9.Bölüm ✣ Kendine İtiraf

87.3K 4.1K 1K
                                    

Bomba bir bölümle geldiiiim! Wattpad'in sunucumdan dolayı bölüm eklememde hata veriyor olma derdi sonunda sona erdi ve ben de bölümü paylaşabildim çok şükür!

Umarım beğenirsiniiiz. Mutlaka yorumlarınızı bekliyoruuumm. Diğer bölümdeki yorumlarınız için de çok teşekkür ederim ayrıca. Her birini okuyorum.

Bol bol uzun uzun yorumlar okumak istiyorum bu özel itiraflı bölümde! ;) Okuyanlar, beğenenler de çok görmeyip bir oy verirse çok mutlu olurum. Burada olduğunuzu, ilginizi belli edin bana :) Umarım beğenirsiniz bölümü! Keyifli okumalar canlarım. Bütün bölüm Ayaz'ın ağzından. ;)

Irmağı kucağıma almış, insanların arasından yürümeye başlamıştım ki ismimi bağıran bir kız sesi duydum.

 “Ayaz! Hey! Ayaz! Dur!”

Arkamı dönüp baktığımda, bu kızın ben Irmağı kucaklarken bir şey söyleyemeden, sadece şaşırarak bana bakan arkadaşı olduğunu gördüm.

“Nereye götürüyorsun onu?” diye sordu nefes nefese.

Bir şey söylemedim veya bir açıklama yapmadım. Önüme dönüp yürümeye devam ettim.

Kapının önüne gelmiştim, içerideki kapıyı geçerek, ana kapıya yürüdüm ve sokağa çıktım.

Kız peşimden koşup tekrar yanıma geldi ve bu sefer bağırarak konuştu.

“Sana onu nereye götürdüğünü sordum!”

“Ben de sana cevap verme gereği duymadım.”

“Bırak onu.”

Gözlerimi devirdim. “Offff...” diye söylendim ve ona döndüm. “Onu bu haldeyken eve götürebilecek misin sen?”

Kucağımda baygın yatan Irmağın suratına baktım.

Dağılmış saçları yüzüne düşmüştü. Saçlarının arasından en belirgin gözüken yerleri kıvrık kirpikleri, minik burnu ve üzerindeki rujun hafiflemiş olduğu güzel dudaklarıydı.

Düşüncelerimi kendime sakladım ve onu öpme isteğimi bastırıp tekrar kıza döndüm.

“Tamam, onu eve tek başıma götüremem...” diye kabul etti ellerini pes eder gibi havaya kaldırarak.

“O zaman sesini kes.”

“Bir kızla nasıl konuşacağını öğrensene sen!”

Başımı yukarı doğru kaldırdım ve artan sinir kat sayımı kontrol altına alabilme umuduyla gözlerimi yumarak “Sınanıyorum lan... Kesinlikle sınanıyorum...” diye mırıldandım.

Fakat işe yarayan şey bu olmadı. Kızın söylediği bir sonraki laf oldu.

“Irmağın bir gün bu kadar kaba bir adamı seveceği aklımın ucundan dahi geçmezdi.” Bunu tiksinerek söylemişti.

Bu laf beni içimde bir yerlere geri sürükledi. Bakışlarımı tekrar onun uyuyan suratına çevirdim.

Irmak...

Sevgi.

Irmak ve beni sevmek.

Çok uzak geliyordu. Ama aynı zamanda çok yakın.  Olmaması gereken bir şey olmuş gibi.

Onun arkadaşı da aynı bu şekilde söylemişti. Ne yazık ki böyle bir şey oldu dercesine.

Ona baktığımda, beni sevmesi neden bu kadar uzak geliyor apaçık ortadaydı; Ona göre değildim. Beni sevmemeliydi. Bende sevebileceği hiçbir bok yoktu. Hiç kimse beni sevemezdi. Ben tehlike ve karanlıktım.

Fırtınaya Dönüşen YaprakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin