafasını salladı. Tekrar o kıza döndüm. Hala Ateş'e bakıyor.
"Anlaşıldı komutanım."
"Senin komutanım diyen ağzını..."Susup kafasımı başka yere çevirdim. Çok sinir oluyordum hala beni benimsemiyor olmalarına. Benden yüksek rütbeli olan Çağatay'a bile abi diye hitap ederken bana komutanım diyorlar.
"Bana bakın."
Hepsi bana dönünce sinirli ifademi koruyarak hepsinin gözlerine tek tek baktım.
"Bana sivilde komutanım diyeniniz olursa bu havada donup kalana kadar koştururum sizi. Bu bir emirdir."
"Emredersiniz komutanım."Hepsi hizaya geldiğinde Çağatay gülerek sordu.
"Ben ne diyeyim?"
"Sen de fazla samimi olma yeter."Çağatay sinirlendiğini belli eden bir ifade takınırken diğerleri gülmemek için başka şeyler ile ilgilenmeye başladılar.
••••••
Rapor verdikten sonra binadan ayrılıp arabaya bindim. Bir buçuk hafta süren bir görevden döndük bugün ve zorlu bir görev olduğu için birkaç gün izinliyiz. Ben bu izni evde yatarak geçireceğim diğerleri gibi. Ama Hakan abi konuştuğu hanım ablamızın yanına gidecek. İznimiz o kadar uzun değil tabii ki ama yıllık izne ayrıldı.
Eve gelip duş aldım ve yemek yedim. Daha sonra da annemi, Cihan'ı, Nezanin'i arayıp konferans yaptım. Hepsinin yüzü beni gördükten sonra gülmüştü ve onlar gülünce ben de gülüyordum."Yemek yedin değil mi kızım?"
"Yedim dedim ya anne."Annemin yanındaki babam ve küçükler gülmeye başladı. Onlara küçükler dediğim doğru. Benden küçük sonuçta.
"Abla neden beni de almadın?"
"Çünkü yarın okulun var ve ben sabah uyumak istiyorum."
"Ama abla ya."
"Yok ama abla. Cuma günü alırım."
"Kesin al ama. Özledim seni ya!"
"Sen özlediysen biz ne yapalım Naz?"Cihan göz devirerek söylendiği zaman onun bu tavrına güldüm. Her zaman iyi ve zulümden uzak bir abla olduğum için kardeşlerim beni çok sever ve paylaşmaz. Canım küçüklerim ya!
Annem ve Naz sohbete başladığı zaman telefonumu da alıp mutfağa gittim. Kendime çay alırken aklıma Çağatay geldi. Bir önceki görev dönüşü benden can havli ile çay istemesine durup dururken güldüm. O sırada beni telefondan izleyen ailem susup bana dik dik bakmaya başladı."Ne oldu, neden öyle bakıyorsunuz?"
"Sen az önce çay koyarken güldün mü?"Çihan olağanüstü bir olay olmuş gibi şaşkın şaşkın sorunca gözlerimi devirdim.
"Aklıma bir şey geldi."
"Neymiş bakalım o?"Annem merakla sorduğunda ona da göz devirdim.
"Ne yapacaksın anne? Arkadaş ortamındaki bir olay geldi işte."
•••••
Hakan abi gideli birkaç gün oluyordu. Aradığım zaman her şeyin çok güzel olduğunu söyledi. Çok iyi anlaşmışlar.
Bugün olan antrenmandan sonra hepimiz oturmuş çay içerken telefonum çalınca çayımı bırakıp telefonumu aldım. Kayıtlı olmayan bir numara arıyor. Gözlerimi kıstım ve kim olabileceğini düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bordonun Aşkı
Ficción General" Ya oooff!" Bağırmam ile zilimin çalması bir oldu. Kim bu yaa şimdi, zaten sinirliyim ! Kapıya gidip bakmadan açtım. Karşımda baya uzun ve dağınık bir adam vardı. Evet dağınık. "Kimsin sen?" Bu soruyu benim sormam gerekmez miydi? "Ne?" ...