17.BÖLÜM ✣ İKİ FIRTINA VE GÜVEN

82.5K 2.8K 677
                                    

Çok uzun bir ara oldu biliyorum ama bunun özürünü dileyebilmek için tam 70 WORD SAYFASI TUTAN 13.289 KELİMELİK BİR BÖLÜM YAZDIM. VE BU BÖLÜMDE İKİ KİTAPTIR BEKLEDİĞİNİZ O OLAY OLUYOR DESEM BENCE HEYECANLA BÖLÜME BAŞLARSINIZ! KEYİFLİ OKUMALAR. Yazar notu sonda.

17.BÖLÜM

Ateşin önünde söylediği son cümleler hala kulaklarımda çınlıyordu. Kelimeler onun sesine yabancıydı. İmalar onun ruhuna yabancıydı. Sanki bana bir şey inandırmaya çalışıyordu. Bir şey göstermeye, ikna etmeye... Konuştuğu hiçbir şey bana kendiymiş gibi gelmemişti. Bozuntuya vermemiştim ama bomboş Araf katını gezerken düşündüğüm tek şey bu olmuştu.

Gezinin devamında bana attığı kaçamak bakışlar, alttan alttan beni gözleriyle kontrol ediyor oluşu da bu tezimi destekliyor gibi geliyordu.

Gezinin sonuna geldiğimizde tur rehberiyle birlikte asansöre binmiştik yeniden. Fakat aşağıya ineceğimizi sanıyordum, öyle olmadı. Asansör üst katlara doğru yol aldı.

"Bu kadar sanıyordum?"

Ayaz bana güldü ve "Lütfen ama..." diyen bakışlarla yüzümü, tepkimi taradı. "Buraya gelip de yapmadan dönülmeyecek önemli bir şey var."

Asansör tam bu sırada durdu ve kapı çın sesinin hemen ardından açıldı. Kapının açılmasıyla gözlerimin önüne geniş bir oda açıldı. Yerler siyah beyaz mermerlerle süslenmişti. Tavan şık avizelerle süslüydü. Fakat önemli olan bu değildi. Gözlerimizin önünde çok büyük bir güzellik duruyordu; tüm şehir.

Oda boylu boyunca cam bir duvarla çevrelenmişti ve şehrin tüm ışıkları bize parıldıyordu.

"Normalde gelen insanlar turun sonunda burada, manzara eşliğinde şarap içiyor." Dedi ve sanki dediği şeyi desteklermiş gibi arkamızdaki asansörün kapısı yeniden açıldı ve bir grup turist odaya doğru yayıldı. Gerçekten herkes bir kenarda durmuş şehir manzarasını izliyor ve ellerinde tuttukları kadehlerdeki şaraplarını yudumluyorlardı. Beynim ani gelen turist akınını önemsemedi. Tek bir şeye takılmıştı. Ayaz Atahan herkesin yaptığı şeyleri yapmazdı. Bu normal değildi.

Ben tam da bunu düşünüyorken iç sesime "Salak olma, Irmak." Diyebilecek nitelikte susturucu bir cevap geldi. "Ama biz farklı bir şey yapacağız. Bilirsin, ikna kabiliyetim yüksektir."

Sanki bir an gözlerimin önünden beni birçok şeye ikna ettiği o anların tümü geçer gibi oldu. Bu yetmezmiş gibi bir de başka insanları nasıl bağladığını ve dediğini yaptırdığını hatırladım tek tek. Ve kendime hakim olamayarak gülmeye başladım.

"Neye gülüyorsun sen, Kirpi?" Tek kaşını meraklı bir tavırla havaya kaldırmıştı.

"Hiç." dedim. "Aklıma komik bir şey geldi sadece."

Başıyla gideceğimiz yönü işaret ederek "Yürü." Dedi. "Komikliğin sırası değil." Gülsen ölürsün değil mi? Gülsen ölürsün somurtkan herif.

Bana arkasını dönüp tur rehberinin gittiği yöne giderken gözlerimi devirdim. Bulunduğumuz şık salondan çıkıp dar bir koridora girmiştik.

Ayaz omuzlarını daha da dikleştirmişti. Onun bu heybetli görüntüsünü izlemek beni de daha da güçlendiriyordu sanki. Omuzlarımın gerildiğini hissediyordum. Böyle bir adamın yanında olan kız olmak onun fırtınasından benim fırtınama güç yüklüyordu.

Nereye gittiğimizi merak ediyordum açıkçası ama sormuyordum. Sorduğumda alacağım cevabın "Sabret." veya "Gidince görürsün."veya "Çok konuşuyorsun, Kirpi. Sadece yaşa." olmaktan ileriye gidemeyeceğini biliyordum. Açıkçası attığı her adım beni daha da meraklandırıyordu.

Fırtınaya Dönüşen YaprakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin