7.Bölüm ✣ Güneşe yaklaşan Ay

138K 5K 1.2K
                                    

Merhabalaaaar! Geciktim ama 14 sayfa 5600 kelime bir bölümle geldim valla! :D Bölümler geç geliyor ama uzun ve dolu dolu geliyor en azından. Yine de üzgünüm bu kadar beklediğiniz için.

Şarkı kısımlarında hangi şarkı olduğunu yazdım açıp dinlemeniz için. Multimedyada bu bölüme özel olarak yapılmış manip var. Manip karışık çalışma demek daha doğru olur. Sizlere de şarkı önerili için çok minnettarım hepsine baktım tek tek düşünüp seçtim sağolun valla. ^-^

Bölümün gecikmesine kızanlar şikayet edenler artık bu kadar uzun bir bölüme azıcık zaman ayırıp yorum yapabilirler mi? Çok zor değil. :) Yorum görmek istiyorum! :) Sonuçta bu kadar sıkışıkken yoğunken ilhamsızlık çekiyorken sizin için zorladım elimden gelenin en iyisini yaptım ve sadece görüşlerinizi beğenilerinizi görmek istiyorum, sizde elinizden gelenin en iyisini yapın  :) Geç gelmesinden ve kısa olmasından şikayetçiydiniz upuzun bir bölüm getirdim. Eh şimdi oyları yorumları görelim. :) 

Bu bol itiraflı bölüme rekor oy isterim valla! :D Hadi bakalıım oylarınızı yorumlarınızı bekliyorum güzellerrr. Keyifli okumalar dilerim umarım beğenirsiniz ^-^ Sizleri çok kocaman seviyoruuum!

AYAZ

Delirmiştim. Öfke saçıyordum.

O benimdi. Bana aitti. Sadece benimle olabilirdi. Tek bir bakışı, tek bir nefesi, tek bir kelimesi ve tek bir sıcacık kalp atışı. Her şeyiyle, her şeyi bana aitti. BENİMDİ.

Damarlarımdaki kan değil alevdi sanki. Onu başka bir erkekle görmek, bir erkeğin yanında dahi görmek elimdeki her şeyin alındığını hissettirmişti.

Sanki o kısa an içerisinde olmadığım kadar yalnız olmuştum.

Öfkesiyle beslenen ben, o an duyduğum öfkeyle, bu duyguyu ilk kez tadıyormuşum gibi hissetmiştim.

Ve yine o an farketmiştim ki, Irmak sadece bana yaklaşabilen ilk insan olmamıştı. O adeta ben olmuş ve olabilecek tek insandı.

Ona dediğim şeyi gerçekleştirmişti; Bundan fazlası olsaydı demiştim... İçimdeki, varlığının benim bile bir haber olduğum o fazlayı ortaya çıkarmış ve ellerine almıştı. Ben onun hayatını tehlikeye atıp kendi ellerimin arasına almışken. İşte bir insan bu kadar kör olup bu kadar yıkıcı olabilirdi.

Kendime öfkeliydim. Ona söylememiştim. Yaptıklarımın, planladıklarımın sebebini söylemişken, o planların ardında yatan, ama içimde saklı olan görünmez gerçeği açığa vuramamıştım.

Bilmiyordu. Sadece gerçekten ne yaptığımı gizlemek, başka bir kimlik oluşturmak için onunla gittiğimi biliyordu, böyle düşünüyordu. Onun baktığı yerden durum bu şekildeydi.

Ama benim baktığım yerden ise çok daha farklıydı; Sadece ona çok yakın olduğum zamanlarda kendimdim. Sadece o zamanlar hayatımın pislik dolu akışını düşünmüyordum. Onu götürmemin sebebi ise onun yanımda olan benliğine saklanmaktı. Ona sığındığım zaman bambaşka biri gibi gözükecektim. Kimse gerçek Ayaz Atahan'ın bu olduğunu düşünmeyecekti. O, benim bile tahmin edemeyeceğim bir benlik uyandırmıştı.

O iki kelime lanet olası ağzımdan çıkmamıştı! Çıkamazdı. Buydum ben. Ona anlatmanın başka yolu olmak zorundaydı. İlk defa böyle hissettiğimi bilmesini istiyordum. Ama fırtınanın eserken yıkıp geçtikleri için pişman olduğuna kim inanırdı? Bu nasıl inandırılırdı?

Fırtınaya Dönüşen YaprakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin