İlk evlendiğim yıllarda, benim yaşlarımda bir komşum vardı. Komşumun tek evladı, benim de aynı yaşlarda ikizlerim vardı. Ben her zaman olduğu gibi mutfakta uğraşmaya bayılırdım. Çocukları uyutunca hemen mutfağa gider bir şeyler pişirirdim. Komşum, tek çocuğu olmasına rağmen, yemek yapamadığından yakınırdı. Bu sebeple ne pişirsem, komşuma da bir tabak götürürdüm.
Taa ki, bir gün bana: "Eşim senin yemeklerine bayılıyor" diyene kadar! Ben ne zaman yemek götürsem, eşi kendisine çıkışır: "Bak o kadın iki çocuğuyla neler yapıyor, sen tek çocukla bir şey beceremiyorsun!" dermiş.
O sözü duyduktan sonra, bir daha komşuma yemek götürmemiştim...
Dün bir kardeşimiz, "Eşim benim yaptıklarımı beğenmiyor ama komşudan ne gelse çok hoşuna gidiyor. Hatta malzemeleri ver o yapsın! diyor. Geçen getirdiği kurabiyeye şeker atmayı unutmuş ama eşim onu bile beğendi" diye dertlenmiş.
Erkekler böyle bir densizliğin, kadın için ne kadar yaralayıcı bir tavır olduğunu bilseydi eminim bir daha bunu yapmazlardı. Kadın emek çekecek, elinden geleni yapıp bir şeyler hazırlayacak ve erkek: "Beğenmedim" diyecek! "Eee madem beğenmiyorsun, mutfağa buyur kendin yap!" diyesi gelmez mi insanın? Hatta onca emekten, yorgunluktan sonra, bu lafı duyan kadında; tabağı tencereyi erkeğin kafasına geçirmek gibi kötü düşünceler hasıl olmaz mı? İnsanız olur! (Aman sakin olun, sakın yapmayın böyle şeyler)
Bu yazıyı okuyan erkeklere tavsiyem: Allah için hanımınızın emeklerini küçümsemeyin. Beğenmeseniz bile yaptıklarına kırıcı yorumlar yapmayın ve lütfen eşinizi başka kadınlarla hatta annenizle bile kıyaslamayın! "Eline sağlık hanım, çok güzel olmuş" dedikten sonra, yemekte neyi eksik bulduysanız uygun bir dille söyleyebilirsiniz. Buna hiç bir kadın darılmaz. Ama kıyaslanmaya da hiç bir kadın tahammül edemez! Nasıl ki çocuklar, başka çocuklarla kıyaslanmaktan hoşlanmazsa, aynı şekilde kadınlarda hatta sizlerde hoşlanmazsınız. Lütfen söz ve davranışlarınıza özen gösterip, kadınların sizlere bir emanet olduğunu ve kalplerinin çok kırılgan olduğunu unutmadan hareket edin.
Tıpkı hayat rehberimiz Kur'an'ı kerimde Rabbimizin buyurduğu gibi, eşler birbirlerinin elbisesidir, örtüsüdür. .
Akıl sahibi herkes elbisesine iyi baksın. Yırtılmasına, zedelenmesine, kirlenmesine izin vermesin. İncitici her söz ve tavır, bu elbiseye onarması zor tahribatlar yapar. Suya kötü sözler söylendiğinde, suda oluşan kötü şekilleri hatırlayın. Su bile kötü sözden böylesine etkileniyorsa, vücudunun yüzde 90'ı sudan oluşan insan, kırıcı, onur zedeleyici sözlerden nasıl olur da etkilenmez?
Ve yine asıl muhatabım kadınlara tavsiyem şu ki; Kesinlikle başka hiç bir kadını, kocanızın yanında övmeyin. Sizden üstün olan meziyetlerini eşinize anlatmayın. Güzelliği, becerikliliği, bilgisi gibi Eşiniz komşu hanımın yemeklerini beğeniyorsa, o yemekleri eşinize göstermeyin Çok ciddiyim.
Çünkü şeytanın en sevdiği amel, karı kocanın arasını açmaktır. Bunu türlü vesilelerle yapar. Bazen bir komşunuzu, bazen bir arkadaşınızı, bazen de iş yerindeki bir kadını ona musallat eder. Aynı durum kadın için de geçerlidir ancak erkekler nefsani duygular bakımından daha zayıf yaratılmışlardır.
İslamın zorluk dini değil, incelik dini olduğunu bir kez daha hatırlatarak, bir kaç hususa daha değinmek istiyorum. İslam da haremlik selamlık diye bir madde yok ancak biz Kur'an ve sünneti anlayıp kavradıkça, bunun İslamın fıtratından olan bir gereklilik olduğunu anlıyoruz.
Komşular veya arkadaşlarla ailecek bir araya gelip, sohbetler ediliyor. Çoğu aile için bu gayet normal. Ama emin olun, bu İslam'ın gözüyle bakıldığında hiç normal bir durum değil. Bir hanım, eşinin akşam oturmasına gelen komşuları gittikten sonra, komşu hanım için: "Fıstık gibi kadın" dediğini anlatmıştı. Oysa eşi, tanıdığımız kadarıyla gayet beyefendi biri gibi görünüyordu. Bakın islamsızlık insanı ne hale sokuyor. Çünkü kadın-erkek karışık oturmalarda, konuşmalar, gülüşmeler hatta istem dışı bakışmalar olabiliyor. Şeytanın insan kalbine ne türlü düşünceler verdiğini yalnız Allah bilir.
"Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım."
"Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın." (Âraf: 16-17)
Son olarak annelere yine, yeniden hatırlatmak isterim ki: Lütfen çocuklarınız gereksiz yere poh pohlamayın. Erkek çocuklarını efendileştirip, her isteklerini yerine getirmeyin. Yapabilecekleri işleri verip, sorumluluk almalarını sağlayın. Yeri geldikçe, onlara ileride eşlerine karşı hangi davranışlardan kaçınmaları gerektiğini anlatın. Evde eşinizle düzeyli, saygılı ve sevgi dolu bir iletişim kurmayı başarırsanız, bu çocukların ilerideki evlilikleri için yıkılması zor bir temeli teşkil edecektir.
Asıl sorunumuz, yüzü ahirete dönük aileler olamayışımızda. Çoğu çiftin kavgaları, tartışmaları, dargınlıkları sadece dünyevi kaygılardan kaynaklanıyor. Eşler birbirlerini ahiret sermayesi, cennet hazinesi gördükleri vakit, dert zannedilen içi boş bütün kavgalar buhar olup uçacak...
Yazı Sahibi : Cahide Sultan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİKAYELER ve NASİHATLER
Teen FictionBu kitaptaki her şey alıntıdır. Ben sadece burada paylaşıp bilmeyen arkadaşları bilgilendirmek için yazıyorum... *Bölümler birbirinden bağımsız. Alıntıladığım sayfanın instagram hesabı; @dava_islam_ @ilanihayeumutlar